Yeşil Afşin Gazetesi'nde gençlerin edebiyat-sanat konularında yazılarını paylaştığı Genç Kalemşörler'in 32.sayısı çıktı.

Genç Kalemşörler Mehmet Emin Arıkan

BİR BAŞKA AÇIDAN SOSYAL MEDYA

Bu yazımda biraz sesli düşünmek istiyorum. Sosyal medya artık hayatımızın olmazsa olmazı haline geldi. Faydalı faydasız birçok amaç için kullanılabiliyor. İnsanlar sosyal medyanın içine dalıp kendilerini hayattan soyutluyorlar ve bu da hayatımız için birçok olumsuz durum ortaya çıkarıyor. Yaşlı, genç demeden herkes sosyal medyada geziyor, en mahrem anları da dahil her şeyi paylaşarak kendini kanıtlamaya, herkesten farklıyım demeye çalışıyor. Örneğin bir kişinin yaptığı paylaşımdan etkilenip ben ondan daha iyisini paylaşırım diyerek onu kendisine rakip olarak görüyor ve o kişiyle olan samimiyeti, dostluğu bitiyor. Bu durum da kötüleşerek büyümeye devam ediyor. Aslında kendimizi kontrol ederek, ölçüyü kaçırmadan doğru şekilde sosyal medyayı kullanabilirsek tüm insanlık için güzel şeyler olabilir. Tabii bunun bizlere olumlu mu yoksa olumsuz mu etki edeceği tamamen insanların kendi ellerinde. Kendimizi kontrol edebilmemiz bu konuda başarıya ulaşabilmemiz için en önemli basamağı oluşturuyor. Sonrasında ise kendimiz için faydalı olabilecek kitap okumak, yazı yazmak, doğada gezmek, bilimsel araştırmalar gibi aktivitelere zaman ayırmak ve kendimizi başka insanlara kanıtlama ihtiyacı hissetmeden kendi hayatımızı kendimize saklamak bu aşamada atacağımız en önemli adımlardan olacaktır.

Genç Kalemşörler Emirhan Yıldırım

İNSAN ŞARKISI PART 3( SON PART) :

Gvak,gvak,gvak..!" Parlak oldukları için yalnızlığa mahkûmlar. "Sen yıldızsın ondan yalnızsın!" Ne güzel avuntudur değil mi? Kimse bizi anlamaz, deriz. Kimse değerimizi bilmez, deriz. Benim hak ettiğim hayat bu değil,deriz. Kadere isyan ederiz. "Gvak,gvak,gvak..!" İsyan ederiz söyleniriz ama şu martı kadar bile hayatımız için çabalamayız. "Gvak,gvak,gvak..!" Ahh Beyoğlu, kaldırımların bile mısralarıma değer! Yürü,yürü bakalım Cem! Sokaklar dar gelir insana gönlü geniş ise. Ateş mi yakar sadece? Bazen bir bakış… Vah Beyoğlu, acımız benzer! Unutulmuşuz,bir gölge gibi görmezden gelinmişiz. Beyoğlu ölmüş,bize de nasip olmadı ne yazık ki! Zaman geçiyor. Tik tak… Ama nasıl geçiyor? Gece gündüz müdür zamanı belirleyen? "Tik tak,tik tak" Yoksa kayıplar mı, ayrılıklara gelen? "Tik tak,tik tak,tik tak..!"

……………………………..

Saat 23:59

1 dakika! "Tik tak, tik tak,tik tak..!" 1 dakikada belirlenirmiş ahh,binlerce dakika! Hayır,bu bir kabus! Hayır,hayır! Hayır,gidin başımdan! Bu gerçek olamaz! Hayır istemiyorum! Hayır hatırlamak istemiyorum. Yapmayın bunu bana!"Baba."Hayır! "Baba!"

…………………………….

"Baba bana baksana!" Annesine çekmiş güzel kızım. Annesi kadar güzel! Umarım talihi de bana çekmez."Efendim kızım." "Bugün balona bineceğiz değil mi?" "Evet kızım bulutlara uzanacağız seninle" "Ahmet biz hazırız!"

…………………………....

"Tik tak,tik tak,tik tak..!" "Tik tak,tik tak,tik tak..!" Oy benim nazlı talihi kara kızım. Benim kollarım yetmez gittiğin bulutlara uzanmaya! Ellerimi kırsam geri gelirler mi ki? "Ahmet dikkatli sür!" Hayır,hayır! Duymak istemiyorum! "Baba..!" "Pat,pat,pat..!" "Ahmet!" "Pat,pat,pa..."

.…………………………….

-Baba bak ne yaptım!

-Neden çelenk ördün kızım?

-Bizim için baba.

"Tik tak,tik tak, tik tak..!" Güneş neden bu kadar parlak. Ne zaman pencereleri açmıştım ben. Ahh,başım çatlıyor! Saçlarımda neden kan var? Neredeyim acaba. Omuzlarımda tutulmuş. Kanepede ne kadar sertmiş. Kimin eviyse burası artık odayı da hiç havalandırmamış. "Tik tak!" Burası benim evim… Zeynep pazara gitmiş herhalde. Kızım nerede acaba. Odasında da yok. Okuldadır o halde. Kızım okula mı gidiyordu ki? "Baba!" Ne..! O kabus değil miydi? Ahh, ölüm… Şimdi neden yaşamalı? Hepimiz idam mahkûmuyuz! Ölüm peşimizde, kaydı takvimde olmasa da. Şimdi neden yaşamalı? Keşke bulutlara beni de götürseydin kızım!

……………………………

29 Ekim 2023

-Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü adına birkaç kelam edecem elbette siz saygıdeğer beyefendilerin izniyle.

-Teveccühünüz efendim. İzin vermek bize mi düşer?

-Aynen efendim, sizi canıgönülden dinliyoruz.

-Teşekkür ederim beyler. Biliyorsunuz ki bundan tam 100 yıl önce cesur atalarımız o şartlarda cumhuriyetimizi kurdular. Sizler okumuş kimselersiniz. Nasıl şartlarda nasıl kurduklarını anlatmayacağım o yüzden. Geçmiş geçmiştir. Geleceği konuşalım gelin. Son yıllarda gençliğimizde bir karamsarlık, halkımızda bir yıkılmışlık var ki bakınca ben utanıyorum!"Eskişehir Savaşı'ndan sonra bile bu kadar yıkılmamıştı insanlar,ahh!" Türklüğü unutmuşuz baylar! Bu cumhuriyeti nasıl kurduğumuzu unutmuşuz! Türk pes etmez nedir bu pes etmiş bıkkın haliniz! Türk boyun eğmez, nedir bu boyun eğip tembellik eder haliniz? Biz imkansızı başarmışız. Ufak meseleler canımızı sıkmamalı! Sadece çalışmalıyız gençler! Sadece çalışmalıyız baylar!

-Haklısınız efendim!

-Haklısınız efendim !

Kimse tanımadı beni o kadar mı yaşlandım acaba? Şimdilerde insanlığın ayağına diken batsa pes eder olmuş. Güneş geçmiş sadece insanların kafasına. Umut ışığı tepemizde parlarken karamsarlık dehlizlerinde boğuluyoruz."Cem Bey kitabınızı basmaya karar verdik." Şarkı gibidir insanlar."Ahmet Bey yurdumuzun çocuklarını böyle bir etkinliğe getirdiğiniz için minnettarız. " Melodileri farklıdır sadece. "Ne demek müdüre hanım çocuklarımız yaşarken bulutlara kavuşmalı sonuçta. " Kimi hasret melodili, kimi kahramanlık, kimi aşk ve karşımıza ortaya karışık adına insan dediğimiz şarkı çıkar. Ama bence şarkılar üzmemeli, şarkılar gülümsetmelidir. Ancak böyle gölgelerimize hasretle değil şükranla bakabiliriz.

Genç Kalemşörler Melike Horuz

GÜL GİBİ SOLMAK

Bir roman arasına konmuş.

gül gibi hayat,

Kısıtlı ve imkansız.

Ya bir kitap arasında son bulacak

Ya da bir gül bahçesinde.

İkisininde sonu aynı

Lakin:

Biri sevdikleri ile solar iken,

diğeri yalnızlıklarıyla solacak.

Genç Kalemşörler Belis Yiğiter

BİR EVDE SEN VARSIN

Bir ev aramadım hiçbir zaman,
Bir şehir, bir sokak değil…
Senin gamzelerinde buldum,
Sığınacağım en dingin yeri.

Bir bakışın var ki,
Yıllardır aradığım huzuru aralayan…
Ve bir ses tonun,
Fırtınalı günde sarıldığım battaniyem gibi.

Duvarın yok, çatın yok; ama sen varsın, kokun var.
Yalnızca kokunla sarındım her geceye.
Her nefesin bir dua gibi doldu içime,
Her kokunda biraz daha sana vardım.

Karanlıktaymışım meğer,
Attım adımımı gözlerinden yayılan ışığa…
Senin ışığında ısındım,
Senin bakışında yeşerdim.

Genç Kalemşörler Emine Özdemir-1

KARAKOÇ

Bağlandım sana kopamıyorum demişsin,
Ayrılığı ölüm bellemişsin,
Adımı duyunca kalemi düşürmüşsün,
Yaşadıklarımı bir de bana sor Karakoç.

Devam ettim öylece yaşamaya,
Buna da yaşamak denemez ya,
Gözlerini aradım çevirdiğim sayfada,
Bir ses bir nefes yeterdi Karakoç.

Gözlerimin yaşı inan ki dinmedi,
Sensizlik ateşi yandı yüreğimde sönmedi,
Su bile içemedim ellerim titredi,
Aynı Güneş’e bakmakta teselli buldum Karakoç.

Yazılı değilse kaderde kavuşmak,
Nafile bitip tükenmek, karalar bağlamak,
Boynumun borcudur sevdanı ömrümce taşımak,
Duyduğumda adını, çarpar kalbim Karakoç.
Abdurrahim Karakoç’a sevgi, saygı, özlemle…

Genç Kalemşörler Emir Yusuf Özmen

SESSİZ GÜRÜLTÜ

En sessiz gürültünün tam ortasındayım.
Çehrem söndürüyor bütün ışıkları.
Derbederim, kirlenmişim ve hastayım.
Güneş bile dağıtamıyor üstümdeki karanlığı.

Yüreğime ilmek ilmek işleniyor yalnızlık.
Kurtaramıyorum kendimi hep nafile çabalar.
Ortalık yangın yeri, nedeniyse aymazlık.
Artık ağlarsa biricik anam ağlar.

Zaman, azgın nehirler misali akıyor.
Acıyıysa kanıksadım sanki artık.
Ölüm, kara sevdalı gibi sımsıkı sarılıyor.
Direnmeye hacet yok, toprak olayım artık.