Genç Kalemşörler Emir Yusuf Özmen572. YIL

Kıymetli okurlarımız Feth-i Mübîn’in 572. yıldönümünü geride bıraktık. “Büyük Türk’ün” büyük fethi tekrardan kutlu olsun. İstanbul’un fethi askeri ve siyasi bir zafer olmaktan ziyade içinde çok daha derin anlamlar içerir. Bu fethi anlamak için evvela Fatih’i anlamamız gerekir.

Fatih Sultan Mehmet Han...

Peygamberin (sav) ifadesiyle “Ne güzel komutan”. Büyük Türk’ü anlatmak çok zor bir iştir. Onu betimleyen kelimeleri seçmek büyük maharet ister. Dahi, zeki, korkusuz, cesur, imparator, komutan, Kayser-i Rum, Ebul Feth...

Bu gibi sıfatları çoğaltmak mümkündür. Fakat benim Fatih’i anlatırken kullanmayı en çok sevdiğim sıfat realisttir. Hayatımın hemen her döneminde hep tarihle iç içe olmaya, tarih okumaya çalıştım. Tarih sahnesinden geçmiş yüzlerce lider tanıdım ama realist olmak konusunda Fatih gibisini görmedim. Fatih hayatının hiçbir döneminde olmayacak hayallerin peşinden sürüklenmemiştir. Dönemin şartları neyi gerektiriyorsa hep onu yapmıştır. Zira tahtının ilk yıllarındayken ileride son vereceği Doğu Roma’nın birçok isteğini hatta belki de emirlerini yerine getirmiştir. Bu durumda kuşkusuz dönemin şartlarının gerektirdikleri etkili olmuştur. Fatih, zamanı mükemmel şekilde planlayan bir imparatordur. Doğu Roma’ya karşı başlardaki bu tavrı bile aslında fethin bir hazırlığıdır. Fatih, sadrazamlığa yine ileride idam ettireceği Çandarlı Halil Paşa’yı getirmiştir. Fatih’in attığı bu adım ise onun ince siyasetinin bir yansımasıdır.

Büyük Türk fetih anlarında ise çağının çok ilerisinde bir adam olduğunu herkese göstermiştir. Konstantiniyye’nin bunca zamandır kuşatılıp alınamamasının sebebi şehrin etrafındaki kalın surlardır. Fatih bunu çok iyi bir şekilde bildiği için mühendisliğini bizzat kendisinin yaptığı ve döneminin çok ilerisinde olan benzersiz Şahî topunu döktürmüştür. Fatih bir şeyi kafaya koyduysa gemileri için suya bile ihtiyaç duymaz. Daraldığı, bunaldığı anlarda hocasından manevi yardım dileyecek kadar da kibirden uzaktır. İşte Fatih bunlar ve şüphesiz çok daha fazlasıyla bir çağ kapatıp yeni bir çağ açmıştır. Fetihin belki de en önemli sembolü olarak o güzel mabedin İslam’la şereflendirilmesine vesile olmuştur. Hristiyan dünyasının hâlâ kanayan bir yarasıdır bu. Fakat bu yara artık kabuk tutmalıdır çünkü Ayasofya artık İslam’ındır ve hep İslam’la kalacaktır.

572 yıl sonra diyoruz ki köklerimizden aldığımız bu güçle meyve vermesini bilelim. Unutmayın Fatih çoğu zaman döneminin adamı ve döneminin ilerisinde bir imparatordu. O asla döneminin gerisine düşmedi. Şimdilerde bizim de yapmamız gereken 21. yüzyılın gerekliliklerini uygulamaktır. Bunu da ancak bilimin, aklın ve vicdanın ışığında hareket ederek yapabiliriz. Allah Türk milletini akıl ve bilimden ayırmasın.

Genç Kalemşörler Emine Özdemir-1

AYSEL’İN ŞİİRİ

Gidemem ki ben senden,
Bizzat içeceğim hayat suyunu elinden,
Sev diye ne gerekiyorsa vereceğim kendimden,
Sen de anlasana biraz sevgiden.

Her dakikanı yaşamak istiyorum,
Kaçmanı değil kucak açmanı bekliyorum,
Yağan yağmurlar ıslatmaz aşkımızı, biliyorum,
Dağılırken, ağlarken hatta korkarken seni seviyorum.

Şehir şehir gezdim bulamadım yerimi,
Senin yanından alamadım gözlerimi,
Uydururum ben sana göre sevincimi,
“Git başımdan” diyince gidilmiyor ki,
Hiç mi görmüyorsun çaresizliğimi?

Yalnızlıktır bende sensizliğin tersi,
Bu yol karmaşık, bu yol girift, bu yol çetrefilli,
Madem sen bu kadar istiyorsun gitmemi,
Merak etme karda bile bırakmam izimi.

Genç Kalemşörler Nisa Çelik

YOK MU SANDIN?


Korkuyorum diye, fikirlerim yok mu sandın?
Susturdular diye, içimde çığlıklarım yok mu sandın?
Elimde silah yok diye, kalem-kağıdım yok mu sandın?
Dört duvar arasındayım diye, özgürlüğüm yok mu sandın?
Yerdeyim diye, gökyüzüm yok mu sandın ?
Ağaçlarımı kestiler diye, gölgem yok mu sandın?
İbrahim’im yok diye, suyum yok mu sandın?
Zifiri karanlıkta bıraktılar diye, Kur'an'ım yok mu sandın?
Başım dik diye, secdem yok mu sandın?
Oturacak tahtım yok diye, takvam yok mu sandın?
Yaşadığın yerde adalet yok diye, Allah'ın adaleti yok mu sandın?
Mecnun yok diye, Leyla yok mu sandın?
Dünyalık işler boş diye, ahiretlik işleri boş mu sandın