İlahiyat Fakültesinde öğrenci iken farklı bir fakültede okuyan bir tanıdığım bana gelmiş ve aramızda şöyle bir konuşma gerçekleşmişti:
-Hocam dini nikâh kıyabiliyor musunuz?
-Evet. Kıyabilirim.
-Bizim bir nikâh işimiz var. Yardımcı olabilir misin?
- Hayırlı olsun. Tabi ki olabilirim. Senin nikâh mı?
-Evet, benim nikâhım.
-Yenge hanım nereden?
-Kendi sınıfımdan bir kız arkadaşım.
-Nikâhı nerede kıyacağız? Kızın ailesi buradan mı?
-Yok, kızın ailesi burada değiller.
-Hangi memleketten? Memleketlerine mi gideceğiz?
-Hayır, memleketlerine gitmeyeceğiz. Burada kıyacağız. Daha doğrusu kızın ailesinin bu işten haberi yok.
- Senin ailen mi buraya gelecek?
-Yok, hocam onların da haberi yok. Daha doğrusu ikimizin de ailesinin bu işten haberi yok. Biz evlenmeye karar verdik. Nikâhımızı şimdi kıyacağız. Okul bittikten sonra da düğün yapacağız.
-Bu nasıl olacak? Kızın ailesinin haberi yok, senin ailenin haberi yok. Böyle nikâh mı olur? Dediğimde:
-Ama hocam ben araştırdım Ebu Hanife’ye göre kız ailesinin onayını almadan kendisi evlenebiliyormuş. Biz de ona göre nikâh yapacağız.
Ben bu cevap üzerine karşımdaki kimsenin niyetini anlamıştım ve ona dönerek:
-Kusura bakma! Senin bu yapmak istediğin nikâh değil, flörtün Arapçası. Yapacağın ahlaksızlıklara dini bir maske geçirme çabası. Kitaba değil kitabına uydurma gayreti. Gizli nikâh olmaz. Hatta anne ve babalardan gizli hiç olmaz. Hangi anne baba oğlunun veya kızının bu şekilde evlenmesine razı olur? Dedim ve gönderdim.
Maalesef bu şekildeki bir nikâh anlayışı toplumumuzda, bilhassa da üniversitede okuyan öğrenciler arasında hızlıca yayılmakta. Belli bir İslami anlayışa sahip, kapalı bir çevreden gelmiş kız çocukları art niyetli kimseler tarafından tuzaklara düşürülmektedirler. Nikâh yapıyoruz diyerek hem kendi nefislerini rahatlatmakta hem de karşıya sahte bir güven duygusu oluşturmaktadırlar. Bu şekilde gizli nikâhlarla evlendiklerini zanneden gençler, fakülte bitene kadar keyiflerince yaşamaktadırlar. Fakülte bittikten sonra erkekler yollarına tek olarak devam ederlerken kızlar mağdur bir şekilde ortada kalmaktadırlar.
Böyle bir nikâh olur mu? Bu şekilde yapılan nikâh, nikâh sayılır mı?
Nikâh, sadece “eş olarak kabul ettim” demekle tamamlanan ve başka hiçbir şeye gerek duymayan bir akit değildir. Nikâh, içerisinde birçok sorumlulukları barındıran bir sözleşmedir. İki tarafa sorumluluklar yükleyen bir akittir. Kız ve erkeğin haklarını koruyan, güvence altına alan hukuki bir sözleşmedir. Onun için “eş olarak kabul ettim” cümlesinin arkasında birçok görev ve sorumlulukları yüklenmek te vardır.
Nikahın en önemli şartlarından birisi de aleniyet (bilinme, duyulma)tir. Nikâhın gizli değil açıktan yapılmasıdır. Nikâh yapılırken şahitlerin olmasındaki maksat ta bunun içindir. Şahitler iki kimsenin evlendiklerini görecek, duyacak ve onların evli olduklarını diğer insanlara da duyuracaklardır. Onun için toplumdan gizli, anne-babalardan gizli yapılan nikâhlar, nikâh şartlarını taşımamaktadır.
Mâlikî, Şafiî ve Hanbelî mezhebine göre kızın velisinin (baba, dede gibi kimseler) izni olmadan nikâh yapılmaz. Yapılsa da geçersiz sayılır. Böyle bir nikâh batıldır. Hanefilerden İmameyn dediğimiz Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre de velinin izni olmadan nikâh kıyılmaz. Sadece Ebu Hanife’ye göre caizdir. Ama o da her durumda değil belli şarta bağlıdır.
Ebu Hanife’nin şartı da şöyledir: Eğer kız akıl baliğ olmuş ve dengi biriyle evlenmek istiyor. Babası ise kızı dengi olmayan biri ile evlendirmeye zorluyor. Kızın evlenmek istediği her bakımdan daha uygun biri iken babanın istediği uygun değil. Kızın onunla evlenmesi kız açısından tam bir yıkım olacak. Sahip olduğu dini değerlerin birçoğundan vazgeçmek zorunda kalacak. Böylesi durumlarda kız çocuğu kendi istediği ile evlenebilir.
Bir gün kız öğrencilerimden biri gelmiş ve bana: “Hocam! Benim babam dine çok uzak biri. Ben ise elimden geldiğince İslam’ı yaşamaya çalışıyorum. Baban beni kendi çevresindeki arkadaşlarının birinin oğlu ile evlendirmek istiyor. Ben ise kendime uygun biri ile evlenmek istiyorum. Babamın istediği biri ile evlenirsem bütün değerlerimden vazgeçmek zorunda kalacağım” demişti.
Ebu Hanife’nin fetvası, tam da bu durumda olan kızlar için verilmiş bir fetvadır. Bu durumda olan kimseler için geçerlidir. Böylesi durumlarda mağduriyet yaşayacak olan kızları korumak içindir.
Velinin izni olmadan yapılan nikâhların geçersiz sayılmasındaki asıl maksat, kadınların uğrayacağı mağduriyeti gidermektir. Ama günümüzde yapılan gizli nikâhlar, kız çocuklarını mağdur etmektedir. Onun için Ebu Hanife’nin bu konudaki fetvası, günümüzde yapılan gizli nikâhlar için delil olmaz. Ebu Hanife’nin fetvası kötüye kullanılmaktadır.
Ebu Hanife kızı mağdur etmemek için böyle bir fetva verirken günümüzdeki gizli nikâhlarda tam tersi bir durum yaşanmaktadır. Kızlar mağdur olmaktadır. Onun için Ebu Hanife’nin fetvasını, günümüzdeki yapılan gizli nikâhlar için delil olmaz. Ebu Hanife kadınları mağdur etmek için değil, mağduriyete uğrayan kadınları korumak için böyle fetva vermiştir.
Günümüzdeki olumsuzlukları da göz önünde bulundurduğumuzda yapılan gizli nikâhların geçerli olmadığını, onların nikâh sayılmayacağını söyleyebiliriz.