Asrın felaketi olarak isimlendirilen 6 Şubat depreminin üzeninden bir sene geçti. Üzerinden bir sene geçmiş olsa da hem sonuçları hem de etkisi hala devam etmekte ve devam edecek gibi de durmaktadır. “Kış geçer ama kurt yediği ayazı unutmaz” sözü kabilinden depremi yaşadık, geçti gitti ama hem deprem esnasında hem de akabinde yapılan birçok şey hafızalarda derin izler bıraktı. Bunları unutmak mümkün olmadığı gibi bundan sonrada unutulmayacak gibi.

Depremden hemen sonra deprem bölgelerine yardıma koşan, gece gündüz demeden her türlü hizmetten geri kalmayan kişi ve kuruluşların iyilikleri unutulmadığı gibi yıkık altındaki yaralılar ve cenazeler dahi çıkarılmadan o mekânlarda hırsızlık yapmak için koşarak gelen leş kargalarının kötülükleri de unutulmadı.

İnsanların içerisinde bulunduğu zor durumu manevi olarak kazanç kapısına çevirmek için ellerindeki bütün imkânları depremzedelere tahsis eden hayır sahiplerinin iyilikleri unutulmadığı gibi bu durumu maddi kazanca çevirmek isteyen açgözlü kimselerin karaktersizlikleri de unutulmadı.

Deprem bölgesine bir avuç çorbayı ulaştırmaya çalışan kimselerin iyilikleri unutulmadığı gibi bir kâse çorbaya 100 TL isteyecek kadar alçalan şeref yoksunlarının şerefsizlikleri de unutulmadı.

Enkaz altında kalmış yaralı canları kurtarmak için kendi canını hiçe sayarak, enkazların en altlarına kadar giren isimsiz kahramanların kahramanlıkları unutulmadığı gibi o enkazların başına gelerek iki fotoğraf çektirip sosyal medyada paylaşmaktan başka bir şey yapmayan karaktersiz kimselerin karaktersizlikleri de unutulmadı.

Depremden dolayı evini kaybetmiş kimselere dayalı döşeli evlerini açan fazilet sahibi kimselerin iyilikleri unutulmadığı gibi depremde evi yıkılmadığından dolayı bin liralık ev kiralarını on bin liraya çıkaran kimselerin aç gözlülük ve şahsiyetsizlikleri de unutulmadı.

Depremden önce 500-600 TL olan yük asansörlerinin saatliğini, depremden sonra 20 bin TL’ye kadar çıkaran leş kargalarının yaptıkları da unutulmadı.

Depremden önce bir ayda kazandıklarını depremden sonra bir günde, hatta bir saatte kazanmaya çalışan ustaların yaptıkları da unutulmadı.  

Daha toprak altındaki cenazeler tam olarak çıkmadan deprem üzerinden kargaşa oluşturmaya, fitne ateşi yakmaya, toplumu kutuplaştırmaya çalışan münafıkların münafıklıkları da unutulmadı.

Birileri depremden canlı çıkarmaya çalışırken o enkazın başına gelerek oradan siyasi rant elde etmeye çalışan kimselerin yaptıkları da unutulmadı.

Depremi Allah'ın rızasını elde etmeye ve Cennete girmek için fırsata çevirmeye çalışan kimselerin iyilikleri unutulmadığı gibi gelen yardım malzemelerini yağmalayan, ihtiyaçları olmadığı halde alabildikleri kadar eşya alıp stoklayan şahsiyetsiz kimselerin açgözlülükleri de unutulmadı..

Sanki inşaat malzemesinden çalmayı, rüşvetle iş yapmayı, ahbap çavuş ilişkisi ile işleri yürütmeyi İslam emrediyormuş gibi deprem üzerinden İslam’a saldıran din düşmanlarının düşmanlıları da unutulmadı.  

Depremden sonra başta gıda ve temizlik ürünleri olmak üzere insanların ihtiyaç duyduğu ürünlere zam yapma yarışına girişen marketler, işyerleri ve toptancılar da unutulmadı.  

Üç kuruşluk dünya menfaati için insanların hayatını hiçe sayan ve onun içinde her türlü kazanç yolunu meşru gören hırsız müteahhitler, yapı denetim firmaları ve bunlara bu imkânı sağlayan yönetimlerin kötülükleri unutulmadığı gibi işi hakkıyla yapan, dürüst çalışan, helalden kazanmaya önem veren mühendis ve müteahhitlerin de iyilikleri unutulmadı.

 6 Şubat depremi, sahip olduğumuz nimetlerin hiçbirinin bizin kontrolümüzde olmadığını, yıllardır biriktirdiğimiz altın, para ve evlerimizin bir dakika içerisinde elimizden kayıp gidebileceğini bizlere hatırlattı. Dünyada sahip olunan şeylerin bir an içinde kaybolabileceğini bizlere gösterdi. Gerçek kazancın ahiret kazancı olduğunu bizlere öğretti. Yaşanan bu hadislerden gerekli dersleri çıkarabilmeyi onun gereklerini yerine getirebilmeyi bizlere telkin etti. Akıllı kimsenin bu yaşanan şeylerden gerekli dersleri çıkarabilen kimseler olduğunu yoksa üç gün bu duyguları yaşayıp dördüncü gün unutarak eskiye dönen kimseler olmadığını öğretti.