Kur’an-ı Kerim’de Yahudilerin birçok özelliklerinden bahsedildiği gibi hadis-i şerifler de bahsedilmektedir. Bu hadis-i şeriflerden birisi de “GARKAD HADİS”i  olarak bilinen şu rivayettir:

Ebû Hüreyre’den (ra) nakledildiğine göre Rasulullâh (sas) şöyle buyurmuştur: “Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O savaşta Müslümanlar (galip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Ancak (bu hengâmede bazı) Yahudiler, taşın ve ağacın arkasına saklanacaklar. Bu durumda taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudi’dir, gel de onu öldür’ diye haber verecektir. Ancak Garḳad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Müslim, Fiten: 82)

                Bu hadis-i şerif başta en sahih hadis kaynaklarından Sahih-i Müslim olmak üze Sünen-i İbn Mâce ve Müsned-i Ahmed bin Hanbel’de geçmektedir. Yani sahih bir hadis-i şeriftir.

                Buradaki Garkad ağacı nedir? Bundan maksat normal bir ağaç mıdır yoksa burada mecazî bir anlatım mı var? Birileri ağaca mı benzetilmiştir?

                Garkad ağacı çöl bölgelerinde yetişebilen ve şemsiye şeklinde olan bir ağaçtır. Şemsiye şeklinde olduğu için altına gizlenenleri rahatça koruyabilmektedir.

                Hadis âlimlerimizin birçoğu Hz. Peygamber (sas)’in gelecekten haber veren hadis-i şeriflerini hakiki manasından ziyade mecâzî manada anlamış ve yorumlamışlardır. Yahudi ağacı olarak bilinen Garkad ağacını da bu şekilde yorumlayanlar olmuştur. “İşte o gün, yer, Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır.” (Zilzâl: 4-5) ayet-i kerimesinde olduğu gibi “taşların konuşması”nı hakiki manada anlamak mümkün olduğu gibi bunları mecâzî manada da anlayabilmek mümkündür.

                Hadis-i şerifte “taşların konuşması” ve “Garkad ağacının haber vermemsi”nden ziyade dikkat çekilen noktayı gözden kaçırmamak gerekir. Konuyu İsra Suresinin şu ayetleri bağlamında değerlendirebiliriz: “İsrailoğullarına Kitap’ta: "Doğrusu yeryüzünde iki defa bozgunculuk yapacak ve kibirlendikçe kibirleneceksiniz" diye bildirdik. Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va’d idi. Sonra onlara karşı size tekrar (galibiyet ve zafer) verdik; servet ve oğullarla gücünüzü arttırdık; sayınızı daha da çoğalttık. İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.) Belki Rabbiniz size merhamet eder; fakat siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız. Biz cehennemi kâfirler için bir hapishane yaptık.” (İsra: 4-8)       

İlgili ayet-i kerimelerde Yahudilerin yeryüzünde iki kez fitne ve fesat çıkaracakları, bu fitnelerinin neticesi olarak Allah’ın onlar üzerine bazı kullarını musallat ederek onları cezalandıracağından bahsedilmektedir. Hatta “siz eğer yine (fesatçılığa) dönerseniz, biz de sizi yine cezalandırırız.” İfadesinden her fitne çıkardıklarında cezalandırılabilecekleri ifade edilmiştir. Yanlışlarından vazgeçmeleri durumunda ise tekrar eski imkânlarına kavuşabilecekleri zikredilmiştir

                Gelinen noktada Yahudiler o sözlerine sadık kalmamış ve yine bozgunculuk yapmaya ve kan akıtmaya devam etmektedirler. Garkad hadis-i şerifinde de bu noktaya dikkat çekilmiş olabilir.  Bu ağacın şemsiye şeklinde ve altına gizlenenleri koruyacak şekilde olması en belirgin özelliğidir. Hz. Peygamber (sas) burada Yahudilerin zulmü ve bozgunculuklarına dikkat çekmiş, onların kıyamete kadar bu özelliklerinden vaz geçmeyeceklerine vurgu yapmış olabilir. Tarihi tecrübede bunun böyle olduğunu göstermiştir. Musa (as) ile Mısır’dan çıktıktan sonra her fırsatta bu karakterlerini ortaya koymuşlardır. Hz. Peygamber (sas) Medine’ye hicretten önce de orada Benî Kaynuka, Benî Nadir ve Benî Kureyza adında üç Yahudi kabilesi vardı. Bunlar nüfus olarak az olmalarına rağmen söz bunlardan çıkıyordu. Çoğunluğu oluşturan Arap kabilelerinden Evs ile Hazrec arasına bir kan davası sokmuş ve sürekli olarak onun devamını sağlamışlardı. Bu iki kabile arasına yaktıkları fitne ateşi ile sürekli onları birbiri ile savaştırmış ve kendileri de yaptıkları ticaret ile sermayeyi ele geçirmişlerdi. Hz. Peygamber döneminde de yaptıkları anlaşmaya sadık kalmamış ve düşmanlarla işbirliğine devam etmişlerdi. Neticede ise Medine’den sürgün edilmişlerdi.

Hz. Peygamber (sas) ‘den sonra da bu durum devam etmiş ve artarak günümüze kadar gelmiştir. Görünen o ki kıyamete kadar da devam edecektir. Kendilerinden olmayan diğer milletlerin arasına sürekli fitne tohumları ekmiş, onlar birbirleri ile savaşırken kendileri de sermaye biriktirmişlerdir. Gelinen noktada dünyanın sermaye gücünü ellerine geçirmiş ve istedikleri şekilde dünyayı dizayn etmeye çalışmaktadırlar.

                Garkad hadis-i şerifinde de bu yapının artarak devam edeceği, Yahudi olmayan herkesin bundan zarar göreceği ve bunlara karşı oluşacak bir başkaldırıdan bahsediyor olabilir.  Bugün Gazze’de işlemiş oldukları katliamlar insanlığın dayanma gücünü çoktan aşmış ve adeta taşları dahi dile getirecek seviyeye ulaşmıştır. Bir dönem Yahudilere kalkan olan, onları savunan ve onların zulümleri karşısında adeta taş kesilen birçok kimseler dahi artık bunlara dayanamaz olmuşlardır. Onları savunmadıkları gibi karşılarında yer almaya başlamışlardır.  Düne kadar İsrail’in meşru müdafaa hakkıdır diyerek onlara destek veren farklı din ve milletlerden birçok kesim onların zulmünü haykırmaya başlamıştır. Bilhassa batı dünyasından olmak üzere milyonlarca kimseler caddelere dökülerek İsrail’in yaptığı zulmü kınamaktadırlar. Dünyanın dört bir tarafından İsrail aleyhtarı gösteriler ve tepkiler artarken en cılız tepki maalesef Müslüman ülkelerden gelmektedir. Birkaç ülke yöneticisini çıkardığımızda çoğu Müslüman yöneticilerden ciddi bir tepki görmek mümkün değildir.

                Dünyanın doğusunda ve batısında, farklı din ve milletlerden tepkiler çığ gibi artarken İslam dünyasından ciddi bir tepkinin gelmemesini Garkad ağacının suskunluğuna benzetebiliriz. Burada susmak dolaylı yoldan Yahudileri cesaretlendirmekte ve zulümlerinin artmasına sebep olmaktadır. Adeta onları dış baskılardan korumaktadır. Yahudiler ile Müslümanlar arasındaki savaşta Yahudilerin yerini haber veren taşlar, bu zulme başkaldıran ve onu dillendiren kimseler olabilir mi? Veya bu savaşta Yahudilere kalkan olacak Garkad ağacı, bu zulme sessiz kalan, Yahudilerin aleyhine en ufak bir adım dahi atmayan bazı Müslümanlar ve Müslüman ülkelerinin yöneticileri olabilir mi? Veya bu zulme sessiz kaldığı gibi Yahudilerin karşısındaki hiçbir harekette yer almayan, onlarla ticari ilişkilerini dahi kesmeyerek onların ekonomik anlamda güçlü kalmasını sağlayan sermaye babaları olabilir mi? Ya da “ben sadece kendimden sorumluyum” diyerek Yahudilerin katliamından rahatsız olmadığı gibi onları da görmezden gelen bazı Müslümanlar olabilir mi?

                İsrail’in Gazze’deki katliamı karşısında her türlü tepkiyi gösterenler Yahudilerin yaptıklarını haber veren, onları açığa çıkaran taşların bir parçası olurken, onların zulmüne gerekli tepkiyi göstermeyen ve onlarla her türlü maddi-manevi ilişkilerini devam ettirenler ise Garkad ağacının bir parçası olabilirler. (Allah-u e’lem)