Günümüzde birçok insan, sebebi bir türlü bulunamayan fiziksel şikayetlerle hastane hastane dolaşıyor. Baş ağrıları, mide bulantıları, kalp çarpıntısı, kas ağrıları, nefes darlığı… Tıbbi testler ise genellikle “her şey normal” diyor. Peki ya sorun gerçekten sadece bedende değilse?
İşte burada karşımıza çıkan kavram: somatizasyon. Halk arasında pek bilinmeyen bu durum, aslında oldukça yaygın. Kısaca söylemek gerekirse, kişi yaşadığı ruhsal sıkıntıları bedensel belirtiler olarak hissediyor. Yani, psikolojik buhranlar kendini fiziksel ağrılarla gösteriyor.
Her insan zaman zaman stres, üzüntü, kaygı ya da öfke yaşayabilir. Ancak bu duygular uzun süre bastırıldığında ya da ifade edilemediğinde, beden bu yükü taşımaya başlar. Ruhun söyleyemediklerini beden dile getirir. Örneğin, kişinin içsel bir kaygısı varsa ama bunu fark etmiyor ya da konuşamıyorsa, bu kaygı mide ağrısına, kas gerginliğine veya kalp çarpıntısına dönüşebilir.
Somatizasyon, kişinin "hasta numarası" yapması anlamına gelmez. Tam tersine, kişi gerçekten bu belirtileri yaşar ve acı çeker. Fakat sorun, bedeninde değil; ruhsal dünyasında saklıdır. Bu yüzden yalnızca fiziksel tedavi, çoğu zaman yeterli olmaz.
Peki ne yapılmalı? Öncelikle, bu tür şikayetlerde hem fiziksel hem de ruhsal yönün birlikte ele alınması gerekir. Tıbbi bir sorun bulunamazsa, bir uzmandan psikolojik destek almak önemlidir. Psikolojik danışma sürecinde kişi, yaşadığı duygusal yükleri tanımayı ve baş etmeyi öğrenir. Bu da zamanla bedensel belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur.
Unutmayalım: Ruh sağlığı, beden sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. İçimizde bastırdığımız her duygunun bir yansıması olabilir. Kendimizi sadece bedenimizle değil, tüm yönlerimizle dinlemeyi öğrenmeliyiz. Eğer siz de uzun süredir devam eden ve tıbbi bir açıklaması bulunamayan fiziksel belirtiler yaşıyorsanız, bu konuyu bir ruh sağlığı uzmanıyla konuşmaktan çekinmeyin.
Bazen bedenimizi iyileştirmenin yolu, ruhumuzu dinlemekten geçer…