Kurban, Allah’a yakın olmak gayesiyle belli zamanlarda ve bazı özellikleri taşıyan belli cinsten hayvanları kesmektir.

Kurban hadisesi yeryüzünde insanlık tarihi kadar geçmişi olan bir ibadettir. Kur’an-ı Kerim’de ilk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem (as)’dan bahsederken kurban hadisesine de vurgu yapılır. Âdem (as)’ın iki oğlunun Allah’a kurban sundukları, onlardan birinin kurbanı kabul edilirken diğerinin kurbanının kabul edilmediği ve bu durumun daha önceden kardeşine duyduğu kıskançlık duygusunu daha da harekete geçirdiği ve bu durumun kardeşini öldürmeye kadar uzandığı

Kur’an-ı Kerim’de zikredilen diğer bir kurban hadisesi ise İbrahim (as)’ın oğlu İsmail (as)’ı kurban etmek istemesidir. Bu hadisede başta baba-oğul olmak üzere İbrahim (as)’ın ailesi samimiyet testinden geçmiş ve bu imtihandan başarı ile çıkmışlardı.

Allah (cc)’ın emrettiği her emirde bir hikmet ve bizler için faydalar olduğu gibi yasaklamış olduğu şeylerde de zararlar vardır. Önemli olan bu ibadetleri istenilen şartlara göre yapmak ve istenilen bu faydaları elde edebilmektir. Kurban ibadetinin de temel gayesi: “Kesmiş olduğunuz kurbanları ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na (sâdece) sizin takvânız ulaşacaktır (Hac: 37) ayet-i kerimesinde de ifade edildiği gibi “takva” dır. Rabbimize karşı olan samimiyetimizi, O’nun emirlerine gönülden bağlı olduğumuzu gösterebilmektir. Amaç et yemek, gezip eğlenmek değil, Rabbimizin bizden istediğini en güzel şekilde yerine getirebilmektir.

Kur’an’ın ifadesine göre kestiğimiz kurbanlar, Rabbimizin kurbîyetine (yakınlık) vesile olmalıdır. İnsan, Allah’ın her emrini yerine getirdiğinde hissettiği duyguları kestiği kurbanlarda da hissetmelidir. Kurbanlar bize bu duyguları yaşatmalıdır. Ramazan Bayramı’nı şeker bayramına dönüştürdüğümüz gibi Kurban Bayramı’nı da et bayramına dönüştürmememleyiz.

Ramazan Bayramı şeker bayramı, Kurban Bayramı et bayramı değildir. Her ikisi de birer ibadettir ve ibadet havası içerisinde geçmelidir. Her geçen gün dinin hayatımız üzerinde etkisi zayıfladığı gibi bayramlarımız üzerinde de zayıfladı. Maalesef bayramlarımız et ve şeker bayramına dönüştü. Kurbanlıklarımızı alırken başlayan et muhabbeti “sizin kurbanın kaç kilo eti çıktı? Size kaç kilo düştü” muhabbeti ile devam etmekte ve mangal partileriyle son bulmaktadır. Ne İbrahim (as)’ın samimiyetini ne de İsmail (as)’ın sadakatini yaşamaktayız. Kurban etlerini pay ederken dahi en güzel kısımlarını dolaplara doldurup geri kalanlarını fakirlere pay etmekteyiz. Aylarca et göremeyen fakirler kurbanlarda dahi ikinci veya üçüncü sınıf etlerle tanışmaktalar. “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcayıncaya kadar asla iyiliğe ermiş olmazsınız” (Âl-i İmrân: 97) ayet-i kerimesinde de buyrulduğu gibi kurban da bu iyiliğe nail olamıyorduk.

Peygamber Efendimiz (sas) bir dönem kurban etlerinin üç günden fazla saklanmasını yasaklamıştı. O dönem Medine’de çok fakirin olduğu ve çevre kabilelerden de çok sayıda fakir kimselerin Medine’ye geldiği rivayet edilir. Hz. Peygamber (sas), o fakirlerin kurban etlerinden daha fazla faydalanmaları için böyle bir yasak koymuştu. Daha sonra fakirliğin azalması, toplumun zenginleşmesi ile bu yasak kaldırılmıştı. Bu hadiseden de anlaşılacağı gibi kurbanlarda gözetilmesi gereken öncelik fakirlerdir. Kesilen etlerin iyi kısımlarının onlara ulaşmasını sağlamaktır. Yoksa etlerin en güzelleri ile mangal partileri düzenleyerek eğlenmek, hoşça vakit geçirmek değildir.

Kesilen kurbanlardan Allah’a ulaşan “takva” olduğuna göre takva da Allah’ın rızası gözetildikçe var olacaktır. Kesilen kurbanlarımız Rabbimize olan samimiyetimizi artırmalı, fakirlerle olan dayanışmamızı daha da kuvvetlendirmelidir. Sahip olduğumuz güzellikleri onlarla paylaşmalı ve gönlümüzü ve sahip olduğumuz nimetleri onlara açabilmeliyiz. Hz. Âdem (as)’ın oğullarından birinin kurbanı kabul olurken diğerinin kabul olmamasının arkasında yatan sebepleri görebilmeliyiz. Kardeşlerden birisi kesmiş olduğu kurbanda Rabbinin rızasını gözetirken diğeri bunu yapamamış ve onun için de kurbanı kabul olmamıştı. Allah (cc) sadece kendi rızasını elde etmek niyetiyle kesilen kurbanları kabul ettiği için bizlerde o niyetle kurbanlarımız kesmeliyiz. Asla ve asla et hesabı yapmamalı, benim kurbanın şu kadar eti çıktı kilosu şu fiyata geldi gibi muhabbetlere girmemeliyiz.

Kurbanlarımızın kurbîyetimize vesile olması temennisiyle idrak edeceğimiz Kurban bayramlarınızı tebrik ediyorum.