Çanakkale’ye başta İngiliz olmak üzere, yedi düvel yığıldı. Bir çok ülkeden de kandırılarak devşirme askerler toplandı. Osmanlının son merkezine karşı şer cephesi taarruza geçti. Müslüman halkın yaşadığı her bölgeden, her ülkeden savaşan, şehit düşenler oldu. Suriye’den, Irak’tan, Yemen’den, Saraybosna’dan, Üsküp’ten, Bakü’ye kadar. Nerede Müslüman varsa oradan Çanakkale’ye destek yağdı. Bilfiil katılamayanlar yüreğiyle, duasıyla katıldı Çanakkale’ye. Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine savunmaya katıldıklarına şehitlikteki yan yana yatan isimler şahitlik etmektedir.
 
Kurtuluş savaşı ve topyekün işgale karşı savaşa girişilmiştir. Dörtbir yanımız işgal edilmiştir. İşgalcilerin topuna tüfeğine karşı baltayla, kazmayla savunma yapılmıştır. Bu şekilde savunmayla düşman topraklarımızdan kovumuştur.
 
Ne var ki uğruna savaş verdiğimiz özdeğerlerimiz bir bir elimizden alınmış, kendi idarecilerimiz nezdinde tarihe gömülmüştür. Öyle bir zaman gelmiş ki minarelerimize yabancı bir ses değmiştir. Ezanın aslı bozulmuştur. Tamimler yayınlatılarak Allah ve dinden bahsetmek yasaklanmıştır. Dini içerikli yayınlara savaş açılmıştır. Camiler depoya, ahıra çevrilmiş, bir kısmı ise yerlebir edilmiştir. Çanakkale savaşının gazileri “biz bu savaşı niye verdik” sözlerini söylemeye başlamışlardır.
 
Kurulan genç cumhuriyetin temsilcileri, tek partinin elinde kavurucu ve yıkıcı istibdada dönüşmüştür. Çeyrek asırı geçen tek parti zulmünden sonra çok partili döneme geçilmiştir. Adı cumhuriyet olmasına rağmen, halkın dini, inancı, kutsal değerleri cumhurun yönetiminde yok sayılmıştır. Çok partili sisteme de kendi isteğimizle değil, başkalarının dayatmasıyla geçilmiştir. Halk layiklik diye ucube bir kavramada hiçbir zaman talip olmamıştır. Bize layiklik dayatılırken, dünya hırıstiyanları Papalarını seçmeye ve ona bağlılıklarına devam ediyorlar.
 
En son gelinen noktada bize benzer ülkelere demokrasi dayatmalarıyla hizaya getirmeye çalışıyorlar. Her birimiz demokrat (!) olma yolunda yarış eder konuma getirildik.
 
Tanzimat fermanları, ittihat ve terakki tertipleri, hürriyet matrabazlıkları, meşrutiyet çığırtkanlıkları, cumhuriyet tellalarının yürütüldüğü yol demokratikleştirilmeye kadar getirildi. Bundan sonra ne olur bilemem. Sevr ve Lozan’la da büyük çapta kayıt altına alındı. Süreç hızla devam ediyor.
Çanakkale geçildi beyler! İstilacılar caddeleri, sokakları işgal etti. Kültür, giyim, kuşam aktif, neyimiz varsa işgal altında. Evlere, yatak odalarına kadar girdiler. Zihinlerimiz, yüreklerimiz, fikirlerimiz herşeyimiz ortada. Hakikat bizi buna baş kaldırmaya ve meydan okumaya bin küsür yıldır davet ediyor. Biz ise son zamanlarda bu gerçekler karşısında kafamızı kuma gömme ile meşgulüz.
Maalesef Çanakkale geçildi beyler!
Selam ve dua ile…