Helâl Gıda ile Beslenme

            Ashab-ı Kehf kıssası içerisinde birbirinden farklı mesajlar içermektedir. Bu mesajlardan bir tanesi de “Helâl Gıda ve Helâl Beslenme” ile ilgilidir. Helâl gıda ile beslenmenin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekilmektedir.

İnsan bedeninin ayakta kalabilmesi ve hayatını devam ettirebilmesi için yeme içme önemli olduğu gibi ne yediği ve ne içtiği de bir o kadar önemlidir. Beslenme kadar helâl gıdalar ile beslenme de önemlidir. Büyüklerimiz: “İnsan ağzına koyduğu lokmaya ve ağzından çıkan sözlere dikkat etmelidir” demişlerdir. İnsan sadece yaptıkları ile değil aynı zamanda yiyip içtikleri ile de hesaba çekilecektir.

Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek birer ibadet olduğu gibi helâlinden kazanmak ve helâl yerlere harcamak ta birer ibadettir. Hatta insan hayatındaki her şeyin hesabı bir iken kazancının, malının hesabı ikidir. Peygamber Efendimiz (sas) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Hiçbir kul, kıyamet gününde, ömrünü nerede tükettiğinden, ilmiyle ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden kıpırdayamaz.” (Tirmizî, Kıyamet: 1) Her şeyden bir kez hesaba çekilirken mal konusunda: “Nereden kazandın ve nereye harcadın” şeklinde iki kez hesaba çekileceğiz. Helâlinden kazanmak önemli olduğu gibi onu helâl yerlere harcamak ta bir o kadar önemlidir.

“Gıdalar insanı geldikleri yere çağırır” derler. Ne demek geldikleri yere çağırır? Yani “eğer insanın beslendiği gıdalar helâl ise insan helâl olan şeyleri işlemeye meyilli olur. Yok helâl ile değil de haram gıdalar ile besleniyor ise haram işlemeye meyilli olur” demektir. Onun için helâl ile beslenmek bir insanın gelecekte neler yapabileceğine de etki edecektir.

Ashab-ı Kehf kıssası bu konuda bizlere en güzel mesajlardan birini verir. Rivayetlere göre Allah’a iman eden bu gençler Roma hükümdarının karşısında Allah’ın birliğini haykırmış ve idam ile yargılanarak zindana atılmışlardı. Sabahleyin idam edileceklerdi. Allah’ın yardımıyla bunlar bir şekilde zindandan kaçar ve şehri terk ederek bir mağaraya girerler. 309 sene uyutulduktan sonra uyanırlar ama bunlar bir gece uyuduklarını zannetmektedirler. Acıkmış ve ekmek almak için içlerinde birini tekrar şehre göndereceklerdi. Yanlarında olan parayı ekmek almaya gidecek kişiye vererek şöyle demişlerdi: “Git en temiz, en helâli hangisi ise ona bak ve ondan al” (Kehf: 19)  

Burada dikkat çekilen nokta; helâl beslenme ve helâl beslenmeye verilen önemdir. Bu gençler geçen zamanın farkında değiller. Yakalandıkları anda da idam edileceklerini biliyorlardı. İçlerinden birini tekrar şehre göndermek zorunda kalıyor ve herkesin de kendilerini aradığını düşünüyorlardı. Onlar mağaraya sığınmadan önce o şehirde Allah’a inanan, mümin İsevîler ve putperestler yaşıyorlardı. İseviler yedikleri ve ticaretini yaptıkları şeylerin helâl olmasına dikkat ediyor, kestikleri hayvanları besmele ile kesiyorlardı. Putperestler ise bu konulara hiç dikkat etmiyor, haram helâl ne olsa alıp satıyorlardı. Mağaraya sığınan bu gençler arkadaşlarını şehre gönderirlerken bu ayrıntıya dikkat etmesini, haram yerden alışveriş yapmamasını, en helâlini bulup ondan alıp gelmesini söylüyorlar.

Burada dikkat çekilen husus helâl ile beslenmenin ne kadar önemli olduğudur. O gençler ölüm tehlikesi altında dahi yiyecekleri şeyin en helâlinden olmasını istiyorlardı. Bu durumda olan kimselerden beklenen şöyle bir şeydi: “Git! Kimseye gözükmeden, ne bulursan al da gel.” Ama bu gençler yakalandıklarında idam edileceklerini bilmelerine rağmen yine de harama bulaşmak istemiyor ve en helâl olan gıdalar ile beslenmek istiyorlardı. Kur’an-ı Kerim de bunların bu davranışını övgü ile anlatarak bizlere örnek olarak sunuyor.

Allah’a iman eden bir kimse namazına, orucuna, haccına ve zekatına dikkat ettiği gibi yediğine ve içtiğine de dikkat etmelidir. Haram satan, haram ile meşgul olan, aldığı ve sattığı şeylerin helâl haram olduğuna dikkat etmeyen kimselerden ve müesseselerden uzak durmalıdır. En temiz ve en helâl olanları tercih etmelidir. Helâlinden kazanmalı, helâl ile beslenmeli ve helâl yerlere harcamalıdır. Haramdan kazanıp helâle harcamak olmayacağı gibi helâlinden kazanıp harama harcamak ta olmayacaktır.