YOLCULUK – 3
UÇURUM
Kalp atışlarıyla okyanusun dalgaları birbirine eşitleninceye kadar uçurumun kenarında oturdu. Her dalgayla duyguları da geldi gitti, zihnini ve bedenini kaplamış olan kaybolmuşluk duygusunu daha çok hissetti. Kendisinin içindeki karmaşanın tam zıttı olan doğanın dinginliğini, acelesizliğini, başka bir şey olmaya çalışmamasını seyretti. Bulunduğu yerde eğreti durmasına sebep olan bu zıtlığa rağmen insanın da doğal bir varlık olduğunu hatırlamasıyla bir ferahlık hissetti.
Okyanusu kendine doğru çekerek dalgaların ahengini bozan dolunayın yükselişi kendisini de etkisi altına almışçasına ayağa kalktı. Kadife gibi lacivert gökyüzünde uzaktan göz kırpan, kocaman evrende hepsinin kendisine ait yerleri olan yıldızları seyretti. Onlara biraz daha yakın olup tezatlığını unutmak umuduyla uçurumun ucuna kadar geldi. Gözlerini kapattı. İçine çektiği hava milyonlarca yıldır yeryüzünde devinip durmaktaydı. Kıyıya vuran okyanus kim bilir dünyanın nerelerini dolaşmış, hangi nehirlerle çağlamış, nerelere yağmur olup yağmıştı. Toprak yaşamış bütün canlıları sinesinde taşımaktaydı. Kendisi de aldığı nefes, içtiği su, bastığı topraktan oluşan bir beden, sürekli birbirine dönüşerek yaşayan evrenin bir parçasıydı.
Geçici ve yersiz hissetmesine sebep olan faniliklerden kurtulmak istedi. Ciğerlerindeki havanın yolunu, damarlarında akan kanı takip etmeye çalıştı. Düşüncelerinin akıp geçmesine izin verip zihninin bir köşesine oturup onları izledi. Bedeninin doğaya aidiyetini kabullendikçe ayakları yerden kesildi, vücudu saflaştı, ruhu inceldi, rüzgâr içinden esip geçti, ışık arkasına gölgesini düşürmedi. Yavaş yavaş yükseldi. Bütün bir evreni içinde seyrederken bir an havada asılı kaldı ve evrenin dönüşüne ayak uydurup dönmeye başladı. Bir bedeni olduğunu unutmasına ramak kala gözerini açtı. Aşağıda okyanusla karanın buluştuğu yer incecik bir çizgi hali almıştı. Bu muazzam ahenge katılma isteğine daha fazla karşı koyamayıp kendini aşağı bıraktı.
Ben işte o zaman gökyüzünde kaldım. O beni de okyanusun altında çığlığı ile uyandırdığı parçayı da hiç bilmedi. Biz onu uzaktan seyrederken bizi ve diğer parçalarımızı bulup tamam olmak için yolculuğuna devam etti.