mensubu olmakla övündüğümüz din en mükemmel ilahi bir dindir. Kim neye inanırsa onu, inancından vazgeçmesi için zor kullanmaz. Aşağılamaz, onur ve haysiyetini zedelemez. Sadece davette bulunur. Kutsalına dokunmaz. İlahına küfretmeye izin vermez. “siz onların ilahına küfrederseniz, onlar da sizin Allah’ınıza dil uzatırlar.” Diye uyarıda bulunur. Zaten küfretmeyide yasaklar. “Allah kötü sözden hoşalanmaz” diyor Hz. Peygamber (sav). Biz hrıstiyanlara sövmüyoruz. Ateşe tapanlara, şeytana tapanlara, ineğe tapanlara, aya yıldıza tapanlara da sövmüyoruz. Hatta ateistlere de sövmüyoruz, kızmıyoruz, aşağılamıyoruz.
 
Başka ülkelerin sanatçıları, siyasetçileri, yaşadığı ülkenin dini inançlarına sövüyorlar mı acaba ? Hrıstiyan bir futbolcu gol attığında inancının simgesini yaparak sevincini seyirciyle paylaşıyor. Batılı filmlerde inançlarının sembollerini, motiflerini sahneye yansıtıyor. Bu semboller inancının gereği olduğu için yapıyor.
 
Bizde sanatçı adını alan biri çıkıyor ya İslam’a ya Müslümanlara densizce, dinsizce sözler sarf ediyor. Galiz laflar ediyor. Seviyesini ortaya koyuyor. Sütünü gösteriyor. Cibilliyetini tescil ediyor. İslam düşmanlığını ilan ediyor. Fitnenin öncülüğünü yapıyor. Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışıyor. Sanatını tahrikçilik için kullanıyor.
 
Bu davranışın adı fikir özgürlüğü olamaz. İnananları ve inançları topa tutmak kimsenin hakkı da değil, haddi de değil. Türkiye’de sanatçı olmak, din konusunda fütursuz davranma hakkını doğurmaz. fazıl say olmasıda hiçbir şeyi değiştirmez. Ötekileştirmeye çalıştığın hiçbir Müslüman seni ne sever, ne de say(AR). Sen sevilmeyen adamsın.
 
Ülkenin gelişmesine katkı sağlayan, yeni buluşlara imza atan, bilim ve teknolojide iz bırakan kim varsa takdirle karşılarız. Hiçbir konuda insanımıza çare olmayan, çözüm üretmeyen, kuru gürültü çıkartan herkesi adam say(ACAK) da değiliz. Densizliğin gereği yok. Herkes haddini bilmeli. Her zaman barış dilini kullanmayan sanatçıya ancak kuru gürültücü denir.
Selam ve dua ile…