“İnsan, ancak yüreğiyle baktığı zaman gerçeği görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez”

                                                                               Antoine de Saint Exupery/Küçük Prens

Çevrenizdeki insanlar içinde, unutkanlıktan şikayetçi olmayan var mı? Genciyle yaşlısıyla hemen herkes, sanki unutkanlık şurubundan yudumlamış gibi hafızasının giderek zayıfladığından bahsediyor.

Radboud Üniversitesinde yapılan yeni bir araştırmaya göre, sağlam bir hafıza için öğrenme gerçekleştikten sonra spor yapmak gerekiyor.

Araştırmayı yöneten Gullien Fernandez, egzersizin uzun süreli hafızaya etkisini ölçmek için 72 katılımcıdan oluşan üç ayrı gurup üzerinde, bir seans resimli öğrenme faaliyeti gerçekleştirdi. Sonrasında, guruplardan birine fiziksel aktivite verilmezken, 2. guruba hemen, 3. guruba da 4 saat sonra 35 dakikalık bisiklet egzersizi yaptırıldı. 2 gün sonra sonra katılımcılar, beyinleri MRI cihazındayken yeniden teste alındı. Sonuçlara göre, 4 saat sonra spor yapanlar, öğrendikleri bilgileri daha iyi hatırladılar. Çünkü, bir süre sonra yapılan egzersiz, öğrenme ve hafızadan sorumlu olan “hippocamus” bölgesinde etki göstermişti.

Zaman geçtikten sonra yapılan egzersizin neden ve nasıl daha etkili olduğu net olmamakla beraber; daha önceki bir araştırmada; sadece fiziksel aktiviteyle bedende oluşan “catecholamines” bileşimi, hafızayı takviye ederek güçlendirmişti.

Böylece sporun, eğitim ortamındaki öneminin altı çizilirken, sonraki çalışmanın zamanlama ve egzersizle ile ilgili olacağı belirtildi.

 “Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür” sözünde ifade edildiği gibi insanoğlu, nisyan eyleminin failidir. Günlük ihtiyaçlarını hatırlamakta zorlanmak, yapması gereken şeyleri karıştırmak yanı sıra; yaratılmış olmak, ölmek gibi ruhuna işlenmiş olan bazı hakikatleri de unutabilir, örtebilir veya yok sayabilir. Buna tasavvuf literatüründe “gaflet” adı verilir.

Psikoloji profesörü Ed Vogel’e göre, kimim ve dünyaya neden geldim gibi derinlikli (profound) bilgilerden, trafikteyken gördüğümüz önümüzdeki aracın plakasına kadar herşey farklı simgelerle hafızamızda yer eder. Bu sebeple, unutmak ya da hatırlamak sözkonusu simgelerin hangi ayrıntılarla kaydedildiğine bağlı olarak gerçekleşir.

“İnception” ve “Memento” gibi, hafızanın seviyelerini ve yansımalarını konu alan etkili filmlerin yönetmeni Christopher Nolan; amacının bir fikre ait küçük bir tohumun büyüyüp gelişerek, nasıl gerçekliğe kavuştuğunu göstermek olduğunu söyler. Princeton Üniversitesi mezuniyet töreninde konuşan Nolan, hayallerin insan zihnindeki gerçeklerden beslendiğini belirterek, öğrencilere “hayallerinizin değil gerçeğinizin peşinden gidin” der. Bilgilere ait simgeleri, bilinçaltı ve rüyaları devreye koyarak işleyen (Senai Demirci, İnception filmindeki Yusuf isimli taksi şoförünün tesadüf olmadığını söyler) ünlü yönetmene göre, zihnimizdeki gerçeklerin seviyeleri farklıdır ve öğrenilenler arasındaki boşluklar ancak tecrübe ile doldurulabilir. Kendisi ayrıca e-mail ve akıllı telefon kullanmadığı gibi, setlerde de telefonu yasaklamıştır.

Bu noktada zihin ve teknoloji bağlantısı önemlidir. Çünkü sanal dünya ile interaktif bir günlük hayat yaşamak, hafızanın yapısında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Uzmanlara göre (What the internet doing to our brain/Nicholas Carr), öğrenme ve dikkat kullanma yetisinin değişmesiyle, hafızanın fonksiyonları da zayıflamıştır. Oysa insan zekasını geliştiren şey, hafızaya gelenleri bilinç seviyesinden kazıyarak, uzun süreli hafızaya nakledebilme işlevini gerçekleştirmesidir. Bilgi ve tecrübeler, uzun süreli hafızaya ulaştığı zaman onları daha kapsamlı fikirlerle işleyerek düşüncelerimizi zenginleştirebiliriz. Kısa süreli hafızanın kapasitesi sınırlı ve değişken olduğu için dikkatin sürekli dağılması, hafızanın içeriğini boşaltır. Bu sebeple, özellikle akıllı telefonlar hatırlama yeteneğini köreltmektedir.

Sporun hafızayı desteklemesi gibi, dışta yapılanların içtekini beslemesi; tıpkı salih amellerin de imanı güçlendirmesine benzemiyor mu. Aslında iç de dış da, hayal de gerçek de bir değil mi? Hepsi de seçip, harekete geçiren El-Bais’in yansımaları değil mi?

16 Haziran 2016, Gullien Fernandez, Radboud Üniversitesi (Netherlands),