Asrın felaketi olarak nitelendirilen, büyük yıkım ve kayıplara yol açan Kahramanmaraş depremi geride birçok sağlık problemini de beraberinde getirdi. Bu sağlık sorunlarının bir kısmı geçici olmakla beraber büyük oranı hem psikolojik hem fizyolojik kalıcı defisitlere yol açtı.

       Ezilmeler, kırıklar, omurilik yaralanmaları, uzuv kayıpları(amputasyonlar), travmatik beyin yaralanmaları, yanık  ve sinir hasarları başta olmak üzere hem psikolojik hem fiziksel hasarları da beraberinde getirdi.

     Akut dönem dediğimiz yara iyileşmelerini, cerrahi müdahaleleri içeren dönem ve sonrası bireylerin fonksiyonelliğini maksimum seviyeye getirebilmek için afetzedelerin fizik tedavi ve rehabilitasyona yönlendirilmesi elzemdir ve bu dönemin atlanmaması gerekir. Bazı yaralanmalarda fizik tedaviye geç başlanması tedaviden alınan verimi düşürebilir ve geri dönülmez sonuçlar da doğurabilir.(Omurilik yaralanmaları gibi.)

       Akut ve kronik dönem rehabilitasyon uygulamaları genel olarak:

  Hem anestezi sonrası solunum sisteminin ve solunumun optimize edilmesi hem de anksiyetenin azaltılması için nefes egzersizlerinin hastaya öğretilmesi, ödeme yönelik tekniklerin uygulanması ,eklemlerde limitasyonları önlemek için eklem hareket açıklığını koruyacak egzersizlerin verilmesi, kasların erken ve uzun dönemde hastaya ve yaralanmaya uygun şekilde kuvvetlendirilmesi ve sekonder yaralanmaların önlenmesi için dengeyi geliştirerek bireyin kullanması gereken yardımcı cihazı belirleyip kullanımının öğretilmesi ile bireyin yaşam alanının ergonomik düzenlemeleri  içerir. Deprem sonrası çeşitli sebeplerle oluşmuş yanık hastalarında ise skar(nedbe) doku germeleri, eklem hareket açıklığını koruyucu egzersizler verilmesi ve konnektif doku masajları başta olmak üzere hasta takip edilir.

       Deprem sonrası önemli başlıklardan biri amputasyonlardır.(Bir uzvun tamamının ya da bir kısmının kesilmesi)Hekimi tarafından protez uygun görülen hastalarda protez eğitimi, protez takibi(pediatrik hastalar başta olmak üzere zamanla revize edilebilir) yapılır.Kas kuvvetlendirme, denge egzersizleri başta olmak üzere hasta mutlaka fizyoterapi programına alınmalıdır. Ampute bireylerde sık rastlanan bir diğer sorun da Fantom ağrısıdır.(Kesilen uzvun hala varmış gibi ağrıması).Bu ağrı tedavisinde hekimin reçete edeceği ilaçlar olabileceği gibi çeşitli fizyoterapi tedavilerinin(ayna terapisi, elektroterapi, izole egzersizler, protez eğitimi gibi.) de faydası kanıtlanmıştır. Protezler hastaya mümkün olduğu kadar erken temin edilmelidir çünkü hastalar protez temini sonrası fonksiyonelliklerine devam edebileceklerini göreceği için  motivasyonları ve ‘psikolojik iyilik hali’ de artmaktadır.

      Ayrıca herhangi bir yaralanma yaşamamış fakat psikolojik olarak etkilenmiş bireylerde aşırı uyarılmışlık hali, tetikte olma ve anksiyetenin getirdiği emosyonel durumlar da fiziksel ağrıya dönüşebilir. Bu ağrılar öncelikle boyun, omuz ve sırt bölgesinde kendini gösterecektir. ilerleyen dönemlerde kronik yorgunluğa dönüşebilir. Aynı zamanda deprem sonrası görülen Post Travmatik Stres Bozukluğu’na (PTSB) yönelik  aerobik egzersiz olarak adlandırdığımız, oksijen tüketilerek yapılan ve kalp hızını belirli seviyelere çıkaran, tempolu egzersizler başta olmak üzere derin solunum ve farkındalık temelli esneme egzersizleri ile yoga önerilmektedir.

       Deprem sonrası yaralanma geçiren bireylerin  fizyoterapiye ulaşımında güçlükler görülmektedir. Gönüllü ekiplerin ve görevlendirmelerin dışında afet alanı engelli yükü belirlenerek multidisipliner çalışma sağlanabilecek ekiplerin oluşturulması gerekmektedir. Özellikle ampute bireylerde psikolojik desteğin rehabilitasyonda devamlılık için elzem olduğu görülmüştür. Ampute bireylerin kullanacağı protezler kişiye özeldir, protez temini ve fizyoterapi desteğinin halihazırda maddi kaybı bulunan depremzedeye maddi yük getirebileceği için bu yükün tamamı karşılanmalıdır. Ayrıca ülkemiz afetlere açık bir coğrafi yapıdadır ,Türkiye topraklarının %96’sı deprem bölgesi içerisindedir ve nüfusun %98’i bu bölgelerde yaşamaktadır. Yaşadığımız deprem afetleri birçok disiplini içinde bulunduran sağlık ekiplerinin, koordine olabilmenin hızlı olması adına önceden oluşturulma ihtiyacını doğurmuştur. Aynı zamanda deprem sonrası güvenli alanda olan ve teknik imkanı bulunan, bu hizmete uygun hastalarda telerehabilitasyonun(iletişim teknolojisi kullanılarak hastaların rehabilitasyon hizmetine uzaktan erişmesinin sağlanması) rehabilitasyona fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Bahsi geçen teknoloji 2010’da Haiti depreminde ‘mobil ortopedi tesisleri’ olarak denenmiş ve olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır.

     Uzun dönemde sağlık sorunlarının önlenebilmesi ve bireylerin maksimal fonksiyonelliğinin sağlanabilmesi için depremzedelere, gerekli yardımcı cihaz ve fizyoterapi uygulamalarına erişebilecekleri imkanları sağlamak gerekmektedir. Sağlık ve huzurla kalın.