Diyanet İşleri Başkanlığımız; Cumhuriyet dönemi süresince, kendi çabasıyla, gayretiyle, çalışmasıyla bu günlere gelmiştir.

Bir kere, ilk reis Rıfat Börekçi hocadan hali hazır Başkan Ali Erbaş hocamıza gelinceye kadar neler yaşanılmış, ne tür zorluklarla, sıkıntılarla baş başa kalınmıştır?

Hamdü sena olsun ki, Başkanlığımız; şu günlerde iyi bir ortamda, halde ve ahvalde çalışmakta ve millete hizmet sunmaktadır. Belki denilecektir ki,

Başkanlığın; bu günkü gelmiş olduğu noktada hizmetleri yeterli midir? Hayır, hayır!.. Düne göre bu gün iyi bir noktada, muazzam bir konumda bulunmaktayız.

Bina, yerleşke, personel ve kadrosu ile göz doldurmaktadır. Tüm bunlara rağmen, Kur'ani hizmetlerde atalet, tembellik,rehavet, umursamazlık gelinen bu noktanın tekraren elimizden çıkmasına sebep olabilir.

Yeni sistem içerisinde yenilikler!..

Her şeyden önce, Devlet Başkanımızın ifade ettikleri gibi "Kur'an'ın güncellenmesi" işi bir öncelik ve acilen ele alınması gereken bir husustur.

Çünkü; Kur'an'ın Güncellenmesi tehir edilirse, savsaklanırsa, zamana bıraklırsa, eminim ki, bir hayli ne idüğü belirsiz tarikat yapılanmaları, mehdicilik, mesihlik, gavslık zuhur ederek, milletin tertemiz inancını mahvı perişan edeceklerdir.

Bunu, 15 Temmuz rezaletinde yaşadık, Adnan Oktar denilen kepazenin hal ve hareketlerinde. Kediciklerinde örgütlenmesinde iliklerimize kadar tatmış olduk, hala da bu acıyı tatmaya eevam etmekteyiz.

Sair oluşumlarda öyledir. Gelirleri, kermesleri, milletten devşirilen her türlü mal, emlak, para. pul, sadaka ve zekat toplamaları nereye gitmekte, kimlerin cebine inerek kalpazan insanları zengin etmektedir?

Başkanlığımız, yeni sistemde, din adamlarını harekete geçirerek, daha aktif, daha cesur olmalarını sağlamalıdır. Vaazlarla, hutbelerle, konferanslarla halka inilmeli, her görevli, bulunduğu çevrenin hamisi, akıl danesi olmalıdır. Hastanın yanında hasta, ölenin yanında ağıtçı, düğünlerde nikah memuru, kavganın yanında barışsever rolüne soyunmalıdır.

Hatimlerin Türkçe anlamları da millete sunulmalı, kabir başlarında Yasin ve Tebareke kıraat eden hoca efendi, okuduklarını, ölmüş olandan ziyade orada toplananlara sunmalıdır. Kabir ziyaretleri, enine boyuna halka izah edilmelidir.

Cuma, cenaze ve bayram günlerinde hanımların cemaate onurlu bir şekilde katılmaları sağlanmalıdır. Hanımlar, Kur'an'ın anlamı ile buluşmalı, öylesi mahalle aralarında "el aldım", " el verdim" hastalıklarından kurtulmalıdır.
Türkiye Diyanet Vakfı, okul, öğrenci, burs, yurt açısından gençliğin elinden tutarak, üniversite kapılarında çocuklarımız, her türlü sapık, anarşizme yol açan eğilimlerden ,hurafe ocaklarından kurtarılmalıdır.

Netice olarak;

Millet olarak, Başkanlık olarak, gün, zaman ve vakit kurtulma, silkinme çağında bulunmaktayız.. Başkanlık, yakalamış olduğu bu imkani, bu ihsanı yeterince değerlendiremezse, sanırım, üstlenmiş olduğu misyonun vebalinden kurtulamayacaktır.

Dünkü zamanlarda, bir "Kadastro Müdürü" kadar değeri olan Başkanımız; bu günkü ortamda hak etmiş olduğu yere gelmiştir. Bana göre, sanki Zembilli Ali Efendi gibi, Ebusssuud Efendi gibi pozisyona sahiptir.

O halde, sayın Başkan, meydan senindir, yol, yordam, yöntem senindir. Yürü ki, millet yürüsün ardından. Hedefimiz, gayemiz Ku'ani emirlerin anlaşılması ve emirlerinin milletçe yaşanmasıdır.

Bin yıllık mazi, geri de kalmalı, öylesi Kur'an yerine, mevlid tilavetleri, artık çok çok uzaklarda kalmalıdır. İnsanımız, Kur'an'ı okudukça coşmalı, coştukça önündeki her türlü engel, engebe, bent, baraj, set yıkılmalıdır.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir