" Ey insanlık! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan biziz; derken sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki tanışabilesiniz. Elbet Allah katında en üstününüz, O'na karşı sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır.  Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır." ( Hucurât sûresi, âyet 13 ) 

     Zikredilen bu ayette, insanlıkta eşlik vurgulanıyor ve insanlık ortak paydasına dikkat çekiliyor.  Farklılıklar, insanlık ailesini oluşturan unsurların birbirine tahakküm ve üstünlük gerekçesi değil, " tanışma" gerekçesi olmalıdır. 

     İslâm'ın evrensel bir din oluşunu tüm zamanlarda haykıran bir âyet. Onun içindir ki, kimse doğuştan ayrıcalıklı/ doğuştan mahrum değildir. Kişinin kendi seçmediği şeylerle övünmesi anlamsızdır. Takvâ, insanların kendi akıl ve iradeleriyle yaptıkları bilinçli tercihi ifade eder. 

     Bu şu anlamı içerir. Ne kadar sorumlu yaşarsanız, davranırsanız, o kadar üstün olursunuz. Şu ayeti dikkatlice tetkik edelim:

     " Ama doğrusu biz Âdemoğluna kat kat ikram ederek onu üstün ve şerefli kıldık. Karada ve denizde onlara ulaşım imkanı sağladık. Temiz ve helal besinlerle onları rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün tuttuk." ( İsra sûresi, âyet 70 ) 

     Hakikaten, milletler içerisinde, aziz Türk milleti kadar; düşkünün, garibin, ezilmişin, ezilenin, tarihte yok olmak üzere olanın yanında bulunan başka bir millet olması mümkün değildir. 

     Savaşta kartal olmuş iken, barışta da hiç bir zaman kalleşlik, hainlik, iki yüzlülük yapmamış bir millettir. Çünkü, bu aziz millet, tüm bu özelliklerini İslam ve onun yüce kitabı Kur'an'dan almaktadır. Ancak;

     Son günlerde tartışmaya açılan " Andımız" diye bilinen, İstiklal marşımızın yanında, menşeiyle, başlangıcıyla, var oluşuyla bir hiç mesabesindedir.  Konu ile ilgili olarak, iki devlet büyüğümüz karşı karşıya getirilmek istenmektedir. Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan ve MHP. Genel Başkanımız Devlet Bahçeli!.. 

      Her iki devlet adamımız, son bir kaç yıldan bu yana, öylesi zorlukları başarmışlar, öylesi yıkıcı, bölücü unsurları bitirme noktasına getirmişlerdir ki, bunun inkarı mümkün değildir. Örneğin;

     45 yıldan bu yana, milletin içerisinde palazlanmış, yeşermiş, sahte, iğrenç, hurafe içerikli kol ve kanatlarını millet bünyesine sararak, bizi can damarımızdan vurmaya çalışmış FETÖ canavarının el ense edilmesi, bu şarlatanın şerrinden Kuran'ın kurtarılması , milletin helal paralarının oraya, buraya kaçırılmaktan kurtarılması gibi. 

     Diğer taraftan, " Kedicik Babası", A. Oktar'ın der dest edilerek, zulüm ve şerrinden, ahlaksızlığından milletin kurtulması gibi. Ayrıca, A. Kuytul diye bilinen din simsarcısının yine kodese atılarak, cezasını çekmeye başlaması. Diğer taraftan, sanırım, ülkemizde faal halde bulunan sahte din sömürücüleri de takipte ve gözetim altındadır.

     Millet birliğinin kuvvet bulması, Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez  ve benzeri ayırıma gidilmeden, insanımızı, " tek kimlik"  olarak bayrağın yanında birleştirmeleri takdire şayan, alkışlanacak bir çalışmadır.
Onun içindir ki,
     Her sabah okul önlerinde, " Andımızı" okumak, " Türk'üm, doğruyum, çalışkanım" demekle, ne Türk olunur, ne kalkınma olur, nede ileri seviyede medeniyetlere, atılımlara imza atılır. 

     Tabii ki, Türk'üz, Müslümansız, doğruyuz ve çalışkanız. Bir İslam ülkesi olan vatanımızda, her gün andımız yerine, bu gün aziz Kuran'ın ön plana konularak, çekmekte olduğumuz hasret sona erdirilse fena mı olacaktı?

     Netice olarak; 

     Sayın Devlet beyden, tüm okullarımızda Kuran dersinin müfredata alınarak, neslimizi; sapıklıktan, tecavüz hadiselerinden, kadın öldürmelerinden, anarşizmden, mezhepçilikten, sahte mistiklerden kurtarması yolunda çalışma yapması beklenmektedir.

     Sayın C. Başkanımız da öyledir. Kuran'ın, tüm okullarımızda ana ders olarak okutulması, onun anlaşılması, emirlerinin yaşanması için son bir hizmetini daha beklemekteyiz. Hizmetin sonu önü yoktur ama, bu hizmet, daha büyük hizmet ve cesurca bir atılım olacaktır. 

     Çünkü, koca imparatorluk; Kuran'ı anlayarak okumadığımızdan dolayı hezimete uğramış, pozitif ilimler rafa kaldırıldığı için, gerilik, çağ dışılık, yobazlık çukurunda boğulmuşuzdur. 

      Devlet Bey, bana göre, "Dede Korkut" gibi, nasihati dinlenen, yol gösteren, millet yolu tıkandığında, o yolu açan bir liderdir. C. Başkanımızda, bu açılan yolda yürüyen, meseleleri tatbik safhasına geçiren bir Kuran insanıdır. Tahsili ile, yetişme tarzı ile, ihlası ile bulunmaz bir liderdir. Allah, her ikisinden ve bu millete hizmet eden, bu vatan için gecesini, gündüzüne katan her insanımızdan razı olsun. Selam ve dua ile.. .

     Şerafettin Özdemir