Bir önceki yazımızda gençlerin Deizm ve Ateizm mi yanlış inanç yapılarına kaymalarının sebeplerinden bazılarını zikretmiştik. Bugünkü yazımızda da bu sebeplerden olan Sosyal Medya- İslam Adına ortaya çıkmış örgütler ve aklın doğru kullanılamaması gibi durumlardan bahsedeceğiz.

Sosyal Medya Deizmin yayılmasında en etkili silahlardan birisidir. Günümüzde gençler en fazla sosyal medyayı kullanmakta ve orada vakit geçirmektedirler. Gündemlerini, düşünce yapılarını ve yaşam şekillerini sosyal medya belirlemektedir. Deizm ve ateizmin en fazla reklamının yapıldığı yer de sosyal medya kanallarıdır. O kanallardan beslenen gençler zamanla ateizmin veya deizmin kucağına düşebilmektedirler.

Deizmin yaygınlaşmasında sosyal medyanın çok büyük etkisi var. Sürekli olarak sosyal medyaya takılan bir gençlik meydana geldiği için Deizm ve Ateizm gibi akımların reklamları da sosyal medyada yapılmaktadır. Kasıtlı olarak ve eksik bilgiye dayalı görseller buralarda paylaşılmaktadır. Bu işin arkasındaki güçler tarafından figüran olarak seçilen kimseler sürekli olarak bu konuyu gündemde tutmaktadırlar. Kendilerinin önceden dindar kimseler olduklarını, aradıkları birçok sorunun cevabını dinde bulamadıklarını, arayışlarının devam ettiğini, sonunda ise aradıklarını Deizm veya Ateizm gibi düşünce yapılarında bulduklarını iddia etmektedirler. İşin arka tarafında böyle bir şey olmamakla birlikte kendilerine verilen rolleri birer oyuncu gibi oynamaktadırlar. Bunları izleyen gençler de oynanan oyundan haberleri olmadığı için sahnelenen bu oyunları gerçek zannetmekte ve o tarafa doğru yönelimleri artmaktadır.

Sosyal medya kullanımı son derece artmasına rağmen bu konuda hiçbir bilince sahip değiliz. Her şeyin olumsu ve olumsuz yönleri olabileceği gibi sosyal medyanın da kendi içerisinde barındırmış olduğu olumsuzluklar vardır. İnsanımız sosyal medyayı nasıl kullanması gerektiği noktasında gereken eğitime sahip olmadığı için çoğu zaman yanlış kullanabilmektedir. Sosyal medya kullanımı konusunda da bir eğitim ve Sosyal Medya Okulu şarttır. Aksi takdirde hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye devam edecektir.

                    Din adına ortay çıkmış olmasına rağmen dinin aslından uzak olan bazı yapılar da Deizm ve Ateizmin yaygınlaşmasında etkin unsurlardan birisidir. Başta Deaş ve el-Kaide gibi radikal örgütlerin faaliyetleri direk olarak İslam ile özdeşleştirilmeye çalışılmaktadır. Kökenleri ABD, İsrail ve Batılı ülkelerine dayanan bu örgütlerin fikir babaları İslam düşmanı olmalarına rağmen bunların faaliyetleri İslam’ın emri imiş gibi gösterilerek gençlerin İslam’dan uzaklaştırılması amaçlanmıştır. Söylemlerinden başka hiçbir şeyleri İslam’ı hatırlatmayan bu örgütler, din adına çıkmalarına rağmen dine en fazla zararı vermektedirler. Bunların gerisindeki asıl güçleri göremeyen kimseler de bunların eylemleri üzerinden İslam’ı değerlendirmeye kalkmakta ve İslam’dan uzaklaşmaktadırlar.

Dinin aklın ve bilimin karşısında gösterilmesi Deizm ve Ateizmin yaygınlaşmasında etkili olmaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki İslam dini aklın karşısında değil tam aksine aklı muhatap alan bir dindir. Aklı melekesi olmayan veya aklını kullanamayan kimseleri sorumlu dahi tutmamaktadır. İslam hiçbir zaman aklı ve ilmi karşısına almamıştır. İlk emri “oku” olan bir dinin ilmin karşısında olması düşünülemez. Akıl ve ilim İslam’ı anlamada birer aracıdırlar. Aklını doğru kullanabilen kimse doğruyu bulabilir.

Aklı insana doğruyu gösterebilir ama aklın da doğru kullanılması esastır. Eğer akıl doğru kullanılmaz ise insanı yanlışa da götürebilir. Aklı boş bir bardağın içine bırakılmış bir çöpe benzetebiliriz. O bardağın içini ne ile doldurursak o çöp onun üzerinde yüzer. Bardağa su koyarsak çöp suyun üzerinde, ayran koyarsak ayranın üzerinde, şarap koyarsak şarabın üzerinde, lağım suyu koyarsak lağım suyunun üzerinde yüzer. Çöpün temiz bir şeyin üzerinde yüzebilmesi için bardağın içerisine temiz bir şeyler doldurmak gerekir. Aklımızın bize doğruları gösterebilmesi için onun altını güzel şeyler ile doldurmak esastır. Bir akıl Kur’an ve Sünnet doğrultusunda hareket ederse, yani bardağımızı Kur’an ve Sünnet bakış açısı ile doldurursak aklımız bizi doğru olana yönlendirir. Herkesin aklı, bardağının altına koyduğu şeyler doğrultusunda çalışır. Onun için atalarımız: “hiç kimse ayranım ekşi demez” demişler. Yani herkese yaptığı şeyler en doğru gelir.

Gençlerimizin Deizm gibi sapkın inançlara sapmalarının bir sebebi de akıllarına fazla güvenmeleri ve onların altını sağlam şeyler ile dolduramamış olmalarıdır. Yaşının gereği olarak kendi aklına aşırı derecede güvenen gençler birçok şeyi akılla halledebileceklerini düşünmektedirler. Kendi akıllarını en mükemmel görmeleri, diğere kimselerle aralarına mesafe koymalarını sağlamaktadır. Başta anne-baba olmak üzere büyüklerin sözlerini dinlememekte ve kendi aklının doğrusuna gitmektedir.

Gençlerimiz akıllarına kaynaklık yapacak alt yapıyı medyadan, sağdan soldan duydukları şeylerle doldurdukları için çoğu zaman doğruyu tam olarak görememektedirler. Başta anne ve babaları olmak üzere büyüklerin yaptıklarını, söylediklerini beğenmemektedirler. Din adına kendilerine telkin edilen şeyleri tepki ile karşılamaktadırlar. Onun için gençlere dini anlatacak kişilerin onların psikolojilerini çok iyi bilmesi, anlatacağı konuya hâkim olması ve onları da gençlerin seviyesine uygun olarak ikna edici bir üslupla anlatması gerekir. Kafalarda oluşan sorunları gideremediği zaman faydadan çok zarar verebilir.

                                                                                                                 Devam Edecek