Elbistan’da üç yıl şairler arasında şiir atışması düzenledim. Sonuncusu Elbistanlı-Afşinli şairler arasındaydı. Bu atışmanın ön hazırlılarını bitirdim ve şairlerle görüşmek, atışmanın şartlarını, kimlerin katılacağını, şiirlerini bana nasıl ulaştıracaklarını vs belirlemek amacıyla rahmetli Ahmet Bulut ile ve onun arabası ile Afşin’e gittik. Orada ikisi de şair olan Erol Boyunduruk (Giryani) ve rahmete kavuşan Arif Taşkale ile buluştuk. Konuşup karara bağladıktan sonra yörenin ünlü ve yaşlı şairi Osman Konak’ı evinde ziyaret ettik. Niyetim onu atışmaya dâhil etmekti. (Çok ısrarımıza rağmen dâhil olmadı, ama Elbistan’dan hakem şair olarak belirlediğimiz Merhum Hacı Hasan Uğur gibi kendisinin de hakem şair olmaya razı oldu. Nitekim atışma süresi içinde zaman zaman şairleri uyarıcı veya günün konusuna uygun şiirler yazdı. Bunlardan birini yazının sonuna aldım.) Evi, Afşin’den Çobanbeyli’ye uzanan yolun 5 km ötesinde idi. Gittik. Tanıştık. Uzun süre sohbet edip çayını içtik. Gelmişken, Bir gün gerek olur diye Osman Konak hakkında bilgi almak istedim. Ben sordum, o cevap verdi. Son sorum şuydu:

Osman amca, kaç çocuğun var?

(Yalanım varsa iki gözüm önüme aksın) Osman Konak, durdu, düşündü, sanki hesaplarken bocalıyor gibi bir tavrı ve hesap yapan parmak hareketleri vardı. Çayları tazelemek üzere mutfağa giden ikinci hanımına seslendi:

‒ Hatcee.. Hatcee; gelele... Bizim kaç çocuumuz var gı?

...................................................................
Elbistan Fıkraları, Cilt:2, Güle Güle Öllldük, Sayfa: 19-20

● Afşin'in ve bölgemizin önemli ve usta şairlerinden Osman Konak, 26 Temmuz 2022 tarihinde 93 yaşında iken rahmete kavuştu. Karşılıklı misafirliğimiz ve tuz ekmeğimiz vardı. Merhum şairimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dilerim. Ruhu şad, kabri nur, mekânı cennet olsun.

● Buram buram yöremiz kültürü kokan ve yukarıda fotoğrafını da verdiğim “Yollarına şiir döşedik Elbistan’ın Afşin’in” isimli kitabımda da yer alan bir şiirini takdim edeyim:

KALAN KÜLTÜR
Mahsulü dermeye erken kalkardık
İşimiz tez biter biraz derlerdi
Ganıların göplerine çakardık
Paslı çivilere körez derlerdi

Köyün ortasında olurdu kuyu
Zorla yetişirdi kendirin boyu
Boduk derisine koyardık suyu
Güneşe gelmesin galaz derlerdi

Ağaçları çakar haydan kurardık
Besmeleyle ekinlere girerdik
Boysuzunu el ucuyla dererdik
Dikili galmasın gelez derlerdi

Azzıkcılar binerlerdi eşeğe
Gaba guşluk yetişirdi uşağa
Buğday kurtçukları girer başağa
Hububata düştü maraz derlerdi

Dedem bana çarık, aba bırakmış
Biraz gayret ile çaba bırakmış
Harman savurmaya yaba bırakmış
Rüzgâra karışık talaz derlerdi

Takımdan tarlaya gece geçerdik
Gatık ayranını tasla içerdik
Yetmiş güne yakın ekin biçerdik
Komşular eylemiş firez derlerdi

Misafirler otururdu köşeye
Şaka yapar başlarlardı şaşaya
Yaşlı nenem seslenirdi Eşe'ye
Serdin mi odaya palaz derlerdi

Osman Konak çile çekerdi baban
Nadas eylemeye koşardı saban
Diken acısından sızlardı taban
Ayağa bulaşmış malaz derlerdi