Yazma hevesimi on kat artıran önemli insana , Ömer ağabeyime selam olsun...


  İnsan kalbi binlerce canlı hücreden meydana gelmesine rağmen zaman zaman kolay fethedilebilen bir kale oluveriyor. Öyle ki kolay fethedilebildiği için çok kolay da yıkılabiliyor. Yani insan kalbi çok kolay kırılıyor. Yalnızlıkta tam bu noktada devralıyor görevi. İnsan kırıldıkça yalnızlaşıyor, Kırıldıkça umutsuzlaşıyor... Hayat insanlara öyle bir içgüdü yüklüyor ki zamanla ; insan ya o kırık kalple yaşamayı öğreniyor, yada büyük bir ustalıkla o kalbi tamir edip yeni yazılımlarla hayatına devam ediyor. Aslında hayat; kırılan kalbi taşıma sanatıdır bu anlamda. Kimisi tamir eder kalbi , kimisi olduğu gibi devam eder yoluna. Ve hayat bir şekilde devam eder.


 Hayatı anlamlandırmaya kalkmak yorucu bir iş. Ne zaman bu işe koyulsam uçsuz bucaksız bir karmaşa denizine balıklama atlıyor gibi hissediyorum. Kulaç atmak nafile, çığlık atmak anlamsız bu denizde... İşte bu yüzden hayatı anlamak yerine yaşamayı seçmeliyiz. Çünkü hayat; anlaşılmak için değil, yaşanmak için bize armağan edilmiştir... Bize düşen yaşamaktır onu , mutlu , umutlu bir şekilde Yaşamak... Öyle anlar oluyor ki insan ömründe ; umutsuzluk baş köşeye yerleşiyor. İnsan mutlu olmayı unutuyor, ya da erteliyor bilemiyorum... Oysa mutluluk dayanıksızdır. O beklemez... Baş köşeye oturan umutsuzlukla aynı havayı teneffüs etmez... Bize düşen yeni umutlarla yaşamaya çalışmaktır.


 Dünyaya geldiğimizde  boş bir boya paletiyle geliriz. Bu paleti renk renk boyalarla doldurup hayatı renklendirmek bize kalan eylemdir. İşte işin en can alıcı noktası da budur. Çünkü çoğu insan bir palete  bakar, bir hayata. Bir türlü boyalara uzanmaz elleri. Oysa bir boyamaya kalkışsa ne şaheserlere sahip , Ne umutlu anlara tanık olacaktır... Dünya üzerinde her insanın icra ettiği meslekler, gerçekleştirdiği eylemler vardır. Ne yazık ki hepimiz gerçekleşmesi en mühim olan meseleye yabancı kalırız. Bu meselede anlaşılacağı üzere ;  Hayatımızı renklendirmektir... Hayatı ertelemeye gerek yok. Yeni renklerle yeni umutlarla merhaba demeliyiz hayata....


Unutmayalım ki : Hayat sert bir mizaca sahiptir ve biz somurtkan olursak onun bize gülümsemesini bekleyemeyiz...