Çocukluğum çok yalnız geçti, belki de tek sorun bendim. 

Liderlik vasfı taşıyan bir yapım vardı. 

Oyuncaklarımı paylaşmayı pek bilmezdim. Zaten tek arkadaşım yanımızda oturan komşumuzun oğluydu. Oyuncaklarımla hep oynamak isterdi bende vermek istemezdim, o ağlardı sonrada annesi onu eve götürürdü .
Bir gün babam bana bisiklet almıştı ve komşumuzun oğlu da gidip aynısını almıştı. Ona da çok sinirlenmiştim, sonraki zamanda taşındılar . Yeni gelen komşumuzun üç kızı vardı ama birisi benden büyük diğerleri ise çok küçüktü. Akrabalarımın çocukları da çok küçük yada çok büyüktü. Ablamla oynayamazdım, çünkü dersleri vardı. Yani kısaca okul başlayana kadar hiç arkadaşım olmadı . Bende belki de bu yüzden yalnız bir yapıya sahip oldum . 

Ellerimle kuklalar oluşturur onlarla oynardım yada bebeklerimle, ama gerçekten çok oyuncağım vardı..

Bahçenin bir tarafını cadılar yeri yapıp diğer tarafını ise periler yapıp gün boyu oynardım.

Kış geldiğinde ise tek başıma kardan adam yapar onunla oyalanırdım. Sanırım bu yalnızlık beni tek başına bir insan da yaptı.

Bu gün dahi kalabalığın içinde kaybolmaya çalışıyorum. Yaşım büyüdükçe bazı şeyleri yazarak yalnızlığımı paylaşacağımı düşündüm. Kendimce hikayeler kurdum onları yazdım . Beynimde hayali kahramanlar canlandırdım. Köpeğimizle konuşmaya başladım. Yani yalnızlığımdan biraz olsun kurtuldum. Şimdi büyüdüm ve hala küçüklüğümün yalnızlığını unutmuş değilim ve bu yalnızlığın en iyi tarafı ben büyüdükçe hayal gücümün de büyümüş olması. Ben bundan çok memnunum

Bazen yatağıma yattığım zaman o kadar çok hayal kuruyorum ki, o hayallerin gerçek olmayacağını bildiğim halde hayal kurduğum zaman mutlu oluyorum. Bazen de hayalime daha da eğlence katıyorum .

Arkadaşlarımın olmamasının en kötü tarafı çevremin beni çok yalnız olarak bilmesi oldu. Ama ben yalnız değildim. Tamam kurduğum her şey hayaldendi ama bu benim yalnız olduğum anlamına gelmezdi.

Bir gün babam bana tüm akrabalarımızın yanında "ölse cenazesine kimse gelmez" demişti . O zaman üzülmem gerekiyordu ama hiç üzülmedim çünkü gerçeği hiç kimse bilmiyordu. Benim arkadaşlarım vardı, onlar sadece arkadaşı bir insan olarak düşünüyordu. Benim arkadaşlarım ise herkesten farklıydı. Arkadaşlığım bir çiçekle hayvanla çizgi film kahramanıyla bile oluyordu. Çevrem için bu bir arkadaşlık değildi. Belki de bu kimseye dünyamı açmadığım içindi. Hem nasıl söyleyebilirdim benim hayalden arkadaşlarım var diye. Zaten ben bir insanla çok zor arkadaşlık ilişkisi kurabiliyorum. Belki de çok liderlik

Vasfımdan dolayı idi. Her istediğim olsun istiyordum .

Ama insan büyüdükçe sırlarını anlatabilecek , tartışacak bir insan arıyor. Ben de aradım . Ama ilk önce benim nasıl bir insan olduğuma baktım ve kendi kötü özelliklerimi attım. O kadar yalnızlıktan sonra hayat bana güzel bir sürpriz yaparak çok iyi insanlarla tanıştırdı. Benimde sonunda arkadaşlarım oldu. Ama insanları olduğu gibi sevmeyi öğrendim. Yazımı XSENTUS’ un şu sözleriyle tamamlamak istiyorum.

"Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. 
Sevmediğin zaman sever gibi yapma.
Çevrene önerilerde bulun, ama hükmetme.
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. 
Unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzaklıkta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir."