7. Arabissos’u İmar Eden Mavricus

 Hemşerimiz M. Halil Yinanç Hocaya göre, 582 yılında iktidara gelen ve Arabisos (Afşin) da çocukluğunu geçiren Bizans imparatoru Mauriçanos (Mavrikios) içinde yetiş­tiği Efsus şehrini yeniden inşa ve tamir ettirdi ise de, 587 senesinde vuku bulan bir zelzeleden harap oldu. Bunun üzerine imparatorun emri ile, bu şehir evvelkinden daha muhteşem olmak üzere, yeniden yapılmış, fakat ev­velkinden daha şiddetli ikinci bir zelzele ne­ticesinde, tamamen yıkılmıştı. Bu yüzden yöremizde yalnızca Afşin’de bina temeli için 2-3 metre inen hemşeriler Bizans saray sütünlarıyla karşılaştıkları çok olmuştur. Afşin’de özellikle Ermeni Maşatlığı denilen ve daha sonra Gâvur Mezarlığı adıyla anılan Tilafşin Yolu üzerindeki mezarlıktan 1936 yılında Elbistan Kaymakamının emriyle kağnılarla sütün taşları Elbistan’a Ceyhan üzerindeki eski ahşap köprünün güçlendirilmesinde kullanıldığı yaşlı hemşerilerce dile getirilmşti.

İlk hadis ravile­rinden Muhammed b. Şirin Efsus şehrinin, Halife Ömer zamanında Şimali Suriye Emiri tarafından tahrip edildiğini söyler. Abbasilerin ilk devirlerinde Müslümanların Bizans'a yapmış oldukları sefer ve gazaların tarihini yazmış olan Muammed b. Az’iz de aynı ma­lumatı verir.

 8.Halife el-Mehdi’nin Sevdiği Kent: Arabissos

 Faruk Sümer Hocaya göre, 779-780 yıllarında Abbasi Halifesi El-Mehdinin Efsus, yani Afşin yöresine gelerek, şehre yakın bir yerde karargah kurduğu görülür. Şehrin o zaman Yakubi Mezhebine bağlı Piskoposluklardan birinin merkezi olduğunu öğreniyoruz. Bu husus Afşin bölgesindeki halkın mühim bir kısmının o zamanlar Süryanî olduğunu gösteriyor. Halife el-Mehdî Afşin-Elbistan Ovasını pek sevmiş ve hatta burada kendi adını taşıyan bir şehir kurmayı arzu etmişti. Müslümanlar fırsat buldukça, Afşin-Elbistan Ovasına akınlar yaptılar. Buradan Kayseri gibi daha kuzeydeki bölgelere yapılan seferlerde, burayı geçit olarak kullanıp kuzey seferlerine buradan gittiler.  EI-Mehdî'nin oğlu Harun Er-Reşîd zamanında ünlü kumandanlardan Abdurrahman b. Abdülmelik'in Efsûs’a bir akın düzenlediği kaynaklarda anlatılır. Adı geçen Halifenin oğul ve torunları zamanında da İslâm orduları Efsûs yöresine akınlarda bulunmuşlardır. Mamafih bu seferlerden bir kısmı da Malatya yolundan (­Malatya-Arka-Vâdiyü'l-Hicâre-Vâdiyü'l-Bakar konaklarından geçilerek) yapılıyordu.

 9.Halep Hamdani Lideri Seyfüddevle’nin Arabissos Üzerinden Bizans’a Akınları

Bizans’a karşı, kuzey Suriye ve Cezîre’nin (Kuzey Irak ve bazı Güney Anadolu yöreleri) hakimleri olan Hamdanî hükümdarları karşı koymaya çalıştı. Adı geçen hanedanın en büyük hükümdarı olan Seyfü’d-Devle, Bizanslıların 944-945'te K. Maraş’tan sonra Antakya önlerine kadar yaptıkları bir akının öcünü almak için 946 yılında yukarı Ceyhan havzasına girerek Es-Safsaf ve Arabissos (Efsus)’u yağmaladı. Buradaki Es-Safsaf SÖĞÜT demek olup bu adda bir kasaba veya bir köy muhtemel olarak Söğütlü Çayının kıyısında bulunmakta idi… Bizanslılar 948-949'da Hades'i (Göynük) alıp surları yıktılar. W. M. Ramsay’a göre (Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası) Hades, Maraş’la Menbiç arasında kalan bir kaledir ve Hadath’dan Arap müellifleri sıkça bahsederler, diyor. Maraş da onların eline geçmiş, Seyfü'de-­Devle şehri geri almaya muvaffak olamamıştı. Bu cesur ve gayretli hükümdarın 950'de Afşin-Elbistan yöresine yaptığı sefer de felâket ile sonuçlanmış ve bu yüzden bu sefere "gazvetü'l musîbe" (felâketli akın) denilmiştir. Gerçekten, sefer dönüşünde Afşin-Göynük arasındaki bölgede Bizanslıların pususuna düşen Hamdâni hükümdarı 5000 şehit, 3000 tutsak vererek ordusunun hepsini kaybetti ve tek başına denilebilecek bir durumda Halep’e döndü. Fakat Seyfü’de-Devle bu büyük felâket karşısında asla yılgınlığa düşmedi; 951’de topladığı yeni askerlerle Arabissos’a (Afşin) geldi; karşısında 40.000 kişilik bir Bizans ordusunun mevki alması ve kışın da yaklaşması üzerine Diyarbakır'a hareket etti; oradan Halep’e ulaştı. Bu gayretli emir, 953’de Maraş civarında, ertesi yıl da Hades (Göynük) yakınındaki Uhaydip Dağında parlak zaferler kazandı. Zafer sonucunda, birçok Bizans kumandanı tutsak alınmış ve zengin bir ganimet ele geçirilmiştir.

10.Afşin’in Arabissos Üzerinden Emirdağ’a Kadar Yaptığı Akınlar

Alparslan 1066 yılında değerli ve deneyimli Selçuklu devlet adamı Hacip Gümüştekin’i, Afşin ile birlikte Anadolu fetihlerini yönetmekle görevlendirdi. Böylece Sultan Alp Arslan ve diğer Selçuklu emir ve kumandanlarıyla Anadolu seferlerine katılmış olması mümkün olan Afşin Bey’in kaynakların yetersizliği sebebiyle, ancak ilk kez, bu tarihte, tarih sahnesine çıktığını görmekteyiz. Afşin ve diğer emirlerin kumandasındaki Selçuklu birlikleri, Murat ve Dicle Irmakları havzalarından ilerleyerek güneye Elcezire’ye inip Ergani ve Nizip yörelerindeki Bizans kalelerini fethettiler, Nusaybin’i de kuşattılar. Daha sonra özellikle Afşin Bey, Fırat ırmağını geçerek Adıyaman yörelerine geniş ölçüde akınlar yaptı. Bunun üzerine Bizans uç kumandanı Aruandanos, Selçuklu kuvvetlerinin önünü kesip bir baskın girişiminde bulundu ise de Hoşin Kalesi yörelerinde yapılan savaşta ağır bir yenilgiye uğratıldı, Aruandanos da tutsak alındı. Fakat o; 40 bin altın kurtuluş akçesi karşılığında serbest bırakıldı. Bu başarılı seferden sonra Gümüştekin, Afşin ve diğer Selçuklu komutanları, büyük ganimet ve çok sayıda tutsaklarla Anadolu fetihlerinde, Selçuklu hareket üssü haline getirilen Ahlat’a döndüler. Fakat burada Afşin Bey, kaynaklarda adı belirtilmeyen bir kardeşini öldüren Hacip Gümüştekin’i bir tartışma anında öldürdü. Böylece değerli bir Selçuklu devlet adamını öldürmesi sebebiyle, Sultan Alp Arslan’ın gazabından korku ve endişeye kapılan Afşin, buyruğu altında bulunan çok sayıdaki Türkmen atlılarıyla Ahlat’tan ayrılıp batı yönünde Anadolu içlerine dalarak akınlara başladı. Genel karargâhını Ortaçağlarda Karadağ adıyla anılan Amanos Dağlarında kuran Afşin Bey, gönderdiği bir kısım kuvvetlerle Gaziantep’in kuzey batısındaki Dülük şehrini ele geçirdi; bin atlıdan oluşan başka bir birliği de Antakya yönüne sevk edip akınlarda bulundu (Agustos 1067) Daha sonra Afşin, kuzeye Malatya ya yöneldi ve şehir yörelerinde karşılaştığı bir Bizans kuvvetini yenilgiye uğratıp darmadağın etti. Ölümden ve tutsaklıktan kurtulabilenler, güçlükle Malatya Kalesine kaçtılar. Tohma suyu vadisi boyunca ileri harekatını sürdüren Afşin Bey Kayseri’yi geçici olarak fethetti. Bunu izleyen günlerde o, Karaman yörelerine değin akınlar yaptıktan sonra Toros ve Amanos dağları yoluyla Kuzey Suriye'ye gelerek Anadolu'da ele geçirdiği çok sayıdaki ganimet ve tutsakları, önemli bir ticaret merkezi olan Haleb pazarlarında sattı (1067 sonları) Ertesi yıl (1068) Halep’den ayrılan Afşin, yeniden Antakya yörelerine gelip akınlarına devam etti. Onun giriştiği bu hareket sonunda Halep-Antakya sırasındaki bütün yöreler akınlara uğratılmış ve dolayısıyla sayısız ganimet ve tutsak ele geçirilmiştir. Afşin Bey, bu arada Antakya’yı şiddetle kuşatmaya devam etmekteydi; şehir neredeyse düşmek üzereydi. Fakat bu sıralarda, Anadolu’da giriştiği askeri hareketler ve dolayısıyla Bizans’a ağır darbeler indirmesi sebebiyle Sultan Alp Arslan, ona güzel bir mektup göndererek, ‘kendisini affettiğini’ bildirdi. Bunun üzerine Afşin, Antakya'nın Bizans valisiyle ‘100 bin altın, savaş aletleri, değerli giysi ve kumaşlar karşılığında bir anlaşma yaparak kuşatmayı kaldırdı ve sultanın katına çıkmak üzere, Nisan 1068’de Antakya’dan ayrıldı’(yaşar Yücel- Ali Sevim, Türkiye Tarihi.

 11.Arabissos’ta Hüküm Süren Ermeni Prens Filaretos

 Filaretos Erneni asıllı bir Bizans generaliydi. Malazgirt Zaferinden sonra saf değiştirerek Alp Arslan’ın himayesine girer. Maraş ve yöresini Bizanslılardan alıp Selçuk topraklarına katması nedeniyle Alparslan tarafından ödüllendirilip Maraş ve civarının yönetimi kendisine verilir. Filaretos Alpaslan’dan aldığı güçle Ermenilerin dini liderlik işlerini düzenlemeye kalkışır… Filartos’un emriyle Ermeni din adamı Sarkis, Çahan Bölgesindeki Honi şehrine, katoğikos olarak atanmıştır. (3 Mart 1072-2 Mart 1073) Ancak 1077-1078 yılında Filaretos'un tayin etmiş olduğu Sarkis'in vefatı üzerine onun yardımcısı olan Teodoros, Honi şehrinde katoğikos olarak takdis edilmiştir.

(1085-1086) Ermeni tarihinde Çahan Bölgesinin Türklere geçmesi ile katoğikos Teodoros'un makamının bulunduğu Honi de Türklerin eline geçer. Filaretos, katoğikosu Maraş civarına yanına çağırdı ise de gelemedi.