Değerli Hemşerilerim. Yazıma 6 Şubat’ta yaşanan Yüzyılın Felaketi olan Deprem nedeniyle hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimi ve milletimizin yaşadığı asrın dayanışma erdemini kutlayarak başlıyorum. Tüm ülkemizi acı ve hüzne boğan 6 Şubat Depreminin yaptığı yıkım ve hasarın yaralarının sarılması, depremzede hemşerilerin iaşe ve sair ihtiyaçlarının karşılanmaya çalışılsa da sorunun bunca yardım ve desteğe rağmen tümüyle çözüldüğü söylenemez. Ancak Mülki ve Mahalli Yöneticilerle Sivil Toplum Örgütlerinin aylardır gayretli çalışmalarıyla nispeten yaralar sarılmakta, deprem konut inşaatlarının hızla yükselmesi ilçemiz halkını ümitlendirmektedir. Depremde hayatını kaybedenlere, Allahtan rahmet, yaralananlara acil şifalar ve yakınlarını kaybeden hemşerilerimize de başsağlığı diliyorum.  

Afşin ilçesi geçmiş tarihi, zengin kültürel birikiminin yanında, 1975’lerden sonra yörede ortaya çıkartılan kömür havzasına dayalı olarak kurulan Afşin-Elbistan Termik Santraliyle, artan ticari ve endüstriyel hacmiyle ülkemizin sayılı tarihî, turistik ve kültürel yörelerinden birinin merkezi olan bir yerleşim birimi olmuştur. Ancak, Afşin-Elbistan ve Yöresi, gerek tarihsel geçmişi, gerek kültürel birikimi ve gerekse demografik yapısıyla ticaret ve sanayi kapasitesindeki artışa rağmen ülke bazında ne yerli ve yabancı ilgiden ne de turizmden hak ettiği payı yeterince aldığı söylenemez. Bunun nedeni yörede kapsamlı, ciddi ve bilimsel tanıtım çalışmalarının yapılamayışıdır. Bu bağlamda Afşin-Elbistan ve yöresinin gerçek anlamda tanıtımı için ciddi, sürekli ve bütünlük arz eden organize bir çabaya ihtiyaç vardır. 

Doğu Anadolu Bölgesi içinde yer alan ve Kahramanmaraş’ın kuzeyinde kalan üç ilçeden nüfus ve arazi genişliği yönünden ikinci büyüklükte olan Afşin, Termik Santral kurulduğundan beri yurt çapında isminden sıkça söz ettiren ilçelerden biri olmuştur. Afşin, Kahramanmaraş'ın 124 km kuzeyinde yer alır. Çeşitli uygarlıklara ait tarihi eserleri, yeraltı ve yerüstü doğal zenginlikleri olan Afşin-Elbistan ve Yöresi, tarihi varlıklar bakımından da oldukça şanslıdır.  Dolayısıyla Afşin-Elbistan ve yöresinin, yakın bir gelecekte Türkiye’nin tarihî ve dinî turizm potansiyeline önemli bir katkı yapacağı umulmaktadır. Özellikle burası iç turizm açısından oldukça önemli bir konuma gelecek yörelerdendir. Kahramanmaraş’ın tarihi geçmişi bakımından en önemli yeri, Afşin’de bulunan Ashab-ı Kehf Külliyesi'dir. Kutsal mağarayı da içine alan Külliye, Afşin'in 6 km kuzeybatısında Nişanit Tepesi’nin Afşin’e bakan yamacındadır. Cami, kervansaray, ribat ve handan oluşan bu külliye, MS: 13. yüzyılın başlarında yapılmıştır.

Afşin-Elbistan Termik Santralinin kurulmasından önce, şirin ilçemiz Afşin, 1970’li yıllara kadar şehirlerarası yolların uzağında tarım, hayvancılıkla, bağ ve bahçecilikle geçimini sağlayan, kendine yeterli el sanatlarıyla (Terzilik, Köşkerlik, Dericilik, Dokumacılık, Demircilik, Marangozluk, Nalbantlık, Ebcitlik (kağnı tekerinin çeperine demir halka geçirme işi), Değirmencilik, İnşaatçılık, Dülgerlik vs.) meşgul olarak yaşamını sürdüren bir ilçeydi. İlçe halkı, gösterişsiz, kendi hallerinde, ata-dede dostu, konu-komşu deyimiyle betimlenen samimi bir dostluk havası içinde, fakiri, iyi halli esnafı ve mütegallibe (ağalar) sinin dayanışmacı komşuluk ilişkileriyle sade bir hayat sürerken, 1975 yılında ilçenin kuzeydoğu ve Elbistan’ın kuzeybatı ovasında; Kışla, Alemdar, Çoğulhan, Bakraç, Sinekli ve Berçenek Köyleri arazilerinde verimli ve bol miktarda linyit kömürü havzası olduğu ortaya çıkınca uluslararası maden ve enerji şirketlerinin ilgisi bu bölgeye çekilir. Bu kömür havzasında bir termik santral kurulması çalışmaları başlar. Termik santralin önce I. Ünitesi, yakın zamanlarda da II. Ünitesi kurulur. 1980’li yılların başlarında termik santral kurulduktan sonra kendi halinde yöreye uygun tekdüze bir biçimde yaşayan Afşin, çok kısa zamanda gerek çevre köy ve ilçelerden gerekse yurtiçi ve yurtdışından gelen mühendisi, işçisi, teknik elemanları ve aileleriyle yoğun bir nüfus patlaması yaşayarak ekonomik yoğunluk kazanan bir bölge haline gelir.  Ticari hayat gelişir, okullaşma artar, işçi siteleri ve spor kompleksi kurulur, yeni yollar açılır. Şu günlerde özelleştirilen Termik Santralinin, III. Ünitesi de bir özel kuruluşun işletmeye açması için gün saymaktadır.

Bu hızlı toplumsal değişme ve gelişme elbette beraberinde toplumsal dayanışma içinde yaşayan ilçe halkının yerli dokusunu bozar. İlçe halkı, ilçe nüfusu içinde azınlık durumuna düşer. Bu gibi toplumsal hareketlilikleri ani olarak yaşamak durumunda kalan her il ve ilçede yaşanan toplumsal kesim ve kesitler arasındaki sürtüşme ve çatışmaları Afşin ve yöresi halkı da yaşar. Yöreye giren ve eskiden hiç görülmemiş sıcak paradan beklediği payı alamayan yerli kesimler, ilçenin yabancılar tarafından istilaya uğradığı tezini işlerken, yabancılar da bu gelirin kendileri sayesinde yöreye girdiği düşüncesiyle Afşin’de bir yer tutmanın yolunu seçerler. Yıllar geçtikçe hem yerli halk hem de köylü-yabancı kesimler birbirini kanıksar hale gelerek merkez-taşra çekişmelerinden kendilerini uzaklaştırarak makûl ve daha insani ilişkileri özümseyen bir sosyalleşme süreci içinde bir kent kültürü oluşturma evresine girer. 

Toplumsal büyüme ve gelişme, sadece ekonomi ve finansman açısından bakılarak açıklanacak kavramlar değildir. Bir bölgeye fazla para girdisi ve yoğun tüketim giderleri olduğu için gelişmiş denilemez, toplumsal gelişme tek düzeliği değil çok boyutluluğu gerektirir. Kültürel, siyasal, ekonomik, bayındırlık, güvenlik ve sağlık yönünden gelişmişlik; insan ilişkilerinde kültürel düzeyin artmasını, davranış ve tutumlarda nezaketi ve nezaheti de  gerektirir. Ekonomik gelişme, kültürel gelişmeyle dengeli gitmezse, toplum kesitleri arasında ekonomik ve kültürel çatışmalar başlar. Güvenlik sorunlarının önü alınmaz olur, sonuçta da sermayenin yöreye girişi sağlanamaz ve hatta yöresel sermayenin bölge dışına kaçması önlenemez hale gelir. Memleketin zenginlerinin başka kentlere yerleşmelerini ilişkin kullanılan yöresel deyim ‘palazlanan kaçıyor’, sözüdür. Bunun sonucunda da tatlı gelir, iyi yaşam hırsı ve harcama tutkusu tetiklenen kişilerin gelir azalmasıyla bunalımlara girmesi olağan hale gelir. 

Kırk bini geçen merkez ilçe nüfusu ile Binboğa’nın eteklerinde kurulan Dağlıca, Tanır, Arıtaş, Altunelma, Çoğulhan, Çobanbeyli, Bakraç ile Berit Dağı’nın kuzey eteklerinde kurulan Esence gibi büyük mahalleler çıkaran yoğun nüfus potansiyelinin yanında zengin tarihi ve turistik geçmişine rağmen ilçemiz ve yöremizin kapsamlı bir tarihinin yazılmaması ve tanıtımının yapılmaması Afşinli bir akademisyen olarak ilçeye ilişkin her konuya duyarlı hemşerilerim gibi beni de üzmektedir. Alanım olmamasına karşın doğup büyüdüğüm, ilk ve ortaokulu okuduğum ve sekiz yıl Afşin Lisesi’nde Felsefe Grubu Ders Öğretmenliği yapmış olduğum memleketime bir vefa borcum olduğu düşünce ve duygusu, beni memleketimin tarihi ve kültürünü çalışmaya yönlendiren önemli bir etken oldu. 2006 Şubat ayında Afşin’e gelişimde, Afşin ve Yöresi Kültür Varlıklarının Korunması isimli makaleme Yeşil Afşin Gazetesi İmtiyaz Sahibi rahmetli Ömer Kösebalaban ilgi gösterip gazetede yayımlamıştı.