Afşin Belediyesi, “Algı Yönetimi ve İletişim Becerileri” konulu seminer düzenledi. Düzenlenen eğitim seminere konuşmacısı olarak Eğitimci Yazar M. Abdullah Yılmaz katıldı.
Afşin Belediye Toplantı Salonunda düzenlenen eğitim seminerine, Afşin Belediye Başkanı Fazlı Aydoğan, Afşin Emniyet Müdürü Mehmet Akif Can, Afşin İlçe Milli Eğitim Müdürü Yasin Fırat, daire amirleri, belediye birim amirleri katıldı.
Seminerinin açılış konuşmasını yapan Afşin Belediye Başkanı Fazlı Aydoğan, “Komşu şehirlerimizi belediye personeli ve yöneticileriyle beraber ziyaret ettik. Eğitim ile ilgili bir iki program yapabildik. Uzun süreden buyana da bunu nasıl tekrar ederiz ve yerine oturtabiliriz diye bir gayretimiz vardı o da bugüne nasip oldu. İnsan aslında bildiğini düşündüğü birçok şeyi arka planda arzu ettiği kadar içselleştirmediğini ve ondan yeteri kadar faydalanama maduna giremediğini zaman zaman ıskalar.  O yüzden iş körlüğü dediğimiz, dikkat dağılması dediğimiz şeyleri aşmak için böyle bir değişime ihtiyaç duyar. Biz bugün bu sorunu çözmek için bir araya geldik. Doğrusu bu şehrin sorumluları, aydınları, yöneticileri olan bizlerin daha sık bir araya gelip beraberliğin bereketini, bilgi paylaşımını yakalamak için bir gayret göstermemiz lazım. Bu şehirde en ciddi eksiklerden birisi bu. Şehrin kültür derinliğini hareketlendirecek, ona hız verecek, ona katkıda bulunacak bir beraberliğe acil ihtiyacı var bu şehrin. İnşallah bu bir ilk oldu ve bundan sonra arzu ettiğimiz bilgiye ve heyecanı yakaladığımız zaman devamı gelir ve bu şehrimizle ilgili şikayetçi olduğumuz konuları ve eksiklikleri giderecek bir yola girmiş olduk diye düşünüyorum. “dedi.
 Daha sonra konuşma yapan Eğitimci Yazar Abdullah Yılmaz, dilin önemine değindi. Yılmaz, “Dil kusurlu olursa düşünce iyi anlatılamaz; düşünce iyi anlatılmazsa yapılması gerekenler doğru yapılamaz; görevler gereği gibi yapılmazsa kültür bozulur; kültür bozulursa insanlar arasındaki değerler ortadan kalkar. İşte bu nedenledir ki ana dil çok önemlidir. Dil; konuşma, anlaşma, iletişim, düşünme, kültür oluşturma, kültürü yaşatma, kültürü aktarma için vardır. Toplum için bu kadar önemli bir alanda okuryazar kesimin, kişisel gelişimci arkadaşların ve bu ülkeye, insanlığa yön verenlerin ana dilleri konusunda duyarsız ol-malarını anlamakta güçlük çekiyorum.” şeklinde konuştu.
Çeşitli örneklerle dilin önemine dikkat çeken Yılmaz, “Dilin insan yaşamındaki önemini ortaya koymak için şu tarihi gerçek bile yeterlidir. Kutsal Roma-Germen İmparatoru II. Friedrich (1194- 1250)’in farklı bir amaçla yaptığı deneme beni şaşırttığı kadar sanırım sizleri de şaşırtacaktır. Bebeklerin dünyaya ilahi bir dille gelip gelmediklerini merak eden II. Friedrich, hiç kimseyle hiçbir şey konuşmaksızın, iletişim kurmaksızın büyüyecek bebeklerin konuşma çağına geldiklerinde hangi dille konuşacaklarını öğrenmek ister. Bunun için, ülkenin değişik yörelerinden yeni doğmuş bebekleri sarayına getirtir. Dadılar; sütanneler; en iyi aşçılar ayrı ayrı odalardaki bebekleri beslemeye başlarlar. En iyi şekilde karınları doyurulur. Ancak, II. Friedrich, bebeklerle ilgilenenlerden tek bir şey ister. Bebeklere en iyi şekilde bakılacak ama kimse onlarla konuşmayacak, iletişim kurmayacak ve bebeklerin hiçbiri de birbirini görmeyecektir. Bebeklerin dünyaya ilahi bir dil getirip getiremedikleri hiçbir zaman öğrenilemedi. Neden mi? Çünkü bu bebekler konuşma çağına geldiklerinde birer birer ölmüşlerdi. Bu ürkütücü örnekle de anlayabiliriz dilin insan hayatındaki önemini. İnsan hayatında bu kadar önemli olduğu görülen değerimize karşı ne kadar hassasız ve bu hassasiyetin gereklerini ne kadar yerine getiriyoruz?” diye konuştu.
  
Editör: Haber Merkezi