Yeni eğitim dönemine başlamamıza günler kala , içimde bir türlü istediğim seviyeye ulaşmayan heyecanımla yeni yazıma start veriyorum.



  Okula  ilk başladığım zamanlardaki  heyecanımı özlediğimi farkediyorum bu sıra.  Eylülün bilmem kaçında okul açılacakmış dendiğinde küt küt atan küçük kalbim sıradanlaşıyor sanki... Okulun açılmasından önceki günlerde büyük bir heyecanla yeni eğitim yılında beni nelerin beklediğini düşünür, çoğu zaman olağanüstü hayaller kurardım.  Son tatil günü olan pazar gecesi heyecandan uyuyamaz , ertesi sabah nasıl uyanacağımı da düşünmeden edemezdim. Tırnaklarımı keser , ayakkabılarımı boyardım. Ve nihayet o güzel pazartesi sabahı. Ütülenmiş masmavi önlüğümü giyip , kar gibi beyaz mendilimide cebime yerleştirip doğru mutfağa koşardım. Sıcak çayı içemediğim için annemin ılık suyla hazırladığı çayımı lıkır lıkır içip üzerine de birkaç zeytini ağzıma atıp kahvaltı olayını da böylece geçiştirirdim. Babam ve annem de en az benim kadar heyecanlı olur yüzümdeki sevince bakıp onlarda mutlu olurdu benim gibi. Sonra cüzdanıma annemin babamın verdiği harçlıkları doldurup koşa koşa okula giderdim. Okulun önünde kocaman neşeli bir kalabalık... Arkadaşlarımla hasret giderir saatlerce tatil anılarımı anlatırdım. Kimisinin boyu uzamış olurdu, kimisi güneşte yanmış, kimisi Afşin'den gitmiş... Her şekilde yeni dönem başlamış ve müdürümüz çoktan o can alıcı konuşmasını başlatmıştı. Sırada sessiz sessiz gülüp müdürün konuşmasının bitmesini beklerdik. Sonra sırayla sınıfımıza girer heyecanla sıralara otururduk. Öğretmenimiz gelir, kırtasiyeden almamız gereken okul araç-gereçlerini liste yapardı. Gün bitimi ailemle kırtasiyeye gider defterler , kitaplar , boya kalemleri alırdım. Kitaplarımı ve defterlerimi kaplamak için aldığım ciltleri seçerken öyle kararsız kalırdım ki. Annemle babam benim cilt seçimi yapmamı beklerlerdi dakikalarca. E tabi sonrasında ona uygun etiketlerde seçmek lazım. Uzun bir sürede etiket seçiminde oyalandıktan sonra alışverişi tamamlayıp eve dönerdik. Bütün bunlar olurken yeni yerine gelen ön dişlerimle çirkin ama sevimlice gülümserdim etrafa. Kitaplar ve defterlerde kaplandıktan sonra , çantamı hazırlayıp erkenden uykuya dalardım. Yüzümde hala o sevimli gülümseme...


  Okulun açılmasına kaç gün kaldı bilmiyorum, açıkcası pek te ilgilenmiyorum. Çünkü eskisi kadar özlemle beklemiyorum yeni eğitim yılını. Zaman aşımına uğrayan pek çok sevincim vardı. Okul sevincimde bu listeye eklendi... Önümüzdeki pazartesi asabi ve uykusuzca uyanıp okul tişörtümü giyip kapıda beni bekleyen servisime binip , 30 km yol gidip okuluma varacağım. Devletin özel okul öğrencilerine vermediği MEB yayınları ders kitaplarını arayıp bulacağım ve bu sırada çok sıkılacağım. Aldığım spiralli defterin başına ismimi bile yazmayacağım. Arkadaşımın tatilde gittiği bilmem ne kafede içtiği enteresan içecekleri , aldığı bilmem ne marka telefonun özelliklerini dinleyeceğim. Ama bu sohbetlerin hiçbiri ilkokulda arkadaşımın yüzmeyi nasıl öğrendiğini anlatırken onu dinlediğim an ki sevinci tutmayacak. Ve korkarım ben her zaman geçmişi özleyeceğim...


Zaman aşımına uğrasa da bazı sevinçler ; Hepimiz için iyi bir eğitim yılı olmasını temenni ederim...