Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can, 'Toplumun sağlığını ve düzenini, güvenini koruma adına denetimli serbestlikte tedavi etme cihetine gidiyoruz. Kişiyi korumaktan ziyade asıl olan toplumu korumaktır.' dedi.

Bakan Yardımcısı Can, Antalya'daki Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) tesisindeki Türk Denetimli Serbestlik Sistemi 20. Yıl Uluslararası Kongresi'nde açılış konuşmasını yaptı.

Denetimli serbestliğin başlamasının üzerinden geçen 20 yıllık süreçte uygulamada ciddi gelişmeler olduğunu belirten Can, Türk hukuk sisteminin de bu gelişmelere ayak uydurmaya gayret gösterdiğini belirtti.

Bütün gayelerinin insana ve adalete hizmet etmek olduğunu dile getiren Can, bu manada suç işleyen insanların toplumdan ötekileştirilmesinden ziyade topluma kazandırılması gerektiğini söyledi.

Can, denetimli serbestliği kişinin ıslahı, iyileştirilmesi, rehabilite edilmesi, tedavi edilmesi olarak değerlendirdiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

'Topluma kazandırmayı yaparken mağduru düşünmeyecek miyiz? Mağdur, 'Bu kişi suç işlemiş, siz topluma kazandırıyorsunuz. Meslek öğrenmesine yardımcı oluyorsunuz. Rehabilite ediyorsunuz. Tedavi ediyorsunuz' demeyecek mi? Peki mağdurun hakları ne olacak diye bir soru sorulabilir mi? Sorulabilir. İşte buradaki en önemli nokta şu. Mağdurun ikinci kez mağdur olmamasıdır. Toplumun sağlığını ve düzenini, güvenini koruma adına denetimli serbestlikte tedavi etme cihetine gidiyoruz. Kişiyi korumaktan ziyade asıl olan toplumu korumaktır. Aslında suçluya değil, o soruyu sorana hizmet ediyoruz. Çünkü o soruyu soranın tekrar mağdur olmaması için toplumun barış ve huzur içerisinde, refah seviyesini yükseltme anlamında, sokaklarda rahat gezme anlamında bu huzuru sağlayabilmesi için o kişinin tekrar ıslah edilmesi, toplumla bütünleştirilmesi şarttır. Bu kişiyi toplumdan ötekileştiremeyeceğimize göre kazanmamız gerekiyor. O bireyin, o suçlunun kazanılması terazinin bir kefesine, diğer taraftan toplumun menfaati terazinin bir kefesine konduğunda toplumun menfaati ön plana geçmektedir. Burada bir çekince yoktur. Burada toplumun menfaatini kişinin menfaatinden önde tutmak vardır.'

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım denetimli serbestliğin ilk kez uygulamaya alındığı 2005 yılından bu yana geçen 20 yılda, 8 milyon 809 bin kararın infaz edildiğini, 3 milyon 790 bin iyileştirme faaliyeti gerçekleştirildiğini belirtti.

Yıldırım, 1 milyon 510 bin yükümlünün kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalıştırıldığını vurgulayarak, 74 bin yükümlüye ayni ve nakdi yardım yapıldığını, 74 bin 500 yükümlünün takibinin de elektronik izleme yöntemiyle yapıldığını kaydetti.

- Vali Şahin'in konuşması

Antalya Valisi Hulusi Şahin de denetimli serbestlik uygulamasının ilk yıllarının çok zorlu geçtiğini belirterek, aradan geçen 20 yılda çok büyük mesafeler alındığını belirtti.

Ceza kelimesinin anlamı itibariyle karşılık demek olduğunu, suç varsa bunun da karşılığı olması gerektiğini vurgulayan Vali Şahin, bunun yanında ıslah kültürünün de yer alması gerektiğini ifade etti.

Şahin, denetimli serbestlik uygulamasının aslında bir nevi tedavi olduğuna dikkati çekerek, 'Bu tedaviyi topluma yapıyorsunuz. Toplumdaki yanlışa müdahale ediyorsunuz. Onu düzeltmeye çalışıyorsunuz. O açıdan çok kritik. Ama bir taraftan da cezasızlık algısını tetiklememek lazım. Bir tarafta rehabilite, tedavi edeceğiz, topluma kazandıracağız ama bir taraftan da cezasızlık algısını da tetiklemeyeceğiz. Bu açıdan çok hassas bir iş yapılıyor. Sadece adalet teşkilatının işi değil hepimizin işin içinde olması lazım.' diye konuştu.

Antalya Cumhuriyet Başsavcısı Yakup Ali Kahveci, ceza adalet sistemi açısından kritik bir konumda bulunan denetimli serbestliğin yalnızca bir infaz tedbiri değil modern ceza politikalarının temel bileşenlerinden biri olduğunu kaydetti.

Toplumun korunmasıyla yükümlü bireyin yeniden topluma kazandırılması arasındaki hassas dengeyi sağlamada denetimli serbestliğin en önemli silahlardan biri olduğunu vurgulayan Kahveci, 'Son yirmi yılda ülkemizde denetimli serbestlik, uygulama kapasitesi, personel yapısı, program çeşitliliği ve verimliliği açısından önemli bir gelişim göstermiştir. Elektronik sistem uygulamaları, iyileştirme ve eğitim programları, mağdur odaklı yaklaşım ve alternatif infaz yöntemleri ceza infaz politikasının tamamlayıcı bir unsuru haline gelmiştir. Ancak günümüz suç tiplerinin değişen niteliği, dijitalleşmenin infaz süreçlerine etkisi ve toplumsal beklentilerin dönüşmesi, denetimli serbestliğin de aynı ölçüde değişip gelişmesini gerekli kılmaktadır.' dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Basri Bağcı ile çok sayıda hakim ve savcının katıldığı kongrede, 9 ülkeden 34 yabancı uzman ve 159 Türk akademisyen bildiri, panel ve poster sunum gerçekleştirecek.

Kongre, 3 Aralık'ta sona erecek.

Kaynak: AA