IBS Sigorta ve Reasürans Brokerlığı Üst Yöneticisi (CEO) Murat Çiftçi, iklim değişikliği etkilerinin yüksek oranda dinamik ve öngörülemez hale gelmesinin, mevcut risk modellerin sürekli güncellenmesini zorunlu hale getirdiğini belirtti.
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında orman yangınları, aşırı sıcaklar ve ani sağanakların yol açtığı sel olayları yaşanmaya devam ederken, diğer yandan üst üste hava olaylarıyla ilgili de yeni rekorlar kırılıyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Murat Çiftçi, iklim değişikliklerinin artık yalnızca çevresel bir konu değil, aynı zamanda sigorta ve risk yönetimi sektörlerinin stratejik rotasını belirleyen bir dönüşüm noktası olduğunu kaydetti.
Çiftçi, "Türkiye'de Ege ve Akdeniz bölgeleri fırtına ve orman yangınları açısından öne çıkarken, Karadeniz bölgesi sel ve heyelan riskiyle karşı karşıya. İç Anadolu ve Doğu bölgelerinde ise kuraklık ve dolu riski artıyor. Küresel ölçekte ise Güney Asya ve ABD'nin güney eyaletleri fırtına, hortum ve kasırga riskleriyle en yüksek skorlara sahip." değerlendirmesini yaptı.
Çiftçi, büyük ölçekli reasürörler ve iklim odaklı yatırımcıların, poliçe tasarımlarında Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) senaryolarını baz aldığına işaret etti.
- Yüksek frekanslı riskler için uygun maliyetli çözümler
Görüntü analizlerinde uydu, dron ve yapay zeka teknolojilerinin kullanıldığını belirten Çiftçi, özellikle geniş alanlı afetlerde hasar tespit süreçlerinin hızlandığını belirterek, ayrıca, mobil hasar bildirimi, blokzincir tabanlı teminat sistemleri ve akıllı sözleşmelerin, işlemleri daha şeffaf ve hızlı hale getirdiğini aktardı.
Çiftçi, "Risk modelleme sistemleri her geçen gün gelişiyor, ancak iklim değişikliğinin etkileri o kadar dinamik ve öngörülemez hale geldi ki mevcut modellerin sürekli güncellenmesi artık bir zorunluluk. Sigorta sektörü, iklim verilerini gerçek zamanlı izleyen ve tahminleme gücü yüksek sistemlere yatırım yapıyor." ifadelerini kullandı.
Çiftçi, bazı sigorta ürünlerinde parametreye dayalı otomatik tazminat ödemeleri yapılabildiğini kaydetti.
Sigorta sektöründe iklim değişikliğine bağlı risklere yönelik sunulan çözümler hakkında da bilgi veren Çiftçi, şunları kaydetti:
"Tarım alanında gelişmekte olan mikro-sigorta modelleri sayesinde, sınırlı kapsamda ancak yüksek frekanslı riskler için uygun maliyetli çözümler sunulabiliyor. Bu modeller, özellikle küçük üreticiler veya lokal yatırımcılar için önemli bir güvence sağlıyor. Ayrıca, parametrik sigorta ürünleri, iklim risklerinin artmasıyla birlikte hızla yaygınlaşıyor. Özellikle sıcaklık, yağış miktarı, rüzgar hızı gibi ölçülebilir veriler üzerinden çalışan bu modeller, hasar tespiti yerine veri eşikleri bazında teminat sunduğu için daha hızlı ve şeffaf süreçler sağlıyor. Bu alanda ciddi bir ürün çeşitlenmesi de söz konusu.
Örneğin, tarımda kuraklık, dolu ve don risklerine özel çözümler, inşaatta hava koşullarına bağlı iş gücü kaybı teminatları; etkinlik planlamasında ise açık hava koşullarına karşı iptal sigortaları gibi çok yönlü poliçeler mevcut. Özetle, bugünün sigorta yaklaşımı artık 'hasar sonrası ödeme'den çok, 'hasar öncesi direnç artırma' vizyonuna kayıyor. Erken uyarı sistemlerine destek, altyapı yatırımlarının finansmanına katkı ve sürdürülebilir yapıların teşviki gibi önleyici tedbirler birçok poliçeye entegre ediliyor."
Çiftçi, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (ISSB) tarafından geliştirilen IFRS S2 küresel standardının, sigorta sektörünün raporlama ve ürün geliştirme süreçlerinde dönüşüm sağladığını belirtti.
IBS olarak toplumu bilinçlendirmeye yönelik içerikler hazırladıklarını aktaran Çiftçi, "Afet farkındalığını artırmak, iklim riski yönetimini yaygınlaştırmak ve doğru sigorta okuryazarlığını teşvik etmek bu misyonun önemli bir parçası." ifadesini kullandı.