Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Teşkilat Buluşması'na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, TÜGVA gençliğini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, milletin evinde, gazi mekanda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirtti.

Gençlere bakınca kendi gençliğini görmenin heyecanını yaşadığını vurgulayan Erdoğan, "Aranızda kendimi daha genç hissediyor, şu sevdanızla, bizlere bu duyguları yaşattığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Rabb'im birliğinizi, beraberliğinizi, kelimelere sığmayan şu aşkımızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TÜGVA'nın faaliyetlerinde emeği geçen herkese, tüm genç kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.

Erdoğan, TÜGVA'nın 81 il ve 571 ilçedeki temsilcilikleriyle, 340 bini aşan üye sayısıyla, yurtları, kıraathaneleri ve gençlik merkezleriyle ülkenin gurur abidesi kuruluşlarından olduğunu söyledi.

"TÜGVA'nın en önemli başarılarından biri de yurt dışındaki çalışmaları"

İster ortaokul, lise, üniversite, ister iş hayatına atılmış olsun, hiçbir ayrım yapmadan tüm gençlere yönelik faaliyetler yürüten TÜGVA ile iftihar ettiklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TÜGVA'nın eğitim öğretim çalışmaları yanında kamplarıyla, kültür sanat ve spor faaliyetleriyle gençlerimizin hayatına dokunan hizmetlerini takdirle karşılıyorum. TÜGVA'nın en önemli başarılarından biri de yurt dışındaki çalışmalarıdır. Bir dönem sadece ülkemizin sınırları içinde faaliyet yürüten gönüllü kuruluşlarımız, artık hudutlarımızın çok ötesinde varlık gösteriyor. Afrika'dan Asya'ya, Amerika'dan Avrupa'ya ve Balkanlar'a kadar dünyanın dört bir ucunda Türk sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına, projelerine rastlıyoruz. Türkiye'nin sesini, nefesini ve yardım elini dünyanın en ücra köşelerine ulaştıran sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Yurt dışı seyahatlerimizde zaman zaman TÜGVA'lı gençlerle de buluşma, kucaklaşma, hasbihal etme imkanı buluyoruz. Yurt içinde veya yurt dışında sizlerle bir araya her gelişimizde emin olun ülkemizin aydınlık geleceğine dair umutlarımız daha da büyüyor, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için verdiğimiz mücadele daha da güçleniyor, daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımız daha da artıyor. Sizlerin ufku ve hayallerinin büyüklüğü karşısında bizim de vizyonumuz genişliyor."

Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Teşkilat Buluşması'na katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgenin son dönemlerde oldukça sancılı ve sıkıntılı günlerden geçtiğini söyledi.

Erdoğan, Rusya-Ukrayna savaşında bugün itibarıyla 595'inci günün geride bırakıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor. Suriye'deki kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükunete hasret bir şekilde, bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerde ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor. Diğer komşumuz Irak, Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı. Yemen'den Libya'ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim hakim. Türkiye olarak tamamıyla tarihi, beşeri, coğrafi ve dini bağlarımızın olduğu bu topraklardaki hadiselerden bizler de doğrudan etkileniyoruz. Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede bir kanayan yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz."

Mehmet Akif Ersoy'un "Zulmü alkışlayamam" şiirinden dizeler okuyan Erdoğan, "Biz de gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkmayı, düşenin elinden tutup kaldırmayı, kanın gözyaşının ve katliamların önüne geçmeyi, doğru bildiklerimizi cesaretle haykırmayı, kimden gelirse gelsin, baskıya, tehdide boyun eğmemeyi, yani diklenmeden dik durmayı, mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz. Sevgili genç kardeşlerim, asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak, İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir."

Erdoğan, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin 3 gündür gerek bölge gerek dünya liderleriyle görüşmeler gerçekleştirdiğini hatırlatarak, "Şu an itibarıyla Gazze'de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne ters. Nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? O da yok." şeklinde konuştu.

Erdoğan, Amerika'nın bölgeye uçak gemisi göndermesine ilişkin, "İkinci uçak gemisi de gelecek. Bay Amerika, yahu Amerika nere, Akdeniz, İsrail, Filistin nere? Ne işin var senin orada? Şimdi Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır? Yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika'dan beklenen nedir, bu. Ama düşünün Türkiye'ye ait Suriye'de bir SİHA'yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO'da beraber değil miyiz? NATO'da beraber olduğun Türkiye'nin SİHA'sını terörle mücadele eden bu ülkenin SİHA'sını nasıl düşürürsün? 'Görmedim, bilmedim, farkında değilim.' Bunu nasıl söylersin?" diye konuştu.

"Asla bunların böyle bir derdi yok"

Bölgede krizin ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdıklarını aktaran Erdoğan, şunları dile getirdi:

"Telefon diplomasisiyle, çatışmalara diyalog yoluyla çözüm bulmaya gayret ettik. Bugüne kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 13 liderle telefon görüşmem oldu. Dışişleri Bakanımız bir taraftan MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmeler devam ediyor. Neler yapabiliriz? Bunun üzerinde duruyoruz. Düşünün. Mısır'ın Refah Kapısı'nı bombaladılar. Buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım, bunun çalışmasını yapalım dedik. Ama orayı da bombaladılar. Sayın Sisi'yle de bu konuyu görüştük. Bugün aynı şekilde Muhammed Bin Zayed ile görüştük. Katar Emiri'yle görüştük. 'Birlikte beraber neler yapabiliriz?' Bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var. Bu insanlar susuz. Bu insanlar gıdasız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var. Ama asla bunların böyle bir derdi yok. Onların yok ama bizim var."

İsrail-Filistin çatışmasında sivillere yönelik hiçbir eylemi tasvip etmediklerini açık ve net bir şekilde ifade ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Hamaset peşine düşmeden tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdinde olduk. Bugün de aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddetin, daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağını söylüyoruz. Gazze'de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşayan 2 milyon Gazzelinin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir, ne de bunun savaş hukukunda yeri vardır? Sene 1947 ve sene 2023, sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu anda işte ufacık bir yere Filistin'i mahkum etti. Olması gereken ne? 1967 sınırları içerisine Filistin'i kavuşturmaktır. Sonucu ne kadar can yakıcı olursa olsun hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz. Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler, savaş hukukuyla insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz."

"Barışa hizmet etmeyen her adım savaşa destek vermek demektir"

"İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisini göndererek ne yapmak istiyorsun?" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsun? Gazze'de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Barışa hizmet etmeyen her adım savaşa destek vermek demektir. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize, insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık. Duygularımızın politikalarımıza tesir etmesine fırsat vermeden inşallah bu krizi hassasiyetle, devletimizin binlerce yıllık tecrübesine yakışır basiret ve soğukkanlılıkla yöneteceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun."

Gençlere Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne teşrifleri için teşekkür eden Erdoğan, en büyük zenginliğin, istiklalin, istikbalin, ülkenin, devletin, milletin teminatının onlar olduğunu söyledi.

Demokrasinin güvencesi ve gücünün gençler olduğuna vurgu yapan Erdoğan, "Her biriniz tek başına bir Türkiye'siniz. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı sizler inşa edeceksiniz. Bu ufku, bu idraki, bu özgüveni sizlerde görüyorum. Her birinizle ayrı ayrı gurur duyduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Unutmayın, 6 ay kaldı. 6 ay sonra mahalli seçimler var ve İstanbul, Ankara başta olmak üzere bütün buraları yeniden geri alarak bu millete yerel yönetimlerde hizmet nedir, bunu göstermemiz lazım." ifadelerini kullandı.

Kur'an-ı Kerim tilaveti ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından TÜGVA'nın deprem bölgesinde gerçekleştirdiği faaliyetler ile TÜGVA'nın tanıtımının yer aldığı videolar izletildi.

TÜGVA Başkanı Beşinci, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, gençliği ile spor ve siyaset hayatından fotoğraf kesitlerinin yer aldığı bir tabloyu hediye etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmasının ardından TÜGVA gönüllüsü gençlere plaketlerini verdi.

Kaynak: AA