Samanyolu Haber Televizyonu'nda Asım Yıldırım'ın sunduğu Güncel Durum Programı'na konuk olan AK Parti Grup Başkanvekili ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, Suriye’den düşen top mermilerinin sebebini açıkladı.

Türkiye'nin Suriye konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan bütün haklarını kullandığını belirten Ünal, Yıldırım’ın sorularıyla gündemdeki konulara açıklık getirdi.

Asım Yıldırım-Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkan teskere ve Kuzey Atlantik İttifakı (North Atlantic Treaty Organization - NATO) Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, “Gerektiğinde Türkiye'yi korumak ve savunmak için zorunlu tüm plan ve hazırlıkları yaptık” dedi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Mahir Ünal - Suriye konusu uzunca bir süredir Türkiye’nin gündeminde. Biz bu kriz çıktığından beri Suriye ve Suriye halkı için ne söylüyorsak, bugünde aynı şeyi söylüyoruz. Israrla diyoruz ki; orada bir katliam yaşanıyor ve bu katliamlara karşı Türkiye’nin ciddi hassasiyeti, duyarlılığı var. Biz sorunun bugünkü duruma gelmemesi için uluslararası düzeyde tüm barışçıl yolları denedik. Olayın ciddiyetini anlattık. Arap Birliği ve Birleşmiş Milletler (BM) düzeyinde biz etkin diplomasi yürüttük, yürütüyoruz. Fakat içeride yaşadığımız bir sorun var. Özellikle tezkerede bunu ciddi anlamda yaşadık. Şimdi Türkiye Arap Ligi ile görüşünce ‘mezhepçi’, üyesi olduğumuz NATO ve ABD ittifakı ile hareket edince ‘taşeron’, Rusya-İran ile temasa geçip, görüştüğü zaman ‘eksen kayması’ suçlamalarına muhatap oluyor. Hiçbir şeyden memnun olmayan ve her şey üzerinden iktidarı iç ve dış politikalarına karşı yürütülen, kamuoyunda kafa karışıklığı oluşturma amaçlı kara propaganda mevcut. O yüzden biz ısrarla tekrar tekrar Türkiye’nin duruşunu açıklıyoruz. Biz Suriye halkının yanındayız. ‘Dün Eset’e yakındınız’ diye bu konuda suçlamaların yöneltildiğini, ağır eleştirilerin bugünkü siyaseti kilitlemek, kafa karıştırmak üzere tekrar ediliyor. Nedenini bizlerde tekrar etmek durumundayız. Eset’e yakın olmamızın sebebi, Eset’in kendi içerisinde yapmayı vaat ettiği reformlardı. Eset verdiği sözleri, vaatlerini tutmayıp, kendi halkını öldürmeye, silahsız göstericileri kurşunlatmaya başlayınca, biz Suriye halkının yanında yer aldık. Sorunun derinleşmesini engellemek adına sorunu uluslararası platforma taşıdık. Etkin bir diplomasi yürüterek, bugün hem NATO hem de BM nezdinde sonuçlar almaya başladık. Suriye’de yaşanan sorun sürdürülebilir değil. Eset’in eline halkının kanı bulaşmış bir diktatör olarak, yönetimde duramayacağını bütün dünya biliyor. Bugün Suriye’de yaşanan olaylara uluslararası hareketsizlik Eset’in gitmesi ya da kalması değil, yaşanan uluslararası sistemin Eset sonrası ne yapacağına karar vermemiş olmasından kaynaklanan bir sorun yaşıyoruz. Türkiye tezkereyle kendi sınırlarını korumak konusunda kararlılığını ortaya koymuştur. Dolayısı ile çıkardığı tezkere ile kendi insanını ve sınırlarını koruması ve gerektiğinde bunu bir müdahaleye dönüştürebileceğini ihsas etmesi açısından TBMM bu yetkisini hükümete diretmiştir. Hepimizin gözü önünde yaşanan meseleyi çok detaylı, karmaşık ifade etmeye gerek görmüyorum. Her devletin ve ülkenin uluslararası hukuktan doğan haklarını savunması gereken ne varsa Türkiye’de onu yapmaktadır.

 

NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen’in yaptığı açıklamalar NATO adına ve Türkiye için önemlidir. En önemlisi de bu açıklamadaki tanımlamadır. NATO, Rasmussen’in açıklamasıyla Suriye sınırımızı NATO’nun güneydoğu sınırı olarak tanımlamıştır. Türkiye nihayetinde NATO müttefiki bir ülkedir. Dolayısı ile Türkiye’nin NATO ile birlikte hareket etmesi son derece normaldir. NATO’nun daha önce 4. madde çerçevesinde acil bir şekilde kriz uyarısıyla toplanması ve aldığı kararla deklare ettiği sonuç, Türkiye’nin sürdürdüğü dış politika açısından son derece önemlidir.  

Asım Yıldırım - Mahir Bey, Genelkurmay Başkanımızın bölgede bulunması ve askeri yoğunluk ne anlama geliyor? TBMM’de çıkan teskereye rağmen, Suriye tarafından düşen top atışlarının kesilmediği görülüyor. Sizce Suriye’yi alınan tezkere kararı caydırmadı mı?

 

Mahir Ünal- Kendi sınırlarımızı, insanımızı korumak için Türkiye Cumhuriyeti Devleti en üst düzeyde her ilgili birim konuya gereken hassasiyeti gösteriyor. Askeri olarak Genel Kurmay düzeyinde, sivil kesimde AFAD, Kızılay ve ilgili bakanlıklar nezdinde, her birim konuyu üst düzeyde takip ediyor ve alaka göstermektedir. Tezkereye rağmen neden atışlar devam ediyor? Diye sordunuz. Suriye'de bir kontrol söz konusu değil. Hemen yanı başımızdaki 910 kilometre sınırımız olan komşumuzda muhtemel iç savaşa karşı çıkışımızın ve bize ‘Suriye'ye neden burnunuzu sokuyorsunuz, içişlerine karışıyorsunuz?’ diyenlere rağmen, burada ortaya çıkacak kriz, iç karışıklık, muhtemel iç savaş sonucunun Türkiye'ye ne kadar ağır olacağını bildiğimiz için baştan beri bu hassasiyeti gösteriyoruz. Suriye'de mücadele sürerken çok da sistemli bir mücadele sürdürülmüyor. Dolayısı ile Türkiye sınırlarına düşen top mermileri de bilinçli olarak düştüğünü varsaymak zor. Ancak biz daha önce açıkladığımız angajman kuralları gereği ve uluslararası hukuk çerçevesinde sınırlarımızdan içeriye düşen her bir top atışına karşılık ilgili mevzileri karşı top atışıyla etkisiz kılmak, yeni sivil, insan kayıplarımızın önüne geçmek istiyoruz.

 

Editör: Haber Merkezi