Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü, Biruni Ergoterapi Topluluğu ve Biruni Vizyoner Kadınlar Kulübü'nün desteğiyle 'Kadına Şiddete Yönelik Multidisipliner Bakış ve Farkındalık Sempozyumu' düzenledi.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, program, kadına yönelik şiddetin farklı disiplinlerce ele alındığı kapsamlı bir farkındalık platformu oluşturdu.
Açıklamada etkinlikteki görüşlerine yer verilen Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nezihe Kızılkaya Beji, kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik ve sosyal boyutları olan kapsamlı bir sorun olduğunu belirtti.
Beji, sağlık bilimleri eğitiminin, yalnızca tıbbi becerileri değil, empati, etik, insan hakları ve toplumsal duyarlılığı da geliştirdiği için mücadelede kritik bir yere sahip olduğunu kaydetti.
Şiddete maruz kalan bireylerin büyük çoğunluğunun ilk olarak sağlık hizmetlerine başvurduğuna değinen Beji, sağlık profesyonellerinin tutumunun mağdurun güvenliği ve destek alabilmesi açısından belirleyici olduğunu vurguladı.
Beji, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik derslerin, vaka analizlerinin ve toplumsal sorumluluk projelerinin fakültede düzenli olarak yürütüldüğüne dikkati çekerek, şiddetin erken tespitinin, doğru iletişimin ve uygun yönlendirmenin sağlık çalışanlarının sorumluluğu olduğunu anlattı.
- 'Ergoterapi toparlanmada kritik rol oynuyor'
Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hülya Kayıhan da ergoterapinin iyileşmeyi yalnızca tıbbi bir süreç olarak değil, kişinin yaşam bütünlüğü içinde ele aldığını aktardı.
Şiddetin fiziksel ve psikososyal etkilerinin bireyin günlük yaşam işlevselliğini ciddi şekilde zedeleyebildiğinin altını çizerek Kayıhan, ergoterapinin bu kayıpları azaltmada kritik rol oynadığını anımsattı.
Kayıhan dünyada travma bilgili ergoterapi yaklaşımlarının güçlendiğini, Türkiye'de de bu farkındalığın artmaya başladığını belirterek, şunları kaydetti:
'Günlük yaşam becerilerinin yeniden kazanılması, öz yeterlik duygusunun güçlenmesi, sosyal ve mesleki rollerin yapılandırılması ergoterapinin odak noktasıdır. Ergoterapi, şiddet mağduru kadınların toparlanmasında kritik bir rol üstleniyor. Şiddet sonrası karşılaşılan en temel zorluklar güven kaybı, travmanın etkileri, sosyal izolasyon ve ekonomik güçlüklerdir. Rehabilitasyon kişiye özgü planlama ve güvenli alan gerektirir. Ergoterapi eğitimi yalnızca teknik becerilerden ibaret değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği, travma bilgili yaklaşım ve saha gözlemleri müfredatın önemli bir parçası olmalıdır. Üniversitelerin de sosyal sorunlara duyarlı olması gerekir zira yürütülen seminerler, öğrenci projeleri ve eğitim çalışmaları toplumda gerçek bir etki yaratmayı amaçlar.'
- 'Şiddetle mücadele' çok yönlü yaklaşımlarla ele alındı
Etkinlikte Doç. Dr. Sinem Salar, 'Kadına yönelik şiddetle mücadelede ergoterapinin rolü' başlıklı sunumuyla ergoterapinin iyileştirme gücüne dikkati çekti.
Uzman Klinik Psikolog Mine Soysal da 'Şiddetin kadınların ruh sağlığı üzerindeki etkiler' başlıklı konuşmasında, travmanın psikolojik sonuçlarını ele aldı.
Doç. Dr. Tayfun Yeşilşerit, 'Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetin sosyal dinamikleri' hakkında değerlendirmelerde bulunurken, hukuki perspektif, Uluslararası Çocuk İstismarı ile Mücadele Ofisi'nden Arife Cambul tarafından 'Şiddetin zincirini kırmak: kadına ve çocuğa yönelik hak ihlallerine hukuki bakış' başlığıyla aktarıldı.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Cansu Önen de sunumuyla sivil toplum tecrübelerini anlattı.





