ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, turizmde gelir odaklı modele geçilmesi gerektiğini belirterek Antalya’nın sürdürülebilir geleceği için destinasyon yönetiminin zorunlu hale geldiğini söyledi.
Antalya Ticaret ve Sanayi Odasının (ATSO) kasım ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı Ahmet Öztürk’ün başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, Odanın yürüttüğü çalışmalar ile ekonomiye ve sektörel gelişmelere ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Antalya ekonomisi, turizm sektörü, tarım ve asgari ücret konularının ele alındığı toplantıda konuşan ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman, daha önce açıklanan Nefes Kredisi paketinin 50 milyar liraya çıkarıldığını kaydetti. Hacısüleyman, "Üretim yapan işletmelerimize kaynak bulunması artık zorunluluktur" diye konuştu.
"Antalya’nın geleceği için destinasyon yönetimi"
Ocak–Ekim 2025 döneminde Antalya’ya gelen yabancı ziyaretçi rakamlarını değerlendiren Başkan Hacısüleyman, turizmde artık nicelikten ziyade nitelik odaklı bir modele geçilmesi gerektiğini belirterek, "Artık hedefimiz yalnızca sayısal verileri artırmak değil, turist başına geliri yükseltecek çalışmalar yapmamız gerektiğine inanıyorum" dedi.
Seyahat ihtiyacının artık bir lüks olmadığını ifade eden Başkan Hacısüleyman, dünyada 1,5 milyarın üzerinde kişinin seyahat ettiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Seyahat ihtiyacı artık lüks değil bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Biz de şehir olarak bu seyahat ihtiyacının artmasından faydalanan bir şehiriz. Ticaretin geliştirilmesi yönünde muhakkak turizm hareketi olmalı ve iyileştirilmeli. Aynı zamanda şehrimizdeki yaşam kalitesi ve sürdürülebilirlik kısa dönem ihtiyaçlardan daha önemli. Antalya’nın geleceği için bunu yapmak zorundayız. Hedefimiz Antalya ve Türkiye için sayı değil, gelir odaklı bir modele geçmek. Turizm panelinde söylediğim bir konu var: Destinasyon yönetimi. Dünyada birçok şehirde uygulanan, tüm paydaşların ortak yönetimine dayalı bir model. 20 yıl önce de konuşulmuş ama hayata geçmemiş. Antalya için artık ertelenemez. Altyapı ve üst yapı dengesiz gelişiyor. Bu nedenle 12–14 Aralık arasında Antalya 2050 Vizyon Toplantısı’nı düzenliyoruz. Üniversiteler, yerel yönetimler, kamu yöneticileri ve sizlerle birlikte Antalya’nın geleceğini tartışacağız."
Ziyaretçi sıralamasında Rusya’nın ilk sırada olduğunu belirten Hacısüleyman, Londra Fuarı’ndan alınan ilk verilere göre 2025 rakamlarının korunacağını, 2026 için ise barış ortamı sağlanırsa olumlu bir tablo oluşabileceğini aktardı.
TOBB’un temmuz ayında başlattığı nefes kredisi programının Antalya’daki kullanımına ilişkin verileri paylaşan Hacısüleyman, ilk dilimde 3 bin 420, ikinci dilimde bin 265 olmak üzere toplam 4 bin 685 üyenin ATSO’dan belge aldığını açıkladı.
Hacısüleyman, nefes kredisinin tek başına yeterli olmadığını vurgulayarak, "Üretimi sürdürebilmek ve istihdamı koruyabilmek için iş dünyamızın kredi ihtiyacı nefes kredisi tanımının ötesine geçiyor. Üretim yapan işletmelerimize kaynak bulunması artık zorunluluktur" ifadelerini kullandı.
"Maliyet baskısı iş dünyasını zorluyor"
Enflasyon ve faiz beklentilerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hacısüleyman, ekim ayı enflasyonunun yüzde 2.55, yıllık enflasyonun ise yüzde 32,87 olduğunu hatırlatarak yıl sonu için yüzde 32 civarında bir enflasyon öngördüklerini belirtti. 11 Aralık’taki faiz indirimi toplantısında 1–1,5 puanlık düşüş beklendiğini ifade eden Hacısüleyman, asgari ücret konusundaki tartışmalara da değinerek, "Asgari ücrete yüzde 25–30 arasında bir artış konuşuluyor. Ancak oran ne olursa olsun çalışan için yeterli olmayacak, işveren için ise maliyet baskısı artacaktır. Eğitim, gıda ve sağlık maliyetlerinin mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor" dedi. Hacısüleyman, asgari ücretin işverene maliyetinin hâlihazırda 30 bin lira civarında olduğunu hatırlattı.
"Festival adı altında haksız rekabet"
Tekstil sektörüyle ilgili denetim ve eşitlik çağrısını yineleyen Hacısüleyman, düğün salonlarında "festival" adı altında yapılan satışların haksız rekabet oluşturduğunu belirterek, "Bir düğün salonunda, şık bir isim verilerek "dev marka ve festival buluşması" adı altında yapılan ticaret modeli kabul edilemez. Tekstilci arkadaşlarımız mağaza açıyor, kira ödüyor, stopaj ödüyor, maliyetleri var. Ancak bir düğün salonunda festival adı altında ticaret yapılması hem eşitlik ilkesine hem etik kurallara aykırıdır. Bakanlığa yazılarımızı yazdık, konunun takipçisiyiz" dedi.





