Haberlerde izlemişsinizdir; aygır gibi bir serseri, neyle bulmuşsa kafayı bulmuş(!), almış eline bir bıçak gelene, geçene saldırıyor. Bir ara oradakilerin ifadesi yansıyor ekranlara; “Önüne geleni elindeki bıçakla kovaladı. Manavların meyvelerinden alıp yedi. Bir adamı ve bir kadını tokatladı…”

Bunların bir kısmını gördük zaten.

Vatandaşlar durumu polise intikal ettirince koşup gelmişler. Çilekeş polis, daha şu vatandaşından yediği Molotofların, fişeklerin, taşların, sopaların, tekmelerin izlerini bedeninden hatta ruhundan silmeden bu vatandaşını korumak için koşmuş…

Polis gelmiş ama kim dinler; serseri elindeki bıçakla bir o polisin üstüne saldırıyor, bir bu polisin; hakaretler yağdırıyor, meydan okuyor. Polisin biri, aygırın, kendine doğru kararlı bir şekilde geldiğini görünce, tehlikenin büyüdüğünü düşünerek bir ara elini beline atıyor. Bunu gören aygır daha da celalleniyor ve “Bana mı sıkacaksın? Sık hadi (bu arada gömleğini açın göğsünü geriyor) sıksana lan, sık hadi!..” gibi ağzına geleni sıralayarak saldırıya devam ediyor…

Çekmiyor polis tabancasını, diğer iki arkadaşıyla birlikte adım adım geriliyor…

İçim sızladı, vallahi.

Bir serserinin, elindeki bıçakla meydan okuyarak üç polisin üstüne yürümesini, onları tehdit ederek geriletmesini görünce içim sızladı. Tıpkı toplumsal olaylarda köşeye sıkıştırılıp taş, sopa, fişek, hatta tekme yumruk taarruzuna maruz kalmış, buna rağmen kendini sadece kalkanıyla korunmaya çalışan polisleri görünce sızladığı gibi…

Haberin devamında neyi dinledik biliyor musunuz; yardıma gelen sivil polislerin de yardımıyla yakalanıp götürülmüş; ama evet ama bu serseri, bu bıçakla adam tehdit eden, görevi başındaki polislere saldıran, kadınları ve insanları döven, manavlardan meyve gasp eden bu serseri İFADESİ ALINDIKTAN SONRA SERBEST BIRAKILMIŞ.

NEDEN?

Ben elli yıldan fazla zamandır polis ve askerin devleti daha çok temsil ettiğine alıştırılmış bir nesli temsil ediyorum. Biraz da böyledir zaten. Bu yüzden köşeye sıkışan, eli kolu bağlı gibi bir şey yapamaz duruma gelen polisi görünce, devlet köşeye sıkışmış, devlet aciz bırakılmış gibi içim sızlıyor. İki de bir caddeleri, hatta şehirleri savaş alanına çeviren malum kesimler de aynı şekilde düşünüyor olmalılar ki polise olan saldırılarını gittikçe büyütüyor ve şiddetlendiriyorlar.

Soruyorum yetkililere; ABD’nin polisi mi daha kıymetli Türk polisi mi; ABD halkının huzuru mu daha önemli yoksa Türk toplumunun huzuru mu? Neden polisin yetkisi artırılmaz? Neden ABD’deki gibi polise, bir başkasına zarar vermeye kararlı olan herhangi birini hiç değilse yaralayarak etkisiz hale getirme yetkisi verilmez? Bu suçları işleyenler ağır ceza ile tecziye edilmez? NEDEN?

Neden, polise vurmak, taş, Molotof atmak şöyle dursun, yumruk vurmaya yeltenenin ağır cezaya çarptırılması halinde sokak olaylarının büyük ölçüde azalacağını, hatta duracağını kimse görmez; NEDEN?