Yıldız Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Arıcı, doğal gıdaları olduğu şekilde tüketmenin her zaman doğru olmayabileceğini belirterek, "Gıdanın pişirme veya fermantasyon gibi bir işlemden geçirildikten sonra tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Zira bazı maddelerin pişirilmeden, mayalanmadan vücuda alınması doğru değil." dedi.

Prof. Dr. Arıcı, AA muhabirine, gıda üretiminde sürdürülebilirliğin günümüzde giderek daha önemli hale geldiğini söyledi.

Gıda üretiminde sürdürülebilirliğin geleneksel ürünlerin yeni nesillere aktarılmasıyla sağlanabildiğini vurgulayan Arıcı, bu ürünlerin özelliklerinin korunarak modern endüstriyel koşullarda üretilmesinin, gıda güvenliği ve standartlaşma açısından sürdürülebilirliğin önem arz ettiğini dile getirdi.

Arıcı, gıda katkı maddelerinin endüstriyel üretiminin olmazsa olmazı olduğunu, geniş kitleler için yapılan üretimlerde gıdanın güvenliğini sağlamak için izin verilen ölçüde kullanılmasının bir sakıncası bulunmadığını ifade etti.

Ambalajların gıdayı koruduğunu ve gıda güvenliği açısından önem arz ettiğini dile getiren Arıcı, ancak ambalajların gıdayla temasa uygun olup olmadığına dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

Arıcı, sosyal medyada bu konuda yanlış bir algı oluştuğunu ve pazarlama stratejilerinin ambalajlı gıdalara karşı olumsuz bir düşünce ortaya çıkardığını söyledi.

- "Doğal bir bitkinin toksik madde içermesi normaldir"

"Her doğal, sağlıklı demek değildir." vurgusu yapan Prof. Dr. Arıcı, şöyle devam etti:

"Bunu özellikle pazarlama stratejilerinde 'bu doğaldır, dolayısıyla sağlıklıdır' diye pazarlanan gıdalar veya çeşitli türlerdeki malzemeler için söylüyoruz. Doğal bir bitkinin toksik madde içermesi normaldir. Bu kendini savunmak için ürettiği maddelerdir. Doğal gıdaları olduğu şekilde tüketmek her zaman doğru olmayabilir. Gıdanın pişirme veya fermantasyon gibi bir işlemden geçirildikten sonra tüketilmesini tavsiye ediyoruz. Zira bazı maddelerin pişirilmeden, mayalanmadan vücuda alınması doğru değil."

Arıcı, bazı baklagiller, kuru fasulye, barbunya veya soya fasulyesi gibi gıdaların çiğ olarak tüketildiğinde mide bulantısı, kusma ve ishal yapabildiğini, çiğ patatesin baş ağrısı, mide bulantısına neden olabileceğini, çiğ sütün zararlı bakteriler içerebileceğini, çiğ etlerin ise hastalık yapıcı bakteriler barındırabileceğini ifade etti.

Yenilebilir bazı mantarların bile çiğ tüketildiğinde toksik olabileceğini vurgulayan Arıcı, kuzu göbeği mantarı gibi türlerin karaciğer hasarına, mide bağırsak zehirlenmesine sebep olması nedeniyle mutlaka pişirilmesi gerektiğini, Brüksel lahanası, brokoli ve karnabaharın aşırı çiğ tüketiminin guatr hastalığını tetikleyebileceğini dile getirdi.

İklim değişikliğinin gıda üzerindeki etkisine değinen Arıcı, don nedeniyle gıda arzında sorunlar oluşabildiğini, kuraklığın tuzluluk, ürün kalitesinde değişiklik, yağış farklılığının standart ürün elde edilememe, yoğun nemin ise küf zehri gibi problemleri ortaya çıkarabildiğini dile getirdi.

Üreticilerin su yönetimi ve verimli sulama sistemlerine, kuraklık ve neme dayanıklı tohum kullanımına, erken uyarı sistemine yönelmesi gerektiğini vurgulayan Arıcı, tüketicilere ise sorumlu ve bilinçli tüketimi önerdi.

Kaynak: AA