Çağ Çocuk Gelişimi ve Danışmanlık Merkezi Uzmanı Meryem Çağla Afyoncuoğlu, günümüz çocuklarının karşılaştığı gelişimsel sorunlara dikkat çekti. Uzman Afyoncuoğlu, teknolojinin etkisi, toplumsal değişimler ve doğal afetlerin çocuk gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini kaleme aldı. Özellikle Kahramanmaraş ve Afşin bölgesinde yaşanan son depremin ardından çocukların psikososyal gelişimlerinde yeni ihtiyaçlar doğduğunu vurguladı.
Uzman Afyoncuoğlu, “Günümüz çocukları, önceki nesillerden farklı bir dünyada büyüyor ve bu durum, çocuk gelişim uzmanları olarak bizlere yeni ve karmaşık sorunlarla başa çıkma sorumluluğu yüklüyor. Afşin, Kahramanmaraş'ta yaşadığımız son deprem felaketinin de gösterdiği gibi, çocuklarımızın sadece doğal afetlerin değil, aynı zamanda çağımızın getirdiği sosyal ve teknolojik değişimlerin de etkileriyle mücadele etmeleri gerekiyor.
Bir çocuk gelişimi uzmanı olarak, çağımız çocuklarında gözlemlediğimiz başlıca gelişimsel problemlere ve bu konuda ailelere, eğitimcilere ve topluma yönelik önerilere herzaman ihtiyacımız olacaktır. Çağımızın getirdiği bu gelişimsel zorluklar, bizleri daha bilinçli ve duyarlı olmaya davet ediyor. Çocuklarımızın sağlıklı, mutlu ve dengeli bireyler olarak büyümeleri için topyekûn bir çabaya ihtiyacımız var.
Çağımızın Çocukları ve Gelişimsel Zorluklar:
Günümüz çocukları, bambaşka bir dünyanın içinde yetişiyorlar. Teknolojinin hızı, toplumsal değişimler ve maalesef yaşadığımız afetler, onların gelişimsel süreçlerinde hiç beklenmedik zorlukları beraberinde getiriyor. Bir çocuk gelişimi uzmanı olarak, bu çağın çocuklarında sıkça karşılaştığımız bazı önemli problemlere dikkat çekmek ve bunlara karşı nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğini vurgulamak istiyorum.
1. Ekran Bağımlılığı ve Teknolojinin Gölgesi
En başta gelen sorunlardan biri, çocukların teknolojiyle olan yoğun ve kontrolsüz ilişkisi. Tabletler, akıllı telefonlar ve bilgisayar oyunları, onların hayatının merkezine yerleşmiş durumda. Bu durumun ciddi gelişimsel etkileri var:
* Dil ve İletişim Gelişimi: Yüz yüze etkileşimin azalması, çocukların dil becerilerini ve sosyal iletişim yeteneklerini olumsuz etkiliyor. Cümle kurmakta, duygularını ifade etmekte zorlanan çocuklar görmekteyiz.
* Motor Beceriler ve Fiziksel Gelişim: Sürekli ekran başında olmak, çocukların kaba ve ince motor becerilerinin gelişimini yavaşlatıyor. Koşma, tırmanma, el kaslarını kullanma gibi temel fiziksel aktivitelerden uzak kalmaları, obezite riskini artırıyor ve genel fiziksel sağlıklarını tehdit ediyor.
* Dikkat Süresi ve Konsantrasyon: Hızlı görsel uyaranlar ve anlık tatmin sunan dijital içerikler, çocukların dikkat sürelerini kısaltıyor. Bu da okul başarılarını, öğrenme kapasitelerini ve problem çözme becerilerini olumsuz etkiliyor. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanılarında artış gözlemleniyor.
* Uyku Bozuklukları: Ekranlardan yayılan mavi ışık, melatonin hormonunun salgılanmasını engelleyerek çocukların uyku düzenlerini bozuyor. Yetersiz ve kalitesiz uyku, hem fiziksel hem de zihinsel gelişimleri için ciddi bir engel teşkil ediyor.
2. Sosyal ve Duygusal Gelişimdeki Gerilemeler
Teknolojinin yanı sıra, değişen toplumsal yapılar da çocukların sosyal ve duygusal gelişimini etkiliyor:
* Akran Zorbalığı ve Siber Zorbalık: Dijital platformlar, akran zorbalığının yeni bir boyut kazanmasına neden oldu. Çocuklar, sanal ortamda maruz kaldıkları baskı ve aşağılamalarla başa çıkmakta zorlanıyor, bu da onların özgüvenini sarsıyor ve sosyal kaygılarını artırıyor.
* Duygu Yönetimi ve Stresle Başa Çıkma: Çocuklar, gerçek hayattaki etkileşimlerden ve deneyimlerden uzak kaldıkça, duygularını tanıma, ifade etme ve yönetme becerileri zayıflıyor. Küçük yaşlardan itibaren anksiyete ve depresyon belirtileri gösteren çocukların sayısında artış yaşanıyor. Belirsizlik ve hızlı değişimlerle dolu bir dünyada bu stresle başa çıkma mekanizmalarını geliştirmekte zorlanıyorlar.
* Empati Eksikliği: Sanal dünyadaki etkileşimlerin yüzeyselliği, çocukların başkalarının duygularını anlama ve onlarla bağ kurma yetisi olan empati becerilerini köreltiyor.
3. Doğa ile Temas Eksikliği
Apartman hayatının yaygınlaşması ve güvenlik endişeleri, çocukların doğa ile temasını büyük ölçüde kısıtladı. Oysa doğa, çocukların bilişsel, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimi için vazgeçilmez bir kaynaktır:
* Keşfetme ve Yaratıcılık: Doğada vakit geçiren çocuklar, duyularını kullanarak keşfeder, hayal güçlerini geliştirir ve problem çözme becerileri kazanır.
* Hareketsizlik ve Obezite: Doğada oynama fırsatlarının kısıtlanması, çocuklarda hareketsizliğe ve dolayısıyla obeziteye yol açan önemli faktörlerden biridir.
Peki, bir çocuk gelişim uzmanı olarak bu zorluklar karşısında neler yapabiliriz?
* Bilinçli Teknoloji Kullanımı: Ebeveynler ve eğitimciler olarak, çocukların ekran sürelerini kısıtlamalı, içerik denetimi yapmalı ve teknolojiyi bir araç olarak kullanmayı öğretmeliyiz. Ailece teknolojiye ara verilen zamanlar yaratmak çok kıymetli.
* Oyun ve Sosyal Etkileşimi Teşvik Etmek: Çocukları fiziksel oyunlara, akranlarıyla yüz yüze etkileşim kurmaya, spor ve sanat gibi yaratıcı aktivitelere yönlendirmeliyiz. Onlara arkadaşlarıyla vakit geçirebilecekleri güvenli ortamlar sunmalıyız.
* Doğa ile Bağ Kurmak: Çocukların parklarda, bahçelerde, ormanlarda vakit geçirmelerini sağlamak, onların fiziksel ve zihinsel sağlığı için hayati önem taşır. Toprakla, ağaçlarla, hayvanlarla temas etmeleri, doğanın döngüsünü deneyimlemeleri gerekir.
* Duygusal Destek ve Rehberlik: Çocukların duygularını özgürce ifade edebilecekleri, kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam sağlamalıyız. Karşılaştıkları zorluklarda onları dinlemeli, anlamaya çalışmalı ve profesyonel desteğe ihtiyaç duyduklarında çekinmeden yardım almalıyız. Özellikle deprem gibi travmatik olaylar sonrasında bu destek daha da kritik hale geliyor.
* Model Olmak: Unutmayalım ki çocuklar, en iyi gözlemleyerek öğrenirler. Biz yetişkinler olarak dijital alışkanlıklarımızda, sosyal etkileşimlerimizde ve doğa ile olan ilişkimizde onlara doğru birer model olmalıyız