Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) analizinde, Bankanın, bu yılın temmuz-ekim döneminde politika faizinde toplam 650 baz puan indirime gitmesinin 4 Temmuz-5 Aralık döneminde banka faizlerine belirgin şekilde yansıdığı belirtildi.

TCMB Bankacılık ve Finansal Kuruluşlar Genel Müdürlüğünde görev yapan uzman Ahmet Deryol ve Mehmet Emre Şamcı ile uzman yardımcısı Efe Mert Ustaoğlu tarafından hazırlanan "TCMB Faiz İndirimlerinin Kredi ve Mevzuat Faizlerine Yansımaları" analizi, bankanın blog sayfası Merkezin Güncesi'nde yayımlandı.

Analizde, TCMB politika faizinin, bankaların 1 hafta vadeli borçlanma faizi olduğu hatırlatılarak, politika faizinde yapılan değişikliklerin, kredi ve mevduat fiyatlamaları üzerinde etkili olmasının beklendiği ifade edildi. Ancak bankaların beklentileri, likidite koşulları, makroihtiyati düzenlemeler ve risk algısının bu geçişkenliği etkileyebildiğine işaret edilen analizde, TCMB'nin 2025 yılı temmuz ayından itibaren politika faizinde yaptığı indirimlerin mevduat ile çeşitli vadelerde kredi faizlerine ne ölçüde ve nasıl yansıdığının incelendiği belirtildi.

Analizde, bankalar için politika faizinin, Türk lirası likidite ihtiyacı duyduklarında borçlanabilecekleri faiz oranı anlamına geldiğine işaret edilerek, "Politika faizinden borçlanma imkânı olan bir bankanın politika faizinin çok üzerinde bir mevduat fiyatlaması yapması fonlama maliyetlerini artırır. Politika faizinin belirgin altında fiyatlama yapması durumunda da mevduatında gerileme olabilir. Böylece merkez bankası, politika faiz oranı değişikliği yaparak mevduat faizlerini etkiler." ifadesi kullanıldı.

Merkez bankalarının politika faizinde yaptığı değişikliklerin kredi faizlerini, mevduat faizlerinden farklı etkileyebildiği belirtilen analizde, bankaların, oluşan fonlama maliyetlerinin üzerine düzenleme maliyetleri ve kar beklentilerini ekleyerek kredileri fiyatladığı ifade edildi.

Analizde, ayrıca, krediler mevduattan daha uzun vadeli olduğu için enflasyon başta olmak üzere makroekonomik beklentilerin ve geri ödenmeme riskinin de kredi faizlerinde belirleyici olduğu bilgisi verildi.

Faiz kararlarının bankalara hangi maliyetle yansıdığını görmek için öncelikle TCMB'nin piyasaya sağladığı likiditenin maliyetine bakmak gerektiği, bu çerçevede ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin (AOFM) önemli bir gösterge olduğu belirtildi.

Analizde, TCMB'nin, 2025 yılı mart ayında politika faizinin üzerine taşıdığı AOFM'yi, enflasyon görünümündeki iyileşmeye bağlı olarak haziran ayında yeniden politika faizine yakınsattığı kaydedilerek, "TCMB'nin politika faizinde attığı adımlara bağlı olarak son dönemde AOFM yüzde 38 seviyesinde hareket ediyor." ifadesi kullanıldı.

2025 Temmuz-Ekim dönemindeki politika faiz indirimlerinin kredi ve mevduat faizlerine yansımalarının incelendiği belirtilen analizde, şu değerlendirmeye yer verildi:

"Politika faizinin bankaların fiyatlamalarına etkisini ölçerken önemli bir ayrıntı göz ardı edilmemelidir. Bankalar, merkez bankalarının öngörülebilir kararlar aldığı dönemlerde faiz kararlarını önceden fiyatlar. Nitekim, 4 Temmuz'da açıklanan haziran ayı enflasyonunun beklentilerin altında gerçekleşmesiyle, 24 Temmuz'da yapılması beklenen politika faiz indirimi, kredi ve mevduat fiyatlamalarına erken yansımaya başladı. Bu nedenle analizimizi, etkilerin daha iyi anlaşılması için politika faizi indirim döngüsünün başlamasından önceki iki haftayı da dikkate alarak gerçekleştirdik."

"TCMB'nin faiz indirimleri, kredi ve mevduat faizlerine yansıyor"

Analizde, TCMB'nin, temmuz-ekim döneminde politika faizinde toplam 650 baz puanlık indirime gittiği anımsatılarak, bu indirimin, 4 Temmuz-5 Aralık 2025 döneminde banka faizlerine yansımasının belirgin olduğu bildirildi.

TL mevduat ve ticari kredi faizleri 690 baz puan civarında gerilerken, ihtiyaç kredisi faizlerinin de 300 baz puan kadar azaldığına dikkatin çekildiği analizde, firma ölçeğine göre bakıldığında, büyük firmaların kredi maliyetlerinin 630 baz puan azaldığı, KOBİ'lerin maliyetlerinde ise daha güçlü (750 baz puan) bir düşüş görüldüğü belirtildi.

Analizde, ihtiyaç kredisi faizindeki gerilemenin görece sınırlı kalmasında ise kredi büyümesine yönelik makroihtiyati sınırların etkili olduğunun değerlendirildiği ifade edilerek, "Bu bulgular, politika faizindeki indirimin bankaların kredi ve mevduat fiyatlamalarına büyük ölçüde yansıdığını gösteriyor." denildi.

Kısa vadeli faiz oranlarının politika faizi değişikliklerinden doğrudan etkilenirken, uzun vadeli faizlerin ise enflasyon beklentileri ve risk primi gibi faktörlerle de şekillenebildiğinin altı çizilen analizde, "İncelenen dönemde toplam 650 baz puanlık indirimin, 0-12 ay, 12-24 ay ve 24 ay ve üzeri vadedeki ticari kredi faizlerine sırasıyla 480, 720 ve 400 baz puan düşüş olarak yansıdığı görülüyor. Bu çerçevede, 24 Temmuz sonrasında uzun vadeli faizler, ülke risk primindeki düşüş ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmeyle uyumlu olarak geriledi." değerlendirmesi yapıldı.

Sonuç olarak, bulguların üç temel noktaya işaret ettiği belirtilen analizde, şunlar kaydedildi:

"Öncelikle, TCMB'nin faiz indirimleri, kredi ve mevduat faizlerine yansıyor. İkinci olarak, kredi ve mevduat faizi gelişiminde kısa vadelilerde politika faizi belirleyici olurken, uzun vadelilerde beklentiler ve risk algısı öne çıkıyor. Son olarak, uzun vadeli faizlerin kalıcı olarak gerileyebilmesi için enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve risk priminin sınırlı kalması gerekiyor. Bu çerçevede, para politikasında sıkı duruşun korunması, kredi ve mevduat faizlerini etkilemenin yanı sıra faiz aktarımının kalıcılığı bakımından da kritik önem taşıyor."

Kaynak: Haber Merkezi