Meseleyi tam derinliğine bilmemekle beraber, " görünen köy" hesabı ile, konu hakkında görüş, duyuş, seziş, var oluş hususunda görüş bildirmek, yazmak, düşüncelerimizi ifade etmek lazımdır.

Suudi hanedanının, çölpeşikliğini, perişanlığını, derbederliğini; taa Emeviyye sülalesine kadar götürmek gerekir.

Çünkü;

İslam'la taban tabana zıt olan krallık, hanedanlık, prenslik, veliahtlık sistemi onlarla beraber başlamış, o gündür bu gündür, kâh düşerek, kâh kalkarak, kör topal yoluna devam etmektedir.

Lakin, önemli, üzerinde durulması gereken bir husus daha bulunmaktadır ki, Suudi hanedanlığı, Osmanlı'nın bedduasına da maruz kalmış bir sülaledir!..

Öncelikle, ne " Ilımlı İslam" " ne Vehhabilik" ne " Teymiyyecilik" nede " Hanbelilik" mes'elesi değildir. Düşünmeliyiz ki, " Ilımlı İslam"a geçiş nasıl olacaktır?.. Takriben 250 küsur yıldır, mevcut düşünce hüküm fermadır.

Bölge, Suudi insanları hali hazır mevcut sisteme alışmış, içli-dışlı olarak yaşamakta iken, birden bire " Ilımlı İslam" sözü ne derece sağlıklı, ve doğru olacaktır?

Bir kere, kendi ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti' ni düşünmeliyiz!.. Hemen hemen üzerinden 95 yıl geçmesine rağmen, insanımız laik sisteme bir türlü açıklık, anlaşıla bilirlik getirememiş, bunca zaman geçmesine binaen, halen üzerinde tartışmalar yapılmakta, İslam'la kıyaslanmakta, " Fertlerin laik oluşu" " devletin laik oluşu" durumu sonu alınmamacasına, bitmemek üzere tartışılmakta, hakkında, görüş; düşünce, konuşmalar yapılmaktadır.

Tıpkı kendi ülkemizde yaşandığı gibi, Suudi Arabistan'da da durum böyle olacaktır!.. Tabii ki, Suudi insanları, " Ilımlı İslam"a adapte oluncaya kadar, mevzuun üzerinden yüz yılların geçmesi gerekir.

Suudilerin; hali hazır sistemleri, idari yapıları, halk bünyesinde kabul görmüş, hac zamanlarında; milyonlarca insana bir nizam içerisinde hac yaptırmaları , her çeşit efsaneye, mitolojiye, hurafi hallere meydan vermemeleri riyasetin oturmuş olduğunu göstermektedir.

Durum böyle olmakla beraber, asıl üzerinde durulması gereken, bir husus bulunmaktadır ki, Suudilerin; veliahdlarının, prenslerinin, prenseslerinin, hanedan ortaklarının kendilerine bir çeki düzen vermeleri, yemede, içmede, yaşamada, seyahatta, oturmada, kalkmada, konformizmde kendilerine bir disiplin vermeleridir.

Dünyada, en çok lüks yaşayan bir nesil gösterilecek olsa, Suudiler; bu hususta başı çekecek, ifrat-tefrit noktasını aşarak, tüm dünya insanlığının dikkatini çekecek kadar, israf ekonomisinin içerisinde yaşadıkları anlaşılacaktır.

Kral hazretlerinin ve tüm ahfadının dünyevi yaşamları, konformizm halleri hakikaten ürkütücü, tiksindirici durumdadır. Çünkü, dünya Müslümanları; Irak, Suriye, Filistin, Myanmar, Bangladeş, Afgan vb. yerlerdeki müminler, Müslümanlar perişan halde iken, Suudi çocuklarının ve kralının altınlar içerisinde kulaç atmaları doğru ola bilir mi?

Ülkemiz topraklarında, dört milyona yakın Suriyeli muhacir durumunda iken, acaba, Suudi topraklarında ne kadar mülteci bulunmaktadır? Veya,

Dünya Müslümanları, denizlerin soğuk sularında; kadın-erkek, çoluk-çocuk boğulurken, İspanya sahillerinde keyif süren, işret içerisinde hayatını idame ettiren prensler, böylesi bir duruma ne diyeceklerdir?

Suudi'nin, mal varlığı, dolar yığınları, petrolü, hac gelirleri; tüm dünyanın ve bilhassa ABD. ile Batı ülkelerinin iştahını kabartmakta, bir fırsatı bularak ele geçirmek istemektedirler!..

İşte, Suudi'nin içerisinde bulunduğu böylesi bir kargaşayı fırsat bilen veya kasıtlı olarak çıkaran yabancılar, İran Şiası, Yemenli mezhep yanlıları, Suudi'yi " Ilımlı İslam"a zorlamaktadırlar.. Suudi insanları ve yöneticileri böylesi dayatmaları kabullene bilecek midir,

Sanmıyorum!.. Çünkü, 250 yıllık bir idari sistem, bir anda, olsun demekle olacağını, değişeceğini tahmin etmek çok çok zordur.

Netice olarak;

Suudi ülkesinde, bundan sonraki günlerde, aylarda, yıllarda daha çok kargaşa, intihar, vurma, kırma, darp, kodes, kaçmalar, göçmeler olacaktır!..

Helikopter kazasının vukuu da sıradan, basit bir vakıa değildir!.. Bunun derinlemesine incelenmesi, araştırılması lazımdır.

Prens Tallal ile, ABD Başkanı Trump arasında geçen nahoş konuşmalarda dikkate alınmalıdır. Yani, hesap , kitap, plan, program tamamı , Suudilerin serveti, birikmiş paraları üzerine olduğu bilinmektedir..

Bendeniz, Suudi ve Orta Doğu topraklarında huzurun geleceğine inanmayan birisiyim.. Niçin ve neden? Çünkü, o topraklarda Osmanlı Mehmet'lerinin nahak yere dökülmüş kanları hala terü taze akar gibidir!.. Selam ve dua ile..

Şerafettin Özdemir