Mürailik şeytanla yaşıt. Hz. Adem’i riyakarlıkla kandırdı. Süslü yalanlarına aldanan Hz. Adem, onun telkinlerine inandı ve kendisine yazık etti. Şeytanın ve insanın olduğu her ortamda o günden beri riya devam ediyor. Bu günde aynı. İnsanlık tarihi riya ve riyakarlıklarla dolu.
Mürailiği tabiat haline getirenler, neyi hedeflemişler ise, ona ulaşabilmek için bu kelimenin her ton ve desenini üzerinde taşırlar. İnsan fıtratının bu olduğunu sanırlar ya da bu konuda ne kadar mahir ise, o kadar başarılı olacağına inanırlar. Hedeflerine ulaşıncaya kadar riyakarlıklarını en üst düzeyde sürdürürler. Hedeflediklerine ulaştıklarında da kısmen despotluk emareleri görülür. Riyakarlığı meslek edinenler, kimi konularda çokta pişkin görünürler. Her sözü de üzerlerine almazlar. Bu pişkinliklerinden olmalı ki, basın yoluyla yapılan hakaretleri de sindirirler. Çok zaman kulağının duyduğuna sağır ve dilsiz kesilirler. İçinde bulunduğu konumunun gereği muhataba yalancı gülücükler dağıtır. Kendince muhatabını önemsediğini hissettirmek için muhatabın hoşuna gidecek cümleler kurar. Farklı yerlerde ve farklı zamanlarda muhatabını andığını söyler. Cilalı boyalı cümleler kurarak selamı kesmediğini göstermeye çalışır. “Hep aklımdasın” hissini verir gibi davranır. Muhatabından kendi çıkarına azami derecede istifade etmek için bazı ağır sözleri bile yutar. Kimi muhatapları da bu mürailiklere sert karşılık vermez fakat işin farkındalar. Yakın durmamayı tercih ederler.
İnsanın bulunduğu her alanda riyakarlık diz boyu; sanatta, ticarette, siyasette kırıla gidiyor. Fakat siyasette gırtlak boyu. Riyakarlık ve riyakarlar bir birini kucaklamış, et ile kemik gibi. Bir birine bürünmüş, böyle yürütülüyor siyaset.
Bunlar geçicide olsa, makam mansıp kaptılar mı, işte o zaman gör sen onları. Akılda onlarda ferasette, keramette onlarda. İşin aslına bakılırsa ayaklar yere değmiyor, sap samana karışıyor. Ortalık toz duman, fermanı bile göremiyor, bir göz açıp kapayıncaya kadar süre bitiveriyor. Varsa eğer köşesi kayıp oluyor, yuvarlık hale geliyor.
Bu bir kimliktir. Belki de kimliksizliğin kimliği. Kim olursa olsun, bu tiplemelerle hiç mi hiç yakın olmam. Bu tipleri hiç onaylamam. Meclislerinde bulunmam. Tabiatı bu olanın hiçbir yakınlığını istemem. Onunla hiç bir kulvarda koşmam. Ta ki, huyundan vaz geçinceye kadar. Onlara ıslah olmaları için dua ederim. Riyakarlık ve mürailik bir hastalıktır. Kurtulmak isteyenlere,
Selam ve dua ile