Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi ile iklim değişikliğine karşı direnç yükseltilerek, kuraklık ve taşkınlara karşı çalışmalar yürütülecek.
Küresel ısınma ve iklim değişikliği, etkilerini hissettirmeye devam ediyor. Türkiye'de bu tehditlere karşı önlem almak ve riskleri azaltmak için adımlar atılıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığından edinilen bilgiye göre uluslararası kuruluşlarla iklim değişikliğine karşı proje çalışmaları devam ediyor.
Bu kapsamda, Dünya Bankasının 600 milyon dolarlık finansmanıyla Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi başlatıldı. Proje, taşkın ve kuraklık risklerini azaltmak, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı toplumun ve altyapının dayanıklılığını artırmak, kurumsal kapasiteyi güçlendirmek amacıyla uygulamaya alındı.
Projeyle etkileri derinden hissedilen iklim değişikliğinin yol açtığı taşkın ve kuraklık afetlerine karşı etkin ve kararlı şekilde mücadele edilecek. Doğa temelli çözümler, modern erken uyarı sistemleri ve kuraklık izleme teknolojileriyle Türkiye'nin su yönetimi alanındaki dirençliliği artırılacak.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) ve Su Yönetimi Genel Müdürlüğünün (SYGM) yürüttüğü proje 4 bileşenden oluşuyor. İlk bileşende taşkın yönetimi yer alırken bu kapsamda farklı illerde taşkın kontrol tesisleri yapımı, bu çalışmalarda doğa temelli çözümler, taşkın erken uyarı sistemlerinin (TEUS-TATUS) geliştirilmesi, akım gözlem istasyonlarının modernizasyonu gerçekleştirilecek.
Bir diğer bileşen de kuraklık yönetimi olarak belirlendi. Kuraklık bileşeninde ise Ceyhan Havzası pilot bölge olarak seçildi. Burada kuraklık tahmin ve erken uyarı sistemini oluşturacak ve ardından ülke geneline yaygınlaştırılacak. Ayrıca, hassasiyet analizleri ve farkındalık faaliyetleri yürütülecek.
Projenin 2031 yılı sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor
Kurumsal güçlendirme ve kapasite geliştirilmesinin içeriğinde ise yürütücü kurumlara yönelik çalışmalar yapılacak. DSİ ve SYGM'nin teknik ve kurumsal kapasitesi artırılacak. Eğitim, hidrolojik modelleme ve kapasite geliştirme çalışmaları ve bilgi paylaşımı söz konusu olacak. Proje kapsamında Artvin, Trabzon, Rize ve Giresun başta olmak üzere DSİ'nin yürüttüğü projelere de kaynak aktarılacak.
Ayrıca, Dünya Bankası yönergelerine uygun olarak proje uygulanacak. Proje çevresel, sosyal yönetim, satın alma, izleme gibi faaliyetler geliştirilecek.
Projenin 2031 yılı sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.
Dünya Bankası ile iş birliği projeleri
DSİ, Türkiye Taşkın ve Kuraklık Yönetimi Projesi dışında, Dünya Bankası ile önemli projelere imza attı. Türkiye'nin su kaynaklarını daha verimli ve sürdürülebilir şekilde kullanmak amacıyla Dünya Bankası ile yürütülen iş birliği kapsamında, Sulama Modernizasyonu, Dayanıklı Peyzaj Entegrasyonu, Su Döngüselliği ve Verimin Artırılması ile Türkiye İkinci Sulama Modernizasyonu ve Su Verimliliği projeleri hayata geçirildi.
Projelerin yatırım bedeli yaklaşık 100 milyar lira oldu. Bu projeler kapsamında yaklaşık 1,6 milyon dekar alanda sulama modernizasyonu gerçekleştirilecek, 23 ilde taşkın kontrol çalışmaları yürütülecek. Böylece hem tarımsal üretim desteklenecek hem de Türkiye'nin su yönetimi kapasitesi güçlendirilecek.
"İklim değişti, daha fazla ve şiddetli yağış var"
Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu projeyi ve bölgesel etkilerini değerlendirdi.
Bu tür projelerle afet riskinin belirlenmesi gerektiğini belirten Tüfekçioğlu, "Çünkü bir an önce yanlış yerlerde yapılmış binaların yıkılması gerekiyor. Ciddi anlamda dere yataklarında illegal girişler var" ifadesini kullandı.
Tüfekçioğlu, özellikle Karadeniz Bölgesi'ndeki dere yataklarında sel riski olduğuna işaret ederek, "Bu bölgelerdeki binaların belirlenip bir an önce boşaltılması gerekiyor. Gerekirse buraların kamulaştırılması lazım. Baktığımız zaman kamulaştırma maliyeti, selin vermiş olduğu zarardan daha ucuz. Bir an önce arazilerin gerekirse kamulaştırılıp dere yataklarının genişletilmesi gerekiyor. Eski yatakların şu andaki suyu karşılama şansı yok. Çünkü iklim değişti, daha fazla ve şiddetli yağış var" değerlendirmesinde bulundu.
Şehirlerde beton alanların çok fazla arttığına dikkati çeken Tüfekçioğlu, şöyle devam etti:
"Şehirler büyüdü. Yeşil alan şehirlerimizde çok az. Öyle olunca çatı alanı, beton alanı bunların hepsi yüzeysel akış üretiyor, su üretiyor. Yani toprağa giren su artık direkt derelere doğru akmaya başlıyor. Onları da katınca bu sefer derelerde çok ciddi bir su yükü oluştu. Olası taşkınların olumsuz etkilerinin azaltılması için altyapıların genişletilmesi, büyütülmesi gerekiyor. Dolayısıyla böyle projelere çok ciddi anlamda ihtiyaç var."
Tüfekçioğlu, iklim değişikliğinin yağış düzeylerini etkilediğini vurgulayarak, özellikle Doğu Karadeniz'de yağışların şiddeti ve süresinde artış olduğunu söyledi.
Yağış azalsa bile şiddeti artınca sel oluştuğunu belirten Tüfekçioğlu, proje ile yağışların düzensizliği, şehirlerin yapısı gibi konularda bütünleşik çözümler üretilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.