Müslüman olmak zor. Müslüman kalmak daha zor. Hele ki Arakan’da Müslüman kalmak hepsinden zor.

 Myanmar’ı tarif edecek olursak Hindistan ile Çin arasında Hint Okyanusu’na sahili olan küçük bir ülke. Toplam nüfusu 55 milyon ve bu sayının sadece bir milyonu Müslüman diğerleri ise Budist.  Allah Resulü Aleyhissalatü Vesselam hazretlerinin elçisi Vakkas Bint Malik ve bir grup arkadaşının bölgeye İslam’ı tebliğinden bu yana Müslüman olan Arakanlılar son zamanlarda zulüm ve insanlık suçlarına maruz kalıyor. 
 
 Kendilerini Rakine Rahipleri olarak adlandıran Budist çeteler, bölge Müslümanlarına ilk kez 28 Mart 1942’de saldırdı. Katliamlarını aralıksız 40 gün sürdüren Budistler, arkalarında 150 bin Arakanlı  cenazesi bıraktı. 
   
 İkinci saldırı ise çok geçmeden geldi. 1948’de yoğun saldırı dalgasına maruz kalan bölge Müslümanları evlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalıp Bangladeş ve Hindistan’a sığındı.
 
 Sistematik bir şekilde 1954, 1978 yıllarında devam eden saldırılar Aşit Virathu’nun 969  ismini verdiği terörist grubun kurulması ile yeni bir boyut kazandı ve bu grup 2012 yılında dünyanın görmüş olduğu en büyük katliama imza attı. Binlerce insan vahşice katledilirken 140 bin insan evinden barkından edildi.
  
 Ve günümüz. 
 
 Tarihler 25 Ağustos 2017’yi gösterirken Arakanlılar yeni bir soykırım dalgasına maruz kalmaya başladılar.

Allah’ın varlığını ve birliğini kabul ettikleri için birer haşereye, yılana benzetilen o insanların, bebek, çocuk, kadın ve yaşlı demeden öldürülmesi Avrupa, ABD  ve BM başta olmak üzere dünyadan beklenen tepkiyi görmedi.
 
 Bütün bu katliama rağmen gözlerini kapatıp vicdanına perde çeken dünya, yine tarihinin görmüş olduğu en vahşi katliamlardan biri olan soykırıma, sadece kınama mesajları göndermekle yetindi. 

 Mağdur konumdaki bölge insanlarının yaptıkları göç hareketinden sonra Bangladeş’in sınır kapılarını tamamen açmaması ise kafamızdaki soru işaretlerinin sayısını gittikçe arttırmış durumda.
 
 Varlığından bu yana mazlum ve mağdur milletlere kol kanat germe ilkesinden asla taviz vermeyen bir millet olarak, sınır komşularına kapılarını sonuna kadar açıp dünya çapında mültecilere en büyük fonu ayıran bir ülkenin neferleri olarak, o bir avuç insanın Bangladeş sınırında bekletilmesi karşısında çaresiz kalmanın hüznünü yaşamaktayız. 
 
 Ordu destekli bu soykırım ve zulmün ortasında kalıp,  hayatta kalmayı başaran o insanlara Türkiye’nin TİKA aracılığı ile bin tır insanı yardım için düğmeye bastığı haberi ise yanan yüreğimize su serpti.

 Bir kez daha İslami değerlerin çok zor koşullarda ayakta kaldığına şahit oluyoruz.  Arakan’da Müslüman olmak nasıl bir şeydir diyecek olursak. Arakan’da Müslüman olmak zoru başarıp Allah’a kurban olmak demektir. Arakan’da Müslüman olmak; önce el ve ayaklarından sonra boğazından kesilsen de evinden yurdundan edilsen de imanını satmamak demektir. Arakan’ da Müslüman kalmak zor iştir.
 
 Dünya üzerinde yaşanan vahşetlerin hemen hemen hepsine şahit olmak bizi ziyadesiyle hüzünlendiriyor. Dualarımız tüm inananlar için olsun inşallah.
 
Sağlıcakla kalın

Ergün BÜLBÜL
 

Editör: Haber Merkezi