Suriye'deki iç savaşta, evlatlarını, eşlerini, yakınlarını kaybeden kadınlar, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne, ülkelerinin özgürlüğe kavuşacağı günün özlemiyle giriyorlar.
Suriye'de yaşanan iç savaş, kadınından çocuğuna, yaşlısından gencine herkesi etkiliyor. Olaylar nedeniyle doğup büyüdükleri toprakları terk etmek zorunda kalan Suriyeliler'in çoğunluğunu da kadınlar oluşturuyor. Eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini ve akrabalarını bırakarak Türkiye'ye sığınan Suriyeli kadınlar, ülkelerinin özgürlüğüne kavuşması için dua ediyor.
Kahramanmaraş'taki çadır kentte ailesiyle yaşayan ziraat mühendisi Olimpus Zeydan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'deki savaşın "kadınlığını" unutturduğunu söyledi. Yakınlarının cephede olduğunu belirten Zeydan, "Elimize silah alıp savaşmak istiyoruz. Artık kendimizi kadın hissetmiyoruz. Erkek gibi hissediyoruz. Savaş, hayallerimizi, yakınlarımızı, özgürlüğümüzü kısaca her şeyimizi aldı" dedi.
Ayşenur Zerda da zulümden kaçarak sığındıkları Türkiye'deki en kötü şartların bile Suriye'deki en iyi şartlardan daha iyi olduğu dile getirdi.
"Namuslarını korumak için" Suriye'den kaçıp Türkiye'ye geldiklerini ifade eden Zerda, "Allah bize kucak açan Türkiye'den razı olsun. Bütün ihtiyaçlarımızı karşılıyorlar. Başımızı yastığa koyduğumuz zaman emin ellerdeyiz. Korku yok, uçak sesi yok, bomba sesi yok" diye konuştu.
-"Bizim için iki yıldır Kadınlar Günü'nün önemi yok"-
Yaklaşık 30 bin Suriyeli sığınmacının barındığı Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesindeki Süleyman Şah Konaklama Tesisi'nde yaşayan Suriyeli kadınlar da zamanlarının büyük bölümünü günlük işlerle geçiriyor. Bazı kadınlar ise ilgi ve yeteneklerine göre çadır kentte açılan dikiş nakış ve okuma yazma gibi kurslara gidiyor. Çadır kentte yaşamın zor olduğunu belirten kadınlar, Suriye'de yaşanan olayların en kısa sürede sona ermesini ve ülkelerine dönmeyi umut ediyor.
Suriyeli İhtidal Berces, "8 Mart Dünya Kadılar Günü"nü ülkelerinde yaşanan olaylar nedeniyle buruk geçireceklerini ifade etti. Kendilerine kucak açan Türk halkına minnettarlığını anlatan Berces, "Ancak insanın memleketi gibisi yok. Mesela Suriye'de olsam vefat eden annemin mezarını ziyaret ederek, dua okurdum. Burada kadın için vaktin kıymeti yok, çünkü yapacak bir iş yok. Temennimiz, ülkemizde yaşanan olayların kısa zamanda sona ermesi ve gelecek yıl Kadınlar Günü'ne kendi ülkemizde girmek" diye konuştu.
Berces, çadır kentte kadınlara yönelik açılan kurslara katılarak az da olsa zamanlarını değerlendirme imkanı bulduklarını sözlerine ekledi.
Meryem Kürdi de öğlene kadar ev işleriyle uğraştığını geriye kalan zamanını da Suriyeliler'in eğitim gördüğü okulda öğretmenlik yaparak geçirdiğini kaydetti. Suriye'de kalan ailesinin ve yakınlarının hayatından endişe ettiğini aktaran Kürdi, "Bir an evvel onlara kavuşmayı ümit ediyorum. Bizim için iki yıldır Kadınlar Günü'nün önemi yok. Tek derdimiz ülkemizin bir an önce özgürlüğüne kavuşması. Doğduğumuz topraklara, ailemize ve akrabalarımıza kavuşmak" dedi.
İç savaşta ordu birliklerinin hava saldırılarına hedef olan evlerinden sağ kurtulup Türkiye'ye sığınan Kafiye Bedran da, Şanlıurfa'da ailesiyle birlikte hayata tutunmaya çalışıyor.
Olaylar sırasında bir çocuğunun silahla yaralanıp sakat kaldığını anlatan Bedran, anne yüreğinin buna dayanamadığını belirtti. Yaşadıkları tüm sıkıntılara karşın hayırseverlerin desteğiyle yaşamlarını sürdürmeye çalıştıklarını belirten Bedran, gözyaşı dökerek, "'Dünya Kadınlar Günü'nde ne istiyorsun-' diye sorsalar, tek isteyeceğim şey Suriye'deki savaşın durması ve Suriyeliler'in evlerine geri dönmeleri" dedi.
Evlendikten 2 ay sonra yaşanan iç savaşta eşini kaybeden Nesrin Bedran ise ülkelerinden uzakta olmanın kendileri için zor olduğunu belirterek, bir an önce huzur ortamının sağlanması için dua ettiklerini ifade etti.
-"Kadın her şeyden önce bir annedir"-
Kilis konteyner kentte yaşamını sürdüren Zekiye Rai ise konteyner kentte birçok imkana sahip olduklarını ifade ederek, "Allah'a şükür her ihtiyacımız karşılanıyor. Çok memnunuz. Ancak vatanımızı da özlüyoruz. İnşallah en kısa sürede vatanımız Suriye'ye kavuşuruz. Burada çocuklarımızdan ayrıyız. Allah muhalif güçlere güç kudret versin. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a çok teşekkür ediyorum. Allah başımızdan eksik etmesin" diye konuştu.
Konteyner kentte açılan kursta giyim öğretmenliği yapan İnci Mercan Pehlivan da, kadının her yerde aynı olduğunu vurguladı. Suriyeli kadınlara çok alıştıklarını anlatan Pehlivan, şöyle devam etti:
"Irkı ne olursa olsun kadın her şeyden önce bir annedir. Biz burada Suriyeli kadınlarla bir aile gibi olduk. Her şeyimizi onlarla paylaşıyoruz. Savaşın yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Yeri geliyor bir öğretmen, bir kadın olarak birbirimize yardımcı oluyoruz."
Filiz Vurur ise Türk kadınları olarak en büyük dileklerinin Suriyeli kadınların acılarının bir an önce dinmesi olduğunu aktardı.
-"Diğer kadınlar gibi sıcak yuvamızda kalsaydık"-
Gaziantep'in Nizip ilçesindeki çadır kentte barınan Suriyeli Emine Beydul, vatanlarından uzakta olmanın verdiği üzüntüyü dile getirerek, "Ancak bu halimizden memnunuz. Ama bizler de her kadın gibi 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne güzel şeyler yaparak girmek isterdik. Keşke şu an burada değil de kendi ülkemizde olsaydık. Diğer kadınlar gibi sıcak yuvamızda kalsaydık" ifadelerini kullandı.
Suriyeli Nübraz Musa ise 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nün Suriye'ye ve dünyaya barış getirmesi temennisinde bulundu.
Editör: Haber Merkezi