Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burçak Evren Taşdoğan, çölyak hastalığının çoğu zaman fark edilmeden uzun süre devam edebilen ve kişiyi ciddi sağlık sorunlarına götürebilen bir hastalık olduğunu belirterek, "Tanı konulmadığı sürece, hastalık vücudun farklı sistemlerinde hasara yol açabilir. Glüten içeren gıdaların tüketimi bağırsaklarda ciddi hasara, vitamin ve mineral emilim bozukluklarına, gelişim geriliğine, kansızlığa ve en tehlikelisi olan bağırsak lenfomasına yol açabilir" dedi.

Medical Park Seyhan Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Burçak Evren Taşdoğan, 9 Mayıs Dünya Çölyakla Mücadele Günü kapsamında çölyak hastalığına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Çölyağın, çoğu zaman fark edilmeden uzun süre devam edebilen ve kişiyi ciddi sağlık sorunlarına götürebilen bir hastalık olduğunu dile getiren Taşdoğan, "Her 100 kişiden 1’i bu hastalıkla yaşamaktadır. Çölyak, pek çok kişinin bilmediği ve sıklıkla gözden kaçan bir hastalıktır. Her 100 kişiden 1’i çölyak hastası olabilir fakat çoğu kişi bunun farkında bile değildir. Tanı konulmadığı sürece, hastalık vücudun farklı sistemlerinde hasara yol açabilir" diye konuştu.

"Glütensiz diyet uygulanmalı"

Tanı konma sürecinden bahseden Taşdoğan, "Tanının doğru şekilde konulabilmesi için önce kan testleri, ardından gerekirse endoskopik inceleme ile bağırsaklardan biyopsi alınması gerekir. Tanı netleştiğinde hastanın yaşam tarzı tamamen değişir. Çünkü çölyak hastalığının tedavisi ilaçla değil, ömür boyu sürecek bir glütensiz diyetle mümkündür" şeklinde konuştu.

"Diyetin aksatılmaması şarttır"

Glütensiz beslenmenin yalnızca bir tercih değil, çölyak hastaları için hayati bir zorunluluk olduğunun altını çizen Dr. Taşdoğan, "Glüten içeren gıdaların tüketimi bağırsaklarda ciddi hasara, vitamin ve mineral emilim bozukluklarına, gelişim geriliğine, kansızlığa ve en tehlikelisi olan bağırsak lenfomasına yol açabilir. Bu yüzden diyetin aksatılmaması şarttır" ifadelerini kullandı.

Glüten içermeyen doğal besinlerin rahatlıkla tüketilebileceğini de vurgulayan Dr. Taşdoğan, "Et, sebze, meyve, yumurta, süt ürünleri, pirinç ve mısır çölyak hastaları için güvenli seçeneklerdir. Ancak ambalajlı ürünlerde gizli glüten kaynakları bulunabileceği için etiket okuma alışkanlığı kazanmak büyük önem taşır" dedi.

"Psikolojik destek ve beslenme danışmanlığı büyük önem taşıyor"

Glütensiz ürünlerin sosyal ve ekonomik açıdan ulaşılabilirliğinin zorluğunun altını çizen Taşdoğan, "Çölyak hastaları bu süreçte yalnız bırakılmamalı. Psikolojik destek ve beslenme danışmanlığı büyük önem taşıyor. Aynı zamanda toplumsal farkındalığın artması; sağlık çalışanları, eğitim kurumları ve gıda üreticilerinin bu konuda daha duyarlı davranması gerekiyor" diyerek sözlerini tamamladı.

Kaynak: İHA