Hamas'ın Mısır aracılığıyla İsrail'le 11 Ekim 2011'de yaptığı esir takası anlaşması çerçevesinde özgürlüğüne kavuşan Hamas Batı Şeria Bürosu Dış İlişkiler Yetkilisi Casir el-Bergusi, Filistinli esirlerin İsrail hapishanelerde insanlık dışı koşullarda tutulduğunu, aç bırakıldığını, aşağılandığını ve işkencelere maruz kaldığını söyledi.

İsrail ile girdiği çatışmada şehit olan Hamas Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar ile Hadarim cezaevindeki esareti sürecinde aynı bölümde kalan Hamas Batı Şeria Bürosu Dış İlişkiler Sorumlusu Casir el-Bergusi, AA muhabirine, Filistinli esirlerin koşullarını ve Yahya Sinvar'ın esaret sürecini değerlendirdi.

İsrail tarafından 9 kez müebbet hapis cezasına çarptırılan Bergusi, Filistinli esirlerin maruz kaldığı eziyetleri 'insanlığın topyekun yok edilmesi' şeklinde tanımlayarak 'Özellikle 7 Ekim 2023'ten sonra Filistinlilerin hapishanelerde yaşadığı zulüm, kelimelerle, hikayelerle hatta filmlerle bile anlatılamayacak kadar korkunç ve hayal gücünün ötesinde. İnsan, kendisine 'insan' diyen bir siyonistin, tüm ahlaki ve insani değerlerden bu kadar uzaklaşabileceğini, böylesine bir vahşeti Filistinli esire uygulayabileceğini asla hayal edemez.' dedi.

Bugün de Filistinli esirlerin birkaç ay içinde hapisten çıktığında neredeyse bir iskelete dönmüş halde olduğuna dikkati çeken Bergusi, annelerinin bile hapishaneden çıkanları tanımakta güçlük çektiğini ve hapishanede Filistinli esirlerin yemeklerine idrar karıştırıldığını, üzerlerine işenildiğini ve onlara saatlerce işkence ettiklerini söyledi.

Bergusi, Yahya Sinvar'ın İsrail hapishanelerindeki koşullarda bile iradesini ve motivasyonunu koruduğunu ve hapiste tanıştığında zihnindeki güçlü Sinvar imajının daha da pekiştiğini belirterek 'Sinvar esaret koşullarında bile sadece Filistin halkının değil, bütün ümmetin içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını hayal eden bir liderdi.' diye konuştu.

- 'Bütün dünyayı tek ayağı üzerinde tutacak bir iş yapacağım'

Sinvar'ın büyük bir onur duygusu ile net bir vizyona sahip olduğunu ve bu tavrını hapishane şartlarında bile koruduğunu kaydeden Bergusi, Sinvar'ı 'hastalığına, esaretine meydan okuyan, her durumda izzetini koruyan, her zaman ufkunu aşan bir lider' olarak tanımladı.

Bergusi, kendisinin 9 kez, Sinvar'ın pek çok kez müebbet hapis cezası almış olmasına rağmen bir gün sohbet ederken ona 'Buradan çıktığında ne yapmayı düşünüyorsun?' diye sorduğunu, Sinvar'ın da 'Ben hapisten çıktığımda bütün dünyayı tek ayağı üzerinde tutacak bir iş yapacağım.' diye karşılık verdiğini aktardı. Bergusi, 'Onun sözleri boş bir hayal değil, ne dediğini bilen bir komutanın sözleriydi.' değerlendirmesini yaptı.

Sinvar'ın esirlerden sorumlu olduğu, kendisinin de esirler arasında yer aldığı dönemde 'Özgürlere Vefa' adlı ilk takas anlaşmasının gündeme geldiğini belirten Bergusi, Sinvar'ın listenin en başında yer almasına rağmen bu listede Kudüs'ten kimsenin yer almaması üzerine 'Kudüs'ten vazgeçemeyiz' diyerek anlaşmayı reddettiğini ve bu nedenle anlaşmanın 3 yıl geciktiğini söyledi.

- 'Yahya Sinvar gelecekteki özgürlük hareketleri için bir ilham kaynağı olacak'

Bergusi, Sinvar'ın İsrail medyasının anlattığı gibi lüks içerisinde yaşamadığını ve savaş sırasında askerleriyle beraber savaşın en yoğun olduğu yerlerde çatışmalara giren bir komutan olduğunu vurgulayarak 'Medya ve sosyal medya, ümmetin gençlerini gerçek gündemlerden uzaklaştırıyordu ancak Aksa Tufanı operasyonuyla gençler gerçek meselelere yönelmeye başladı. Bu süreçte Sinvar, kanının son damlasına kadar mücadele eden bir figür olarak, küresel bir sembole dönüştü.' ifadelerini kullandı.

Filistin meselesini hem Müslümanların hem de dünyanın özgür insanlarının tamamının gündemine taşıyan 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı Operasyonu'nu akılcılığın zirvesi olarak nitelendiren Bergusi, Aksa Tufanı'nın küresel sömürü düzenini yıkmaya yönelik bir tufana dönüştüğünü ifade etti.

Bergusi, İsrail ve Batı medyasının sembol şahsiyetlerin itibarlarını zedeleyerek Filistin davasını etkisizleştirme stratejisini izlediğinin altını çizerek sözlerini şöyle tamamladı:

'Yahya Sinvar, bir savaşçı olarak, ön saflarda, son nefesine kadar savaşırken görünüyor, yaralılara yardım ederken, son nefesinde bile direnirken, adeta 'Ben halktan uzak değilim. Ben halk gibi açım hatta onlardan daha fazla. Ben tünellerde saklanmıyorum, savaşın en şiddetli anında, yıkılmış evlerin arasında ön saflarda savaşan bir askerim.' diyordu. O, gelecek kuşaklarda, tüm özgürlük mücadeleleri için bir ilham kaynağı olacaktır. Her zaman, eğer bir projeyi yıkmak istiyorsanız, önce o projenin sembollerini yıkmanız gerekir. Salih el Aruri ve İsmail Heniyye için de karalama kampanyaları yürüttüler. Aruri ise 'Liderlerin kanı, hiçbir Filistinli çocuğun kanından daha değerli değildir' diyordu. Nitekim biz onların şehadetine tanık olduk. Cezayirlilerin sabrı onları özgürlüğe kavuşturdu. Biz de aynı sabırla, liderliğimizle, savaşçılarımızla, halkımızla direniyoruz.'

Kaynak: AA