BAYKAR imzalı KIZILELMA yine bir ilke imza attı ve iki platform otonom şekilde kol uçuşu gerçekleştirdi. Türkiye’nin otonom harekat icra edebilen insansız savaş uçağı filosu konusunda dünyadan farklı ilerlediğine değinen uzmanlar, KIZIELMA kol uçuşunun farklı alanlarda önemli kapılar açacağı görüşünde.
Türkiye’nin imza işlerinden biri olan Bayraktar KIZILELMA insansız savaş uçağı yine bir ilke imza attı ve bu kez otonom şekilde kol uçuşu icra etti. İki ayrı KIZILELMA’nın gökyüzünde birlikte uçtuğu anlar yakın gelecekte bizi nelerin beklediğini göstermesi adına son derece değerli.
Savunma Sanayii Uzmanı Yusuf Akbaba, aslında bu uçuşun filo halinde görev icra edecek KIZILELMA’ların ilk adımı olduğunu belirtiyor. Bu testle birden fazla KIZILELMA’nın koordine şekilde aynı hedefe yönelik harekat kabiliyetinin bir fragmanını izlediğimizi söylüyor.
Türkiye, TB-2’leri de çok farklı şekilde kullanmıştı
KIZILELMA’nın otonom kol uçuşuna geçmeden önce kısa bir hatırlatma yapıyor Akbaba… Suriye’ye yönelik sınır ötesi harekatlarda Türkiye’nin sahip olduğu insansız hava araçlarını çok farklı şekilde kullandığını anımsatıyor.
O dönem kendi içinde farklı görev tanımları bulunan 10’dan fazla TB-2 SİHA’nın koordineli şekilde hedefe yöneldiğini anlatıyor ve “Yerde de bir o kadar operatör ile operasyon yapılıyordu. Şimdi çok daha gelişmiş bir platforma sahibiz. Radarda görünürlüğü çok düşük olan insansız savaş uçaklarımız otonom şekilde filo olarak uçacak. Ve kendisine verilen görevleri icra edecek” diyor.
Bu görevlerden birinin de ‘hava karakol’ olacağını sözlerine ekliyor Akbaba. Böylece havada gezen örneğin üç ayrı KIZILELMA’nın kendileri için belirlenen alanı sürekli tarayacaklarını vurguluyor. Herhangi bir tehdit algılandığında ise ilgili yerlere anlık haber paylaşımı mümkün olacak. Ya da otonom olarak karşıdaki risk bertaraf edilecek. “Son günlerde hava sahamızda düşen yabancı menşeili hava araçlarını düşünürsek aslında KIZILELMA’nın hava karakol görevinde bizim için ne denli kazanımlar sağlayacağını daha iyi anlarız” ifadesini kullanıyor.
Halihazırda bu görevleri insansız savaş uçaklarıyla yaptığımı da hatırlatıyor Akbaba ve bunun hem ciddi bir maliyet olduğunu hem de insanlı savaş uçaklarının yakıt, havada kalış süresi ya da benzer başka nedenlerle kimi kısıtlamaları beraberinde getirdiğini vurguluyor. İnsansız savaş uçağı KIZILELMA ile bunun da değişeceğini ekliyor.
“Türkiye diğer ülkelerden farklı bir yol izliyor”
Yusuf Akbaba bu noktada önemli bir parantez açıyor. Dünyada yeni nesil insansız savaş uçağı yapan ülkelerin bu platformları insanlı savaş uçaklarının yanında ‘sadık kanat adamı’ olarak planladıklarını söylüyor.
Türkiye’nin ise bu noktada ayrıldığını ve ürettiği insansız savaş uçaklarına adeta insanlı savaş uçaklarının yapabildiği tüm görevleri yükleyip, onu müstakil bir güç olarak kullanmayı hedeflediğini anlatıyor:
“KIZILELMA’nın ikili son testi Türkiye’nin ‘otonom insansız savaş uçağı’ sürecinin nasıl ilerleyeceğini gösteriyor. Bunu somut bir örnekle anlatalım…
Havaya çok sayıda KIZILELMA kaldırdığınızı düşünün. Bunlar otonom olarak kendilerine verilen görevleri yapabilecek. İşte bu noktada KIZILELMA’lardan birine ‘sen muhtemel hedefleri tespit et ve sonrasında komut beklemeden yok et’ diyebilirsiniz. Bir diğerine ‘Senin görevin savunma yapmak. Bizi tespit eden unsurlara yönelik tüm savunma işlerini sen üstlen’ emri verebilirsiniz. Belki de içlerinden birine ‘en kritik anda gerekirse sen kendini feda et ve diğer KIZILELMA’ların görevlerini yapabilmesi için zaman kazandır’ emri yükleyebilirsiniz. Seçenekler hayli geniş. KIZILELMA tek bir platformda farklı görevleri icra edebileceği gibi her bir platform ayrı bir görev de yüklenebilir.
Türkiye, son testle birlikte böyle bir dönemin kapısını araladığını dünyaya ilan ediyor. Ve biz bunları tamamen insansız savaş uçaklarıyla yapmak istiyoruz. Suriye’de nasıl TB-2’leri ‘oyun değiştirici’ olarak kullandıysak yakın gelecekte KIZILELMA’ları da farklı bir ‘oyun değiştirici’ olarak dünya havacılık tarihine kazandıracağız.”





