Türk öykü ve deneme yazarı Rasim Özdenören, vefatının 30. yılında etkinliklerle anılan Necip Fazıl Kısakürek'le ilgili, "Necip Fazıl'ın Tanzimat'la, Sultan Abdulhamit, Sultan Vahdettin ve cumhuriyet dönemiyle ilgili mülahazaları yakın tarihimize bakışımızı değiştirmiştir. Okullarda öğretilen ezberlerin bozulmasına yol açmıştır" dedi.
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) tarafından düzenlenen Uluslararası Necip Fazıl Kısakürek Sempozyumu'na katılan Özdenören, Üstadın çok yönlü bir sanatkar olduğunu söyledi. Necip Fazıl'ın sadece şair kimliğiyle icra edilmesinin doğru olmayacağını belirten Özdenören, "O bir yönüyle mütefekkir, bir yanıyla tarihçi, bir yanıyla eğitimci, bir başka yanıyla dile emek vermiş bir şahsiyet. Bir başka yanıyla biyografi yazarı, hatıra yazarı. bunların her biri edebiyatta, literatürde çok farklı alanların ürünleri olduğu için her biri farklı yetenekler gerektirir" diye konuştu.
Necip Fazıl'ın piyes yazarlığından biyografilerine, şiirlerinden diğer eserlerine kadar ortaya koyduğu tüm ürünlerin geçmişe ışık tuttuğunu kaydeden Özdenören, "Mesela piyes yazarlığı. Necip Fazıl'ın yayımlanmış 14-15 parça piyesi var. Bu piyesler bile bir insanın ömrünü doldurmaya yeter. Kaldı ki Necip Fazıl sadece bu piyeslerle kalmamıştır. Biyografilerinin adedi de belli bir yekün tutar. Bunlarda sıradan biyografiler, sıradan eserler değil. Diyelim ki yeniçerilikle ilgili yazdığı kitap, bizim yeniçeriliğe bakışımızı değiştirmiştir. Osmanlıya bakışımızı değiştirmiştir. Yakın tarihle ilgili olan mülahazaları, Tanzimat'la ilgili, Sultan Abdülhamit Han'la ilgili, Sultan Vahdettin'le ilgili, cumhuriyet dönemiyle ilgili mülahazaları bizim bu yakın tarihimize, bu döneme bakışımızı değiştirmiştir. Okullarda öğretilen ezberlerin bozulmasına yol açmıştır, sebep olmuştur" ifadelerini kullandı.
Özdenören, günümüzde bu tür yazarların yetişip yetişmediğine ilişkin bir soruya ise "Cenab-ı Allah gök kubbenin altını hiçbir zaman boş bırakmamıştır" yanıtını verdi. Bugün yetişen söz ustalarının da günü geldiğinde eserleriyle anılacağını kaydeden Özdenören, şunları kaydetti:
"Şu anda o yazarlar ve eserleri de bir yerde duruyor. Evinde çalışıyor olabilir, bir kütüphane köşesinde çalışıyor olabilir. Biz onu bugünden göremeyebiliriz. Ama eminim ki o kendi misyonunu ikmal etmek için, zamanını, konjonktürü bekliyordur. O kendisi de kendinden haberli değil. Bizim gençliğimizde, yazı çiziye yeni başladığımız dönemlerde aynen bu cümleleri çok işitiyorduk. 'Bizim nesilde her şey bitmiştir' diyen insanlar vardı, büyük yazarlar vardı. Onlarda bugün edebiyat tarihinde yer almış, isimlerini söylememe ihtiyaç yok. 1950'li yıllarda halen hayatta olan Servet-i Fünun'un, Fecr-i Ati'nin, Yedi Meşaleciler'in,
Beş Hececiler'in, efendim daha sonra gelen yazarlar, şairler neslinin Birinci Yeni'nin, İkinci Yeni'nin üstatları bir önceki nesil bir sonraki nesli tanımıyordu. Biz de aynı yanlışa düşmememiz lazım. Gök kubbenin altı dediğim gibi boş değildir. O nesil şimdi dolu dolu geliyor. Onların değeri de zamanı geldiğinde anlaşılır."
 
Editör: Haber Merkezi