İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Kösebalaban, Suriye’deki gelişmelere değinerek , “Mısır’da yaşanan darbenin arkasındaki güçler, Türkiye’yle Mısır’ın Suriye üzerinde bir ittifakla Suriye’deki Esed yönetimini devireceğinden korktular.” dedi.
Afşin Belediyesi konferans düzenledi. Konferansa konuşmacı olarak İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hasan Kösebalaban katıldı. Afşin Semt Konağı’nda düzenlenen konferansta Kösebalaban, Ortadoğu’daki gelişmeleri anlattı.
Suriye’de uluslararası katliamın devam ettiğine dikkat çeken Kösebalaban, “Esed yönetimi ve onun uluslararası destekçileri sayesinde uluslararası bir katliam yaşanıyor. Bu katliamda 120 bin sivil insan hayatını kaybettiler. Türkiye’de ağırlıklı olarak her yerde bu konu gündemde. İnsanların kafalarında soru işaretleri var. Türkiye’nin veya herhangi bir ülkenin dış politikasına baktığımız zaman iki düzlemde gruplandırılan faktörlerin etki yaptığını görebiliriz. Bu faktörlerden bir tanesi fikirsel bağlam. Burada gözle görülmesi mümkün olmayan, ama bir ülkeye karakter veren şekil veren bir faktörleri düşünebiliriz. Bu Türkiye için Osmanlı mirasıdır. Osmanlı mirası insanların zihnini şekillendiriyor. Kimlik ve din aksi iddia edilse de burada çok önemlidir. Amerika’nın da dış politikasına baktığımız zaman bunlar önemli faktörlerdir. Amerika Müslüman bir ülke olmuş olsaydı Ortadoğu’ya yaklaşımı daha farklı olurdu. Mesela mezhep kimliği hem İran hem de Türkiye için tartışmasız bir şekilde önemlidir. Türkiye, İran’la aynı mezhebe bağlı iki ülke olmuş olsaydı Suriye sorununda ortak hareket egme imkanı olabilirdi. Ancak İran Şii dayanışması sergiliyor ve Esed'e katliamında yardım ediyor. Bunun yanısıra bir ülkenin nüfusu, coğrafyası, ekonomik zenginliği ya da fakirliği gibi faktörleri dahil edebilecegimiz reel bağlam var. Örneğin Suriye krizinde Türkiye’nin anlaşmazlık içnde olduğu Rusya ve İran'a enerji kaynakları açısından, Batı'ya ise güvenlik açısından. bağımlı durumdayız.” dedi.
-“Türkiye yapması gerekeni yaptı”
Suriye’deki gelişmelere Türkiye’nin sesiz kalamayacağını işaret eden Kösebalaban, “Mısır’da Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Tahrir Meydanındaki açıklaması çok etkili oldu. Amerika’nın Mübarek’ten desteğini çekmediği süre içerisinde Başbakan Tayip Erdoğan çıkıp Mübarek geçicidir, gidicidir ve gitmesi gerekir şeklinde bir demeç verdi ve bu çok etkili oldu. Başbakan Suriye’de de bunu yapmak istedi. Yani biranda Türkiye sıfır sorun politikasından düzen kurucu ülke politikasına geçmiş oldu. Bunu eleştiri mahiyetinde söylendiği zaman hükümet yetkilileri şunu söylüyorlar. Biz aslında sıfır sorun politikasını devam ettiriyoruz ama o ülkelerdeki yönetimleri halkın meşru yöneticisi olarak görmüyoruz. Onlarla sıfır sorun değil biz halkla sıfır sorun içerisindeyiz. Yani bizim Suriye halkıyla sıfır sorun politikamız devam ediyor. Ama Esed’le sıfır sorunumuzun devam etmesi demek bizim Suriye halkıyla sorunlarımızın olması demek. Bunu stratejik anlamda düşündüğümüz zaman uzun vadede çok zor durumda kalırız. İdeal anlamda da oradaki katliamlar devam ederken bugünkü rakamlarla 120 bin sivil insan hayatını kaybetti. İçinde bulunduğumuz coğrafya, bulunduğumuz Afşin ilçesinin bağlı olduğu Maraş bölgesi Osmanlı zamanında Halep vilayetine bağlıydı. Yani Osmanlı’da bu bölgenin idari merkezi Halep’ti. Daha düne kadar denilecek bir zamanda biz aynı vilayetin mensubu insanlarız bölge olarak. Dolayısıyla bizlerin orayı terk etmesi veya Suriye halkına destek vermememiz mümkün değil. Türkiye’nin bu konuda başka bir alternatifi yoktu ve yapılması gerekeni yaptı.” şeklinde konuştu.
İstanbul Şehir Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Kösebalaban, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Mısır’da ki süreçte iktidara gelen, Başkanlığı kazanan Muhammed Mursi ile Türkiye’deki mevcut hükümetin çok ciddi ilişiklileri oldu. Bu ilişkilerimiz rahatsızlık uyandırdı değişik kesimlerde. Mısır’ın nüfusu 80 milyon ve Türkiye’nin nüfusu 80 milyona ulaşmış ve ikisi birlikte çok ciddi bir ekonomik ve siyasi güç oluşturuyor. Ayrıca Mısır tarihi olarak Osmanlı’nın entelektüel aktivitelerinin en yoğun olduğu yer. Yani Osmanlı devletinin birinci şehri İstanbul, ondan da daha fazla nüfusa sahip olsa da siyasi merkez olmadığı için ikinci diyebileceğimiz Kahire. Halep ,Şam, Kahire, Bağdat ve İstanbul kadim medeniyet şehirlerimiz. Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesinden bir hafta önce bir meydan gösterisi bir miting düzenledi ve büyük bir kalabalık toplandı. O mitingde Suriye’de bulunan muhalefetinin bayrağıyla büyük bir gösteri yaptı. Bu olaydan bir hafta sonra Mursi darbeyle devrildi. Ben şahsen komplo teorilerine kredi veren biri değilim ama Mısır’da yaşanan darbenin Suriye’yle alakası olduğunu düşünüyorum. Mısır’da yaşanan darbenin arkasındaki güçler Türkiye’yle Mısır’ın Suriye üzerinde bir ittifakla Suriye’deki yönetimi devireceğinden korktular. Bu güçler, bölgede Arap devrimleriyle gelen demokratikleşme sürecinden korktular. Müslüman Kardeşler parti olarak ortaya çıktıklarında seçimlerde en az %50 oranında oy alıyorlar ve karşılarında ciddi bir muhalefette olmadığı için iktidara geliyorlar. Tunus’ta bu oldu, Mısır’da bu oldu ve Fas’ta bu oldu. Seçime gidilen her yerde bu oldu. Mısır’da olan şey Suriye’de de olacak. Bütün bölgesel analistler bunlar batılı olsun, Rus olsun, İranlı olsun, Çinli olsun onların da tespiti bu. Bu durumdan rahatsız olanlar öncelikle Körfez yani petrol zengini Arap krallıkları Suriye’de seçim olmasını istemiyorlar. İkinci olarak İsrail. İsraillilerin bizzat yani benim de yapmış olduğum görüşmelerde de söylemiş oldukları şey en önemli korkumuz Müslüman Kardeşler'in Mısır’dan sonra Suriye’de de iktidara gelmesi diyorlar. Onun için biz buna izin vermeyeceğiz şeklinde konuşuyorlar. “
Yaklaşık 3 saat süren konferansta Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Süfyan Emiroğlu, Türkiye’nin sanayideki gelişmelerini, Malatya Belediye Başkan Yardımcısı Fatih Güven ise, “Slowcity” çalışmaları hakkında geniş bilgiler verdiler.
Program konuşmacılara yöneltilen sorularla son buldu.
Yeşil Afşin Haber Merkezi