Böyle bir serzenişi her kuşak bir önceki kuşaktan duymuştur. Söylem malumunuzdur, ebeveyn olarak bireyler çocuklarına yönelik mevcut şartları en iyi şekilde kullanması gerektiği yönünde çoğu kez bir nevi hatırlatma ve ders alma cümlesi olarak kullanır. 
-   Şimdiki çocukların ne sıkıntısı var ki,
-   Bunlardaki imkân bizde olsa,
-   Bunlar da yokluk mu gördü vs. uzar gider.
Ve bunun ardındaki beklenti birçok anne-baba tarafından çocuğunun psiko-sosyal gelişim özellikleri göz ardı edilerek her türlü başarının gerçekleştirilmesi yönündedir.  Çocuğunun hiçbir eksiğinin olmadığını, her istediğinin her koşulda yerine getirildiğini birçok veliden muhtelif toplantılarda işitmişizdir. Oysa zamanın ruhuna uygun olan tek şey bir çocuğun veya gencin her türlü maddi gereksinimlerinin karşılanması değildir.  Aile ve sosyal politikalar bakanlığının 2013 yılında yaptığı Türkiye'de Ergen Profili Araştırmasında (TEPA) Ailelerin çocuktan başlıca beklentilerinin ders çalışmak olduğu yönündedir (% 85). Dolayısıyla beklenti kaynaklı olarak ebeveynler çocuklarının ihtiyaçlarının da sadece ders araç gereç vb. olduğu zannına kapılmaktalar. 
Yukarıda sözünü ettiğimiz çocukların biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerine dönecek olursak, bireyin gelişimi tek yönde ilerlemez, birey biyolojik anlamda doğar ve büyür, psikolojik anlamda karakterini oluşturur, algı ve biliş yoluyla ahlak anlayışı ve dünya görüşü gelişir, sosyal anlamda aileden başlayarak diğer bireylerle etkileşime girer ve bu her birey, kuşak için özgün durumlarla kendini ortaya koyar. Her anne ve baba her şeyden önce çocuğunun içinde bulunduğu gelişim dönemine ait özelliklerini göz önünde bulundurup beklentilerini de uygun bir dille kapasitesi doğrultusunda dile getirmelidir. Dolayısıyla çocuğunuza baktığınızda onu salt bir öğrenci olarak algılamak yerine sorunları olabilen, arkadaş çevresi, farklı algılamaları, maddi ihtiyaçlarının yanında psikolojik ihtiyaçları da olan birisini görmek önemlidir. Bu bakış açısı etkili bir iletişimin başlangıcıdır, çocuğun anlaşıldığını hissetmesi iletişim engellerini ortadan kaldıracağı gibi sıkı aile bağları ve toplumsal ilişkilerin oluşmasına katkıda bulunacaktır.
Şimdiki çocukların her şeyleri var evet, her şeyleri temin ediliyor ama koşup oynayabilecekleri bir bahçeleri, dalından meyvesini koparacakları bir ağaçları, arkasından koşarak eğlenebilecekleri hayvanları, çelik çomak oyunları, akşamları aile sohbetleri vb. büyük çoğunluğunun birçok şeyleri yok maalesef. Asıl olması gereken o kadar çok şeyleri yok ki şimdiki çocukların hangi kuşak daha iyi imkânlara sahip anlamak güç. Bu bağlamda çocuklarımızın hayatlarını nelerle doldurduğumuzu bilmemiz gerek.  Eski kuşakların bağda, bahçede çalışmaları, doğada yeterince vakit geçirmeleri bizzat üretimin içinde yer almaları onları bir nevi psikolojik rahatsızlıklardan uzak tutmaktaydı. Bu sürecin değişmesi, harcanan zamanın daha çok TV ve bilgisayar başında geçmesi duygu durum bozukluklarının artmasında önemli bir faktör haline gelmiştir. Aslında hayat bir televizyondan, akıllı telefondan, kahvehanelerde geçirilen onca vakitten, iş stresinden çok daha fazlasıdır. Aslında hayat çocuklarımızdır onlarla geçirdiğimiz her dakika her saniyedir. 

Ekrem DOĞAN
Psikolojik Danışman 
Editör: Haber Merkezi