Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş) Afşin Şube Başkanı Sıddık Sert, enerjide yapılan özelleştirmelere karşı olduklarını belirterek, süreci yakından takip ettiklerini söyledi.
 
Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerinin de özelleştirileceği yönünde son günlerde çeşitli söylentilerin ortaya atıldığını belirten Sert, özellikle santrallerin ve madenlerin özelleştirilmesi nedeniyle ülkemizi karanlık günlerin beklediğini kaydetti.
“30 yıldır tutturdular satacağız diye. 3 gün önce de köprü ve otoyollar satıldı. 10 yılda köprü ve otoyollar kendini amorti edecek. Kalan 15 yılda ise özel sektör 1 koyup 3 alacak. Ülkemizin en karlı kurumları satılıyor. Enerji üretim santrallerinin özelleştirilmesine Seyitömer ve Kangal'dan başlanıyor” diyen Sert, şunları söyledi:
 
“Biliyorsunuz ki; bizim santrallerimiz Afşin-Elbistan A ve B Termik Santrallerinin de bulunduğu portföyün özelleştirilmesini kolaylaştırmak için Haziran ayında bir gece yarısı operasyonu ile madenler özelleştirme kapsamına alınmıştı. Arkasından da Seyitömer Kömür İşletmeleri EÜAŞ’a devredilmiş ve ihale ilanına çıkılmıştır. Enerjinin özelleştirilmesi, özellikle santrallerin ve madenlerin özelleştirilmesi nedeniyle ülkemizi karanlık günler bekliyor. Satacakları Ali Babanın çiftliği değil ülkemin geleceğidir, bağımsızlığıdır. Cumhuriyetimizin zor yıllarında kurulan devasa işletmelerimiz pervasızca satılıyor. Biz buna seyirci kalamayız ve halkımıza sesleniyoruz; Enerji özelleştirmeleri ile elektrik ucuzlamayacaktır. Sanayileşme gelişmeyecek, tam tersi gerileyecektir, işsizlik artacak, ucuz emek sömürüsü yaygınlaşacaktır.”
 
 
-Enerjide kamu payı düşüyor:
Enerji üretiminde dışa bağımlılığın arttığını, kamunun üretimdeki payının ise azaldığına dikkat çeken Sıddık Sert, Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EÜAŞ) kâr eden bir kuruluş olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“EÜAŞ'ın 2011 yılı yıllık kârı 1.5 milyar TL, Türkiye Kömür İşletmelerinin kârı ise 500 milyon TL'dir. Elektrik üretiminde kamunun payı 1991 yılında yüzde 92 iken, 2001 yılında yüzde 70'e, 2011 yılında ise yüzde 40’a düşmüştür. Yine elektrik üretiminde özel sektörün payı iken 1991 yılında yüzde 8 iken, 2001 yılında yüzde 30'a, 2011 yılında da yüzde 60'a yükselmiştir. Bu altın yumurtlayan kurumlarımızı en son köprü ve otoyollarda olduğu gibi 3-5 yıllık kârı karşılığında satacaklar, olan tüketiciye olacak, sanayiciye olacak, ülkemize olacak. Biz enerji ve maden işçileri olarak, bugüne kadar her ne yaşanırsa yaşansın hiçbir sorun karşısında halkımıza karşı duyduğumuz sorumluluk ve saygı gereği ‘şalter indirmeyi’ düşünmeyip, her zaman demokratik ve hukuksal mücadele içerisinde olduk. Geldiğimiz noktada enerji ve maden işçileri olarak, eğer bir gün şalter indireceksek, bunu sadece ve sadece ülkemizin aydınlığının, geleceğinin, bağımsızlığının yerli ve yabancı sermayenin kâr dürtüsü elinde karanlığa dönüşmesine engel olmak için yapacağız.”
 
 
Kriz anında kamunun hangi santralini devreye alacağız:
 
1 Temmuz 2006'da 13 ilde yaşanan elektrik kesintisini hatırlatan Sert, özel sektörün zam isteği ile santrallerin şalterlerini indirdiğini belirterek, şunları dile getirdi:
“1 Temmuz 2006’da 13 ilde birden elektrik kesintisi yapıldı. Özel sektörün zam isteği ile şalter indirdiği anlaşıldı. Daha sonra dönemin enerji bakanı Hilmi Güler kamunun elindeki Yeniköy-Kemerköy Santrallerinin devreye girmesi ile krizin aşıldığını söylemişti. Doğalgaz çevrim santralleri elektriğe zam yapılmadığı için ürettiği elektriği bir koz olarak kullandı ve halkımızı karanlıkta bırakarak cezalandırmakta sakınca görmedi. Şimdi soruyoruz. Satışa sunduğunuz kurumları satın alanlar daha fazla kâr için şalter indirirlerse ne yapacağız? Kullandığımız elektriğin yarısını dışarıdan ithal eden ve dışa bağımlı olan ülkemizin bir savaş halinde vanalar kısıldığında ne yapacağız, hangi kamu santralini devreye sokacağız? Değerli arkadaşlar enerji alanı dışa bağımlı olamaz, yerli ve yabancı özel sektörün insafına ve kontrolüne bırakılamaz. Özelleştirmeden mağdur olan herkes, işçiler, emekçiler, köylüler, küçük esnaf, işsizler, yoksullar, gençler, kadınlar özelleştirmeye karşı bir araya gelmeliyiz.
Şunu herkes bilmelidir; maden ve enerji işçileri Türkiye'yi aydınlattığı gibi karanlıkta bırakma gücüne de sahiptir. Dün bitti, bugün geçti, yarınlarımız için mücadeleye hazır mıyız?”
Editör: Haber Merkezi