Çöllolar Kömür Sahası'nı işleten Park Teknik A.Ş. Genel
Müdürü Şeref Göksu, göçük alanında toprak kaymamalarının halen devam ettiğini,
bu nedenle iş makinelerinin sahaya sokulamadığını belirterek; “iş makinesiyle
çalışma yapabilmeniz için halen ayakta kalan, yıkılmamış olan şevlerin çok geriden, emniyetli bir yerden alınarak
oranın tamamen inceltilmesi ve emniyetli bir hale getirilmesi 8-10 ay sürer” dedi.
Afşin-Elbistan B Termik Santrali'nin kömür havzası Çöllolar
Kömür Sahası'nda 10 Şubat 2011 Perşembe günü meydana gelen ve 10 kişiye mezar
olan göçüğün üzerinden 1,5 ayı aşkın bir zaman geçti ama toprak altındaki 9
kişi halen çıkarılamadı.
Ölüm çukurunda toprak hareketliliğinin devam etmesinden
dolayı can güvenliği olmadığı için tüm giriş-çıkışlara kapanan Çöllolar Kömür
Sahası'nda arama-kurtarma çalışmaları yapılamazken, sahayı işleten park Teknik
A.Ş., Genel Müdürü Şeref Göksu, sahadaki son durum ve çalışmalar hakkında bir
değerlendirme de bulundu.
Göksu; “Doğa Kendini Emniyete Alana Kadar Hareketlilik Devam
Edecek”
10 Şubat 2011 tarihinde meydana gelen göçüğün uydu
fotoğraflarına bakıldığında göçüğün büyüklüğünün açıkça görüldüğünü belirten
Park Teknik A.Ş. Genel Müdürü Şeref Göksu; “Heyelandan sonra heyelan bölgesinde
aşağı-yukarı 60-70 metrelik, açıları 90 dereceye yakın dik keskin şevler
oluştu. Doğa, kendisini mutlaka tabi haline alması için oradan akmalar ve yavaş
yavaş hareketler devam edecektir ta ki kendini tamamlayıp emniyete alana kadar,
o şevler belli bir seviyeye gelinceye kadar bu hareketlilik devam edecektir”
dedi.
“Onları Çıkarmak Çok uzun Zaman Alacak”
Göçükten sonra başlayan yağışların olumsuz bir ortam
oluşturduğunu belirten Göksu, fotoğrafa bakıldığında göçüğü, ocağın 550 metre gerisinden
başladığının açıkça görüldüğünü söyledi. Göksu; “Orada yatan kardeşlerimizin
bir an önce çıkarılıp ailelere teslim edilmesi hepimizin arzusu ama orta da bir
gerçek var. Büyük bir heyelan, büyük bir toprak kayması, milyonlarca
metreküplük bir malzemenin olduğu yerde çok uzun bir zaman alacaktır onları
oradan çıkarmak. Çünkü başlangıçta yerlerinin tespit edilmesi amacıyla bir
çalışma yapılmıştı. AKUT ekipleri, arama-kurtarma ekipleri, bizim Çayırhan'dan
getirdiğimiz kapalı ocaklardaki göçükler kalan insanları çıkarmak konusunda
deneyimli 28 kişilik bir ekip geldi. Bunların tamamı yüzeysel çalışma
yapıyordu. Daha sonra letli çalışmalar da yaptık. Toprak altında bulunan
arkadaşlarımızda cep telefonları ve telsizler bulunduğu için GSM
operatörlerini, Aselsan'dan konusundan uzman ekipler getirdik, Almanya'dan
insansız helikopterle yine 30
metre derinlikte sinyal veren metal cihazlar tespit
edilmeye çalışdı ama o da başarıya ulaşamadı. Yer tespiti yapılamadığı için de
şu anda arama-kurtarma çalışması yok. Hava şartları da buna müsaade etmiyor.
Oradaki insanların yerleri belli olmadığı için iş makinesiyle bir çalışma
yapamazsınız” dedi.
“Elemanlarımızın Yerin Altından Çıkarılmasıyla İlgili Bir
Çalışma Yok”
Gerek 6 Şubat'taki, gerekse de 10 Şubat'taki göçükte toplam
11 işçinin hayatını kaybettiğini hatırlatan ve şirket olarak büyük üzüntü
duyduklarını belirten Göksu; “Oradaki arkadaşlarımıza Allah rahmet eylesin,
ailelerine Allah sabır versin. Kendimi onların yerine koyduğum zaman biran
evvel yakınlarının mutlaka ölü de olsa ona kavuşmak, onu görmek, onu mezarı
diyebileceği bir yere defnetmeyi tabii ki isteyecek ama şartlar öyle değil.
Şartlar çok ağır olduğu için buradaki insanları iş makinesiyle çıkarmaya
kalktığın zaman yeri belli olmadığı için orada insanlara da zarar vereceksin.
Çünkü nerede olduğunu bilmiyorsun, büyük makinelerle kazacaksın. Kazma-kürekle
kazılacak gibi bir yer değil. Bu konuda tabi yetkililerin tavrı bizim için de
önemli ne düşünüp ne söyleyeceklerini de bilemiyoruz o konuda. Şu anda yerin
altında kalan elemanlarımızı çıkarılmasıyla ilgili şu an için bir çalışma
yoktur” dedi.
“Teknolojinin Bütün İmkanları Seferber Edildi Ama Başarılı
Olmadık”
Bu açıklamalarının ardından '9 işçiyi oradan çıkarmak
imkansız gibi mi görnüyor?' sorusun üzerine Şeref Göksu; “Dünyada imkansız diye
bir şey yoktur ama şuan ki haliyle çıkarmaya kalktığın zaman, oraya kendi
halinde akmış olan toprağın yapısını değiştireceksin, dokunduğun da yada
herhangi bir harekette tekrar yeni kaymaların ve heyelanların olmayacağı
konusunda hiç kimse garanti de veremez.
Halbuki iş makinesiyle çalışma yapabilmeniz için halen ayakta kalan, yıkılmamış
olan şevlerin çok geriden, emniyetli bir yerden alınarak oranın tamamen inceltilmesi
ve emniyetli bir hale getirilmesi 8-10 ay sürer. Ondan sonra ancak heyelanın
olduğu bölgeye girersin ama nereye gireceksin? Nerede olduğunu bilmiyorsun.
Çünkü 2-2,5 kilometrekarelik bir alan içerisine yayıldığı için nerede olduğunu
da bilemiyorsun. Önce yer tespitine uğraşıldı, yer tespitiyle ilgili
teknolojinin bütün imkânları seferber edildi ama maalesef bu konuda başarılı
olmadık” şeklinde konuştu.
“Anıt Mezar, Yetkililer ve Ailelerin Karar Vereceği Bir
Konu”
Çöllolar Kömür Sahası'nda toprak hareketliliğinim devam
etmesi, 9 kişinin ölüm çukurunun neresinde olduğunun bilinmemesi, iş
makineleriyle yapılacak olan çalışmalarda cenazelerin iş makinelerince
parçalanabileceği gibi birçok nedenden dolayı Çöllolar'a 9 kişinin isminin
yazılacağı anıt mezar gündemde.
Park Teknik A.Ş. Genel Müdürü Şeref Göksu, anıt mezar
konusunda düşüncelerinin sorulması üzerine ise şunları söyledi; “Örnekleri
olduğunu duydum ama bu konu bizim konumuz değil. Bu konu özellikle cenaze
sahiplerimizin ve yetkililerin kararı diye düşünüyorum. Çünkü bu konu tamamen
bizim dışımızda olan bir konu. Bu konuya sıcak bakan da var, 'biz mutlaka
oradan çıkarılmasını istiyoruz' diyen aileler de var. Ama o insanların
ekmeğinin peşinde, çocuğunun rızkını temin etmek için gittiler oraya ve
inancımıza göre o insanlar şehit. Onlar ora da şehit. Tabi orada o insanların
daha sonra isimleri yazılarak tarihte öyle bir anılmalı tabiî ki güzel bir şey
ama bu karar bizim verebileceğimiz bir karar değil. Bu karar orada yatan 9 tane
kardeşimizin, ailelerinin verebileceği bir karar, onların istekleri ve
kararları doğrultusunda yine yetkililerin verebileceği bir karar. Bu kararı biz
sadece düşünüyoruz ama böyle bir karar verme yetkimiz yoktur” dedi.
“Günlük 19 Bin Metreküp Su Çekiyoruz”
Hurman Çayı'nın yatağının değiştirilmesi ve bölgede yapılan
susuzlaştırma çalışmaları hakkında da bilgi veren Göksu; “2,5-3 metreden sonra
çok kalın bir kil tabakası var. Yani Hurman Çayı'nın tabanı tamamen kil kaplı.
Kil, geçirgen olmayan bir özelliğe sahiptir. Biz, oradan su hareketliliğinin
Hurman'dan ocağa indiği kanaatinde değiliz. O tarafa doğru çatlaklar ilerlediği
için, o çatlaklar eğer devam eder üçüncü bir heyelan olursa Hurman Çayı tamamen
ocağın içine döner diye, bu endişe ile Hurman Çayı'nın yatağını değiştiriyoruz.
Bunu da bütün kamuoyunun bilmesinde fayda var. Ayrıca bizim bölgede
susuzlaştırma çalışmamız devam ediyor ve şuan bizim 313 tane pompamız faal
durumda, yine ocak içerisine yüzey suyu dediğimiz kar, yağmur sularından
biriken suları dalgıç pompalarla boşaltıyoruz. Daha önceden de biz ocak
çalışmaları devam ederken heyelandan öncede aşağı-yukarı 500-600 bin metreküp
civarında bir su atıyorduk şuanda da günlük 18-19 bin metreküp su çekiyoruz. Bu
susuzlaştırma ocağın emniyeti ve heyelan bölgesinde herhangi bir su birikmesin
diye emniyet amacıyla bu tür çalışmalarımız devam ediyor” dedi.
Şeref Göksu son olarak göçüğün ardından hiçbir işçi
çıkarmadıklarını da sözlerine ekledi.