Kayserili İşadamı Rıfat Güpgüpoğlu, Tanır mahallesini ve Eshabı Kehf Külliyesini ziyaret etti.
 
Afşin'de bir takım ziyaretlerde bulunan Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclis Üyesi  Kayserili İşadamı Rıfat Güpgüpoğlu, Tanır mahallesinde 3 caminin ve bir okulunun bakım ve onarımını üstlendi. Daha sonra Eshab-ı Kehf'i gezen Güpgüpoğlu, Külliyeye bir kütüphane yaptıracağının sözünü verdi.
 
Kayseri’de merhum bulunan Şeyh İbrahim Tennuri Hazretlerinin torunu Kayserili Rıfat Güpgüpoğlu, Afşin Belediye Başkan Yardımcısı Nusret Karataş ve İşadamı  Sait Tahiroğlu’nun misafiri olarak dedesinin baba ocağı olan Afşin'e  gelerek Afşin Kaymakamı Fatih Aksoy ve Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güven’i ziyaret etti.
 
Güpgüpoğlu, baba tarafından dedesi olan Şeyh İbrahim Tennuri Hazretlerinin Afşin'e Bağlı Tanır Mahallesinde doğduğunu öğrendiğini belirterek bu çerçevede Afşin'de bir takım ziyaretlerde bulunduğunu söyledi. Ayrıca Güpgüpoğlu, Tanır'ın isminin de Tennuri'den geldiğine inandığını belirtti.
 
Afşin Belediye Başkan Yardımcısı Nusret Karataş ve İşadamı Sait Tahiroğlunun rehberliğinde, Tanır ve Eshab-ı Kehf'te incelemelerde bulunan İşadamı Rıfat Güpgüpoğlu, Tanırda bulunan 3 caminin bakımını ve onarımını, kaloriferinin kurulmasını üstlendi. Ayrıca tanırda bulunan bir ilkokulun tüm bakım ve tadilatını üstlenerek en kısa zamanda yapılması için çalışma başlatacaklarını kaydetti. Daha sonra Eshab-ı Kehf Külliyesini gezen  Güpgüpoğlu, Eshab-ı Kehf'e bir kütüphane yapılmasının sözünü verdi. Kayserili işadamı Eshab-ı Kehf'e hayran kaldığını belirtti.
 
Şeyh İbrahim Tennuri Hazretleri Kimdir
Şeyh Tennuri, Sivas'taki ilköğrenimi ardından Konya'ya gitti; Mevlana Sarı Yakup'un öğrencisi oldu. Sarı Yakup'un 1438'deki ölümünün ardından Hunad Hatun Medresesi'ne müderris olması sebebiyle Kayseri'ye geçti. Ancak birkaç yıl sonra medresenin vakfiyesinde, sadece Hanefi müderrislerin görev alabileceği şartı üzerine Şeyh Tennuri görevi bıraktı. Çünkü kendisi Şafii mezhebindendi. Fatih Sultan Mehmed'in hocası Akşemseddin'in ününü duyunca, Beypazarı'na gidip ona intisap ederek Bayramiye tarikatına girdi. Üç ay dünya nimetlerinden uzak durup inzivaya çekildi. Ardından tasavvuf eğitimi tamamladı. Akşemseddin'den icazet ve hilafet alarak tekrar Kayseri'ye döndü. Bu kez kendi tekkesini kurup, öğrenci kabul etmeye başladı. Bu arada, kendi geliştirdiği kabızlık hastalığını tedavi şekli, "İbnü's Sarraf" olan lakabının değişmesine neden oldu. Kabız olan müritlerini, sıcak fırın (tennur) üzerine oturtup, su içirip terleterek tedavi etmesi üzerine, "Tennuri" lakabını aldi. Bir gün, Kayseri'de irşad faaliyetlerini sürdürürken, aldığı haber üzerine alel acele hocası Akşemseddin'in yanına gitti. Telaşının sebebi sonra ortaya çıktı: Hocasıyla birlikte İstanbul'un fethinde bulunmuştu. Fetihten üç ay sonra tamamladığı, 5140 beyitlik mesnevi tarzındaki manzum eseri "Gülzar-ı Manevi"yi, Fatih Sultan Mehmed'e ithaf etti. (Bu eser halen Sülaymaniye Kütüphanesi'ndedir.) Bu jest karşısında Fatih Sultan Mehmed, Şeyh Tennuri ve oğullarının vergiden muaf olduklarına dair ferman çıkardı. Şiirlerinde "Aşık" mahlasını kullanan Şeyh İbrahim Tennuri'nin mezarı ve oğulları Şeyh Lütfullah ve Şeyh Ali'nin sandukaları da, Kiçikapı'dan Talas Caddesi'ne çıkılan ve kendi adını taşıyan sokakta, kendi yaptırdığı Şeyh Camii haziresindedir.
Editör: Haber Merkezi