Elektrik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası, Makina Mühendisleri Odası ve Maden Mühendisleri Odası başkanları yaptıkları ortak açıklama ile Afşin-Elbistan B Termik Santraline kömür sağlayan Çöllolar Kömür Sahası’nda yaşanan ve 11 kişinin yaşamını yitirdiği şev kaymalarının üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen kamuoyunun aydınlatılmamasını eleştirdiler.
 
Birleşik Arap Emirlikleri’ne Afşin-Elbistan Linyit Sahası’nın hangi koşullarda verildiğini de sorgulayan ortak açıklamada, “2 yıldır göçük altında olan 9 kişi unutulmuş mudur, 9 kişinin akıbeti hakkında ne düşünülmektedir?” denildi.
 
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dündar Çağlan ve Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, Çöllolar Kömür Sahası’nda meydana gelen göçüğün ikinci yıldönümü nedeniyle ortak bir basın açıklaması yaptılar.
 
Maden Mühendisleri Odası’nda gerçekleştirilen basın toplantısında yaşanan kazanın üzerindeki sır perdesinin aralanmaması, kamuoyunun aydınlatılmaması ve ilgili kamu kurumlarının bilgi taleplerine ‘ticari sır’ gerekçesiyle yanıt vermemesi eleştirildi.
 
Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, ortak basın açıklamasını okuduktan sonra, sunum eşliğinde kazayla ilgili görüntüleri paylaştı. Torun, kazanın yaşandığı yerin 800 metreye bin 500 metrelik büyük bir alanı kapsadığını ve bu alanın bugün tamamen kapalı olduğunu, ilk günlerde başlatılan göçük altındakileri arama çalışmalarının daha sonra sonlandırıldığını ve kamuoyuna yeteri kadar bilgi verilmediğini savundu.
 
Torun, “Tabii, biz bakanlıklara yazılar yazdık, raporları istedik. Ticari sırdır diye yanıt vermediler. Biz şirketin kârını, ticari bilgilerini sormuyoruz ki. Teknik konuları soruyoruz. Daha sonra bilgi edinmeden de başvuru yaptık. Ona da taraf değilsiniz dediler. Olayın üzerinden 2 yıl geçti. Ne bizleri, ne kamuoyunu tatmin eden açıklamalar yapılmadı” diye konuştu.
 
Linyit işletmeciliğine ilişkin uyarıların da yer aldığı basın açıklamasının tam metni şöyle:
“Ruhsat hukuku Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı‘nın ilgili teşekkülü Elektrik Üretim Anonim Şirketi’ne (EÜAŞ) ait olan ve özel sektöre 25 yıllığına işletilmek üzere verilen Çöllolar kömür sahasında, 6 Şubat 2011 ve 10 Şubat 2011 tarihlerinde iki kez şev kayması meydana gelmiştir. İlk olayda bir işçi yaşamını yitirmiştir. İkinci olayda ise bir maden mühendisi ve bir jeoloji mühendisi olmak üzere toplam 10 kişi kayan malzemenin altında kalmıştır. Bir işçinin cenazesi çıkarılmış, 9 kişiye ise hala ulaşılamamıştır.
Meslek Odaları, değişik zamanlarda yaptıkları açıklamalarda konuyla ilgili olarak aşağıdaki tespitleri yapmıştır; “Linyit rezervlerimizin yüzde 46’sını oluşturan Afşin-Elbistan Linyit Havzasında ekonomik olarak üretilebilecek 4,3 milyar tona yakın linyit bulunmakta olup, bu miktar, toplam 9 bin 450 MW gücünde termik santrallere karşılık gelmektedir. Odalarımız, madenlerimizin kaynak kaybına neden olmadan rasyonel olarak değerlendirilmesi için havzanın parçalara ayrılarak işletilmesi yerine bir bütün olarak değerlendirildiği havza madenciliğini savunmaktadır. Kaynak kaybı olmaması için, havza genelinde bir planlama ve işletmecilik politikasının oluşturulması zorunludur. Oldukça geniş bir alana yayılan linyit rezervlerinin doğal sınırlar yerine yapay olarak oluşturulmuş sektörlere bölünmesi bu açıdan da yanlış bir yaklaşımdır. Saha sınırlarının tam olarak belirlenmeden üretim projesi yapılması da çeşitli sorunlar yaratmaktadır. Bu çerçevede sahada kurulan ikinci termik santralin (B Termik Santrali) yer seçimi hatalı yapılmıştır. Söz konusu santral kömür rezervinin üzerine kurulmuş olup, önemli miktarda kömür rezervinin üretilmesi engellenmiştir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında Afşin-Elbistan havzasında bu güne kadar yapılan planlama hatalarından ve sorunlu işletme anlayışından vazgeçilmelidir. İnsanı merkezine almayan, maksimum üretim ve kâra odaklanmış, bilimsel ve teknolojik altyapıdan uzak, eğitimli işgücünün ve sendikalaşmanın olmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığı taşeronlaştırma uygulamaları ve işletme hakkı devri gibi özelleştirme politikaları terk edilmelidir.”
Yetkililer, bu ciddi uyarılara kulak tıkamış ve yanlış uygulamalara devam edilmiştir. Ülkemizin en büyük kömür havzası yapay sektörlere bölünerek parçalanmış, bunun sonucunda kaynak kaybına neden olunmuş, özelleştirmenin yol açtığı olumsuzlukların yanı sıra denetim görevi yeterince yerine getirilmemiştir. Yaşanan iş kazası da bu yanlışlıkların bir sonucudur.
Bir kamu kuruluşu olan Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin (EÜAŞ) ana statüsünün amaç başlığı; “Kamu yararını gözeterek, kârlılık ve verimlilik ilkeleri çerçevesinde; güvenli, sürekli, kaliteli, verimli, düşük maliyetli, çevreyi gözetir elektrik enerjisi üretimi ve satışı faaliyetinde bulunan Elektrik Üretim Anonim Şirketi’nin çalışma usul ve esaslarının belirlenmesidir.” şeklinde düzenlenmiştir. Yani kurumun asıl amacı elektrik üretmektir. Ancak kurum, kömür sahalarının ruhsat hukukunu alarak işletmek ve işlettirmek gibi bir görevi de üstlenmiştir. EÜAŞ’ın, çok riskli bir alan olan kömür madenciliği üretimi konusunda geçmişten gelen hiçbir deneyimi, birikimi ve yeterli kadrosu bulunmamaktadır. Hal böyleyken, toplam kömür rezervlerimizin yarıya yakınının ruhsatı bu kuruma devredilmiştir. Bu devrin asıl amacı, kömür sahalarının elektrik santralleriyle birlikte yok pahasına daha kolay özelleştirilmesidir. Nitekim iki yıl önce şev kaymalarının meydana geldiği Çöllolar kömür sahası 2007 yılında EÜAŞ tarafından, işletilmek üzere 25 yıllığına Park Holding’e devredilmiştir.
Özellikle 80’li yılların başından itibaren uygulamaya konulan özelleştirme, taşeronlaşma, rödovans (kiralama) gibi yanlış uygulamalar; kamu madenciliğini küçültmüş, kamu kurum ve kuruluşlarında uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilik bilgi ve birikimini dağıtmıştır. Yoğun birikim ve deneyime sahip olan kurum ve kuruluşlar yerine üretimin, teknik ve alt yapı olarak yetersiz, deneyim ve uzmanlaşmanın olmadığı kişi ve şirketlere bırakılması, buna ek olarak kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılamaması iş kazalarını artırmıştır.”
 
Editör: Haber Merkezi