AK Parti Afşin Belediye Başkan Adayı Mehmet Fatih Güven, AK Parti Kahramanmaraş İl Teşkilatında düzenlenen istişare toplantısına katıldı.
Kahramanmaraş’ta düzenlen istişare toplantısına, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, Kahramanmaraş Milletvekilleri Mehmet Sağlam, Nevzat Pakdil, Sıtkı Güvenç, Sevde Beyazıt Kaçar, Dr. Yıldırım Ramazanoğlu, AK Parti İl Başkanı Metin Doğan, Belediye Başkanı Mustafa Poyraz, AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fatih Mehmet Erkoç, ve tüm AK Parti ilçe belediye başkan adayları katıldı
 
Ünal, partisinin Kahramanmaraş İl Teşkilatında, milletvekilleri, belediye başkan adayları ve teşkilat mensuplarıyla bir araya gelerek yaklaşan seçimler öncesinde çalışmalarda bulundu. Ardından MADO evinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalar yapan Ünal, teşkilatındaki birlik ve beraberlik görüntüsünden memnuniyet duyduğunu belirtti.
30 Mart Yerel Seçimlerinin bugüne kadar yapılanlardan çok daha kritik olduğunu ifade eden Ünal, 17 Aralık’ta hukuk kılıfı adı altında siyaset kurumunun boğulmak istendiğini söyledi. AK Parti’nin 11 yıldan beri hiçbir yolsuzluğa, hiçbir yanlışa asla göz yummadığını kaydeden Ünal, “Tabi ki yargı üzerine düşeni yapacaktır. Bu konuda hiçbir itirazımız yok. İlk gün başbakanımız ne dedi ‘eğer yolsuzluğa bulaşan varsa biz onu içimizde barındırmayız, evladımız olsa bile buna izin vermeyiz’ dedi. Ve tabi ki yargının da asli görevi nedir adil bir şekilde görevini icra etmektir” diye konuştu.

17 Aralık’ta başlayan soruşturmanın ise bir siyasi operasyona dönüştürüldüğü ve gizlilik, masumiyet karinesi gibi unsurların göz önüne alınmadan siyasi linç başlatıldığını dile getiren Ünal, şöyle devam etti:
“Eskiden bu ülkede darbeler nasıl olurdu. 12 Eylül’ü yapanların hani olgunlaşmasını beklediği süreç var ya, toplumsal meşruiyet oluşturulur, kamuoyu darbeye hazırlanır ve sabah darbe yapılır. İnsanlar evlerinden toplanır ve kimsede sesini çıkarmazdı. Ama 11 yıldan beri bu ülkede bu zemini oluşturamadılar. AK Parti’nin oluşturduğu siyasi konsalidasyonu, AK Parti'nin oluşturduğu o siyasi iradeyi ne yaptılarsa zedeleyemediler. Bir ülkenin siyasi istikrarı ekonomik istikrarı getirir, ekonomik istikrarda o ülkenin büyümesini sağlar. Bu ülkede siyasi istikrarı bozmak için 2002’den beri ‘ne pahasına olursa olsun AK Parti’den kurtulmalıyız’ diyenler darbeleri denedi, muhtıraları denedi, 367’yi denedi, kapatma davasını denedi ve en son dediler ki ‘meşru bir araç bulmalıyız.’ ‘Nasıl meşru bir araç bulacağız.’ Yargının içerisinde odaklanmış, bir yapı ki yargımızı ben tenzih ederim ama yargının içerisinde odaklanmış bir yapı, düşünebiliyor musunuz bir savcı Ahmet’i Mehmet’in adıyla dinliyor, canı sıkılıyor başbakanı dinliyor, canı sıkılıyor hakimi bile dinliyor, götürüyor bir isim, bir mahkemeden dinleme izni alıyor, dinliyor bir suça rastlamıyor. Sonra gidiyor UYAP’tan hayalet dosya dediğimiz numarayı giriyor, başka bir dinleme yapıyor. Sonra 3 kişiyi getirip bunlar organize suç örgütü, hadi bakalım bir de fezleke yazayım. Ya burası aşiret devleti mi? Bir savcı bir ülkenin kaderiyle, bir savcı bir ülkenin geleceğiyle, bir savcı bir ülkenin adeta tarihiyle uğraşabiliyor. Arkadaşlar bir dosyayı saklamak suçtur. Hakim dediğimiz bir kişidir ama savcılık bir makamdır. Savcı 5235 sayılı kanuna göre başsavcıya bilgi vermek zorundadır. Başsavcıya da bilgi vermiyor arkadaş. E bir sabah 3 tane soruşturmayı torba soruşturma haline getir. Peki hedef ne ‘bakanların çocuklarını alalım, bakanlar istifa etsin.’ ‘25 Aralık’ta da başbakanın oğlunu alırız, başbakanı istifa ettiririz.’ Alın size bir yeni darbe girişimi.”

Hiçbir zaman yolsuzluk yapana izin vermediklerini ve 17 Aralık’la ilgili müdahalede bulunmadıklarını ifade eden Ünal, “Gözaltına alınanlardan tutuklananlar tutuklandı, serbest bırakılanlar serbest bırakıldı. Sadece 3 soruşturma dosyasından 2 tanesi memur suçlarına ilişkin olduğu için oraya 2 tane ek savcı verildi. Memur suçları kapsamında görev yapan 2 tane savcı eklendi. Çünkü memur suçlarıyla ilgili bir soruşturma açıyorsun, memur suçlarına ilişkin savcı yok. Ne dediler ‘vay efendim savcılara müdahale ediliyor.’ Hayır oraya 2 tane savcı verildi, mevcut savcı alınmadı. Adli kolluk görevden alındığı konusu. İdarenin tasarrufu, adli kolluk dünyanın hiçbir yerinde adli kolluk, savcı ve hakim birlikte çalışmaya başlarsa, hiçbir güç bunları durduramaz arkadaşlar. Öyle adli kolluk, hakim savcı bir araya gelecek, ‘sen yaz ben tutuklayım, ben de hüküm vereyim.’ Olur. Dolayısıyla hukuk dışına çıkılmadan demokratik sistem içerisinde yürütme hükümet, meşru haklarını kullanarak bu darbeyi savuşturdu. Hiçbir hukuksuzluk yapılmadı. Hiçbir hukuksuzluğun yanında yer alınmadı” dedi.
“ASIL OLAN SİYASETTİR”
Siyaset milletin kendi iradesinin tecelli ettiği yer olduğunu kaydeden Ünal, milletin denetlemediği yerlerin meşruiyetinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Ünal, şöyle devam etti:
“Siyaset kurumu aracılığıyla millet temsilcilerini seçer meclise gönderir. Şimdi siyasetçi milletin önünde olacak, herkese hesap verecek, tir tir titreyecek millete hesap verirken. Bürokrat hesap veriyor mu yok, yargıç yok, kardeşim bu yetkiyi bu millet veriyorsa bu milletin de denetlemesi gerekir. Bu milletin denetlemediği yerlerin meşruiyetini sorgulamak gerekir. Asıl olan siyaset kurumudur. Asıl olan siyasetin kendisidir. Çünkü siyaset milleti temsil eder. Siyaset ne yaptı. Ha siz öyle mi yapıyorsunuz. Sen oradan hakim savcı adli kolluk bir araya gel, senin medya organların buna lojistik destek versin, HSYK’da korsan bildiri hazırlasın. Ondan sonra da siyaset bu duruma müdahale ettiği zaman da ‘siyaset yargıya müdahale ediyor’ diye kıyamet kopar. Burada siyasetin yargıya müdahalesi yok arkadaşlar. Burada yargının siyaseti boğma çabası var. dolayısıyla siyasetçi milletin kendisine teslim ettiği emanete sahip çıkmak zorundadır. Kendisine teslim edilen emaneti, millete nerede geri teslim eder sandıkta teslim eder. Sandık gelir, ben aldığım emaneti sandıkta teslim ederim.”
“Bu ülkede bir tane savcıya herkesin güvenmesi istenecek, o savcıya güvenin diyecekler. Ama bu ülkenin başbakanına, bakanına, milletvekiline bu ülkenin yürütmesine siyasetin temsilcilerine güvenmeyeceksiniz. Yok öyle yağma arkadaşlar” diyen Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Savcı tabi ki yargı sistemi içerisinde adil bir şekilde görevini yerine getirir. Ama savcı meseleyi kişiselleştirmişse, hakim meseleyi kişiselleştirmişse ve meseleyi başka hesapların aracı ve aleti haline getirmişse orada siyaset üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir. HSYK ile ilgili ne yaptık biz. Yasama organı olarak kanun teklifimizi getirdik. Efendim anayasaya aykırı. Anayasa 159’un son fıkrasına bakarsanız, HSYK ile ilgili hangi hususların kanunla düzenleneceği açıklanıyor. Öyle televizyona çıkıp ‘anayasa aykırı’ demekle olmuyor. Biz bu güne kadar yaptığımız her işi hukuk çerçevesinde yaptık. her işi anayasal dayanağına yaslanarak yaptık. Bu ülkeyi 2023’e taşımak için yola çıkan bizler bir şeyi çok iyi biliyoruz. Eğer uzun yol yürüyecekseniz, neye bulaşıp neye bulaşmayacağınızı bilirsiniz. Biz hamdolsun bu ülkenin, kuruşuna kimseyi dokundurmadık.”

“MİLLET NE YAPILMAK İSTENDİĞİNİ GÖRMÜŞTÜR”
Konuyla ilgili ana muhalefet partisi CHP’yi de eleştiren Ünal, milletin gerçekleri gördüğünü belirtti. Deniz Baykal’ın kongrede yolsuzluklarını anlattığı Mustafa Sarıgül’ün CHP tarafından İstanbul’a büyükşehir belediye başkan adayı gösterildiğini dile getiren Ünal, sözlerini şöyle tamamladı:
“Be adam daha dün CHP kongresinde Deniz Baykal 2 saat belgelerle Mustafa Sarıgül’ün yolsuzluklarını açıkladı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül’ün yolsuzluk dosyası önünde resmi var. Sen bu adamı alıp İstanbula büyükşehir belediye başkan adayı yapmadın mı? Senin genel başkanın Rahşan Affı denen afla SGKk davasından kendisini kurtarmadı mı? Yılmaz Büyükerşen şu anda ağır cezada yargılanmıyor mu? Bunların hiçbirisini konuşmuyoruz. Şu anda yürütülen soruşturmalar sonuçlandı mı sonuçlanmadı. Ya bırakın mahkeme tutuklananları tutuklamış, yargılayacaklarını yargılıyor. Mahkeme kararını versin. Mahkeme karar vermeden bu konuda karar verme hakkını size kim veriyor. Arkadaşlar burada ne yapılmak istendiği çok açık. AK Partiye karşı değil arkadaşlar. AK Parti’nin şahsında tecelli etmiş millet iradesine karşıdır bu saldırı. Dolayısıyla Allah’ın izniyle 30 Mart’ta o sandıklardan çıkacağız. Niye biliyor musunuz? Gönüle giren sandıktan çıkar. Biz milletin gönlüne baktık her zaman. Orada yeriniz sağlam olduğu sürece hamdolsun bir sıkıntınız olmaz.”

 




 
Editör: Haber Merkezi