Tarsus’tan Sempozyuma İtiraz…!

Kahramanmaraş Valiliği tarafından düzenlenen Uluslararası İnanç Turizmi ve Eshab-ı Kehf Sempozyumuna katılan birçok akademisyenin, Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğu yönündeki açıklamalarına, Tarsus’tan itiraz geldi. 

 

Kahramanmaraş’ta 20-22 Eylül tarihleri arasından düzenlenen Uluslararası İnanç Turizmi ve Eshab-ı Kehf Sempozyumu, yüzyılların tartışmasını yeniden alevlendirdi. 50 bilim adamının katıldığı sempozyumda Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğu hem bilimsel, hem de tarihsel verilerle ispatlandığı belirtilirken, bu yaklaşıma Tarsus Kaymakamı Orhan Şefik Güldibi ve Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Karagözlü’den itiraz ederek, gerçek Eshab-ı Kehf’in Tarsus’ta olduğunu iddia ettiler.  

Tarsus Kaymakamı da tartışmaya katıldı:

 

Tarsus Kaymakamı Orhan Şefik Güldibi, belgeler ve ilmi araştırmalar ile Kur’an-ı Kerim’deki tarife göre en uygun yerin Tarsus’taki Eshab-ı Kehf mağarası olduğunu iddia ederek, “Böyle bir güzelliğe sahip olduğumuz için gurur duyuyoruz” dedi.

Kaymakam Güldibi, şöyle konuştu:

“Eshab-ı Kehf deyince akla çok geniş bir olay geliyor. İnsanlık tarihinde pek çok olay olmasına rağmen, Kuran’ı Kerim’de Allah tarafından Eshab-ı Kehf olayının anlatılması, bu olayın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Tabi burada Eshab-ı Kehf’de asıl anlatılmak istenen belki bizlerin öğrenmesi ve ders alması istenen konu bizdeki haşir meselesidir. İnsanların onca yıl uyuduktan sonra Allah tarafından uyutulup, tekrar uyandırılmasının tekrar mümkün olduğu, aynı zamanda da insanlarında öldükten sonra yeniden diriltilmesinin mümkün olduğu anlatılıyor. Bunun dışındaki konular tabii ki herkes, her kent kendi yerinde olduğunu, kendi memleketinde olduğunu iddia etme hakkına sahiptir. Bizde pek çok ilim adamının kitaplarındaki, tefsirlerindeki gerçeklerden, onların ortaya çıkarmış oldukları araştırmalara dayanarak tabii ki Tarsus’ta Encülüs dağında olduğunu iddia ediyoruz.

Buda güzel bir olay. Böylesine güzel bir olaya inanmış insanlara herkesin sahip çıkması her yerleşim yerinden, her ilçeden, her kentten insanların sahip çıkması gurur verici bir olay. Nitekim Osmanlı’da hem Tarsus’taki Eshab-ı Kehf için, hem Afşin’deki Eshab-ı Kehf için ödenek gönderilmiş, birtakım tahsisatlarda bulunulmuş.” 

Tarsus TSO Başkanı Karagözlü ise, Eshab-ı Kehf’in yeri konusunda, “Tartışmaya bile gerek yok, Eshab-ı Kehf Tarsus'tadır. Gerisi Abesle İştigaldir” diyerek, kendilerinin hazırlattığı kitabı kaynak göstererek konuştu.  

Tarsus Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Karagözlü, Kahramanmaraş Valisi Şükrü Kocatepe’nin, “Eshab-ı Kehf Mağarasının Kur’an’daki tarifine en uygun yer Afşin’dedir” sözlerine karşılık olarak, “Kimse kusura bakmasın, tartışmaya bile gerek yok. Kur’an-ı Kerim’deki Eshab-ı Kehf Mağarasına en uygun yer Tarsus’taki mağaradır. Bunu tartışmaya bile gerek yok. Arşivler ışığında, bilimsel belgelere dayanılarak hazırlattığımız ve binlerce adet bastırıp, sadece Türkiye'ye değil, dünyanın dört bir yanına gönderdiğimiz kitapta da Eshab-ı Kehf'in Tarsus'ta olduğu gün gibi ortadadır. Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğuna ilişkin iddialar son derece yanlıştır” diye konuştu. 

AKADEMİSYENLER DE “AFŞİN” DEDİ 

Uluslararası İnanç Turizmi ve Eshab-ı Kehf Sempozyumuna katılan bilim adamları Eshab-ı Kehf’in Afşin’de olduğunun hem bilimsel, hem de tarihsel verilerle ispatlandığını belirttiler. Bilim adamlarının açıklamalarından bazı başlıklar ise şöyle; 

“Böyle Bir Külliye Diğerlerinde Yok”

 

Dünya’nın 40’a yakın yerinde Eshab-ı Kehf Külliyesi’nin olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mehmet Özkarcı, “Eshab-ı kehf kelime anlamıyla mağara arkadaşlığı dostluğu anlamını taşımaktadır.  Yüce Allah’ın ölümden sonra tekrar dirilmenin de yansıması olarak karşımıza çıkartıyor. Dünyanın şuan belirleyebildiğimiz kadarıyla Avrupa Asya, Afrika yaklaşık 40 ay yakın ülkede Eshab-ı Kehf mağarasının olduğu biliniyor. Fakat bu olay tek bir mekanda cereyan ediyor. Dolayısıyla hangi mağarada cereyan ettiği tartışma konusu. Üç yerde ağırlıklı tartışılıyor Afşin, Tarsus, Efsus ve bazı illerde de Esbah-ı Kehf’in olduğu kulağımıza gelmeye başladı. Bunlar insanların inanç kültürünün olduğu ve bu kutsal mekanlara sahip çıkması sebebiyle sevindiricidir. Yapmış olduğum araştırmalarda incelmelerde 18. ayetinde bu olay konusunda anlattığı için en sağlıklı bilgiyi Kur’an-ı Kerim’de bulduk. Kuranı kerimde mağaranın konumu konusunda bilgi veriyor. Araştırmalarda 40a yakın Eshab-ı Kehf’ten  bahsedilirken, böyle muazzam bir külliye binalarına sadece Afşin Eshab-ı Kehf’te rastladık. Diğerlerinde böyle küllüye yok. 5’inci yüzyılın ortalarında yapıldığı anlaşılıyor. Buradaki kilisenin malzemeleri de camiinin inşaatında kullanıldığı görülüyor. Eshab-ı Kehf olayının Afşin’de geçtiği şeklindeki bilim adamlarının bilgileri de bu yöndedir” dedi.

 

“Belge Varsa Belge Sunun, Ben Bir Belge Bulamadım”

 

Prof. Dr. Refet Yinanç dünyanın farklı yerlerinde Eshab-ı Kehf Külliyesi’nin olduğunu, belgeler ışığında Eshab-ı Kehf Külliyesi’nin Afşin’de olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Yinanç, “ Rahmetli Özal, bizi görevlendirdi. Başbakanlık arşivine 400 elaman alındı zira o işi yapanlardan biride benim. Daha sonra Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünde, Vakıflar Genel Müdürlüğünde görevlerde bulundum. Oradaki belgelerle uğraşırken aynı zamanda da Eshab-ı Kehf ile uğraştık. Eshab-ı Kehf  ‘in bütün resmi belgelerini arşivden çıkarttık. Osmanlı ve Selçuklu zamanındaki kayıtların hepsini çıkarttık. Daha sonra bunları basın yolu ile bunları ortalığa çıkartmaya başlayınca bana sataşmaya başladılar. Sen bu belgeleri neden çıkartıyorsun sen, sen Elbistanlısın belgeleri çıkartarak memleketine götürüyorsun diye aban adeta hücum ettiler. Bende buyurun dedim hepsine gelin arşivden defterlere bakalım Tarsus adına bir kayıta rastlayamadık. Selçuklu devletinden ve İslam aleminin buraya girişinden buyana Eshab-ı Kehf Afşin’de olduğu olarak biliniyor. Çünkü Prof. Sümer’de Arapça ve Farsça bütün kaynaklardan yayınladı. Bende resmi belgelerini yayınladım. Efes’e gitti şöyle bir tandır var. Etrafına turistlik tesisler yapmışlar, bir çukur, tandır gibi bunu Eshab-ı Kehf diye tanıtıyorlar. Afşin’in eski adı  Efsus’tu. Efesliler, Efsus ile Efsus’u karşıtmışlar. Eski seyyahlar yazarlar bunları. Dolayısıyla karıştırmışlar Eshab-ı Kehf’i oralara götürmüşler” dedi.

 

Gençlerin Mutlaka Buraya Getirilmesi Gerekir

Prof. Dr. Hüsnü Ezber Bodur,  dini kıssaların toplumsal bütünleşmedeki yeri ve rolünü anlattı.  Prof. Dr. Bodur, şöyle konuştu:

 

“7 uyurlar kelimesinden fazla hoşlanmıyorum. Eski Bizans kaynaklarında 7 uyurlar diye Efes’e bağlayan ve işin içinde kültürel emperyalistlik bir boyut taşıdığına inanılan bir boyut dolayısıyla günümüze geçtiği için. Türk İslam kültüründe Eshab-ı Kehf mağara, Eshab-ı sahabe arkadaş dost, Eshab-ı Kehf’te kıssası da tüm Kahramanmaraş’ta isimleri yaşatılan bir değerdir. Gençlerin buraya getirilmesi ahlaki karakter kazanmada çok büyük bir fonksiyon kazandırılır. Burada tarihi ve dini  boyutla sosyal düzenle ilişkili olarak değerlerin önemli olduğu vurgulanmalıdır. Allah’a isyan eden bir otoriteye karşı mücadele vermiş dik duruş sergilenmiş Allah’a güvenerek karşı çıkılmıştır onun için bu duruş değerli bir duruştur. Buradaki olayın gençlere anlatılması çor önemlidir. Burada bir birlik ve beraberlikte vardır, bir birine karşı son derece güvenli ve menfaat olmadan hasbi bir güven vardır. Dikkat ederseniz peygamber efendimizin sağlığında onun etrafında olanlar çok önemli bir statü elde etmiştir ve sahabe denmiştir. Dostluklar paylaşılarak bu tür mekanlarda moral ahlaki bir karakter elde etmesinde önemli rol oynayacağına inanıyorum. Beşeri sosyal sermeyenin yanında birde ruhsal sermayenin yanında olduğuna inanıyorum. Ekonomik gelişme sadece fiziki sermayeyle olmaz ahlaki sermaye de bu gelişmişlikte çok önemli.”

Editör: Haber Merkezi